Şafi mezhebine göre cenaze namazı ile ilgili hükümler nelerdir?
- Cenaze Namazının Hükmü
-
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Bir kişi dahi kılarsa toplumdaki diğer bireyler bu yükümlülükten kurtulurlar. Ama sevabını da sadece kılan kişi kazanır. Cenaze namazı sadece bu ümmete mahsus bir namazdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), Habeş Kralı Necâşî'nin namazını kılmış, ölen çocukların ve düşüklerin de cenaze namazlarının kılınmasını emretmiştir. Kendileri ebediyet yurduna göçtüklerinde sahâbîler de onun cenaze namazını kılmışlardır.
- Cenaze Namazının Kılınışı
-
Cenaze namazını kılan kişi imam olsun münferit olsun, cenaze eğer erkekse baş hizasında, kadın veya erselik ise kuyruk sokumu hizasında durmalıdır. Sonra "Allah rızâsı için farz-ı kifâye olarak şu ölünün (ölüler birden fazlaysa 'şu ölülerin') cenaze namazını kılmaya niyet ettim" diyerek niyet edilir.
Hanefî mezhebine göre her ölü için ayrı ayrı cenaze namazı kılınması gerekir.
Ölünün erkek veya kadın olduğunun belirtilmesi şart değildir. Cemaatte bulunanlar da imama uymaya niyet etmelidir. Niyetin hemen ardından eller kaldırılarak Allahüekber deyip iftitah tekbiri alınır ve eller göbekle göğüs arasında biraz sola kaydırılmış vaziyette sağ el sol elin üzerine konarak bağlanır.
Cenaze namazı kılan kişinin her tekbir alışta Hanefîler'in aksine ellerini kaldırması sünnettir. Tekbirlerden sonra eller yine göğsün altında bağlanır, iftitah duası okunmaksızın eûzü besmele çekilerek Fatiha okunur.
Hanefî mezhebine göre cenaze namazında iftitah tekbiri alındıktan sonra Fatiha yerine Sübhâneke duası okunur.
Fâtiha'dan sonra ikinci defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından şu salât okunur:
Bundan sonra üçüncü defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından ölü için âhiretle ilgili herhangi bir dua okunur.Namaz kılmakta olan kişi, müminler için dua eder de özellikle hazırda bulunan ölü için dua etmezse bu, dua rüknünün yerine getirilmiş olması için yeterli olmaz. Ancak hazırdaki ölü çocuk ise, onun için dua edilmese de sakıncası yoktur. Çünkü o masum ve günahsızdır. Bu durumda ölü çocuğun anne ve babası için dua etmek de yeterli olur. Dua ederken rahmet ve mağfiret gibi uhrevî isteklerde bulunmalıdır. Ölü bulûğa erip ölünceye kadar aynı halde kalan bir deli veya çocuk gibi mükellef olmayan biri olsa bile kendisi için âhiretle ilgili dualar edilmelidir. Duada belli kelime ve kalıplara bağlı kalma zorunluluğu yoktur. Vaktin uzaması nedeniyle cenazenin kokacağından korkulmaz-sa, en faziletlisi, aşağıdaki şu meşhur duanın okunmasıdır. Ama kokusunun bozulmasından korkulursa, duanın en azı ile yetinmek gerekir. Meşhur dua şudur:
"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini hamd ederek tesbih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: Ey rabbimizl Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru."( Mü'min 40/7.)
Bundan sonra da sağında bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ilk selâmı verir, sonra da solunda bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ikinci selâmı verir.
- Cenaze Namazının Rükünleri
-
Cenaze namazının eksiksiz olarak kılınmış sayılabilmesi için, yerine getirilmesi gereken bazı rükünler vardır. Bunlardan biri yerine getirilmediği takdirde namaz bâtıl olur. Bu rükünleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Niyet.
2. Dört tekbir. Bunlara iftitah tekbiri de dahildir.
3. Kıyam. Ayakta durmaya muktedir olan kişinin bu namazı başından sonuna kadar ayakta kılması farzdır.
4. İftitah tekbirinden sonra Fatiha okumak. Bunun herhangi bir tekbirden sonra okunması caiz ise de iftitah tekbirinden sonra okunması daha faziletlidir. Tekbirlerden herhangi birinden sonra Fâtiha'ya başlanırsa tamamlanması icap eder. Artık kesilmesi veya bir sonraki tekbirden sonraya ertelenmesi caiz olmaz. Okumaya başlandıktan sonra kesilir veya ertelenirse namaz bâtıl olur. Bu hususta mesbûk olanla olmayan arasında fark yoktur.
5. İkinci tekbirden sonra Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm getirmek.
Hanefî mezhebine göre cenaze namazının ikinci tekbirinden sonra Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm getirmek sünnettir, rükün değildir.
6. Üçüncü tekbirden sonra ölü için dua etmek.
7. Dördüncü tekbirden sonra selâm vermek.
- Cenaze Namazının Şartları
-
Cenaze namazının bazı şartları vardır. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:
1. Cenaze, müslüman biri olmalıdır. Gayri müslim ölü üzerine namaz kılmak caiz değildir. Gayri müslimler için cenaze namazı kılmak, şu âyet-i kerîme ile yasaklanmıştır: "Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulü'nü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler."' (Tevbe 9/84.)
2. Cenaze temizlenmiş olmalıdır. Cenaze yıkanmadan veya teyemmüm ettirilmeden namazını kılmak caiz olmaz.
3. Cenaze, namazını kılacak cemaatin ön tarafında bulunmalıdır. Cemaatin arkasında bulunan cenazenin namazını kılmak caiz olmaz.
4. Cenaze şehid olmamalıdır. Şehidin yıkanması yasaklandığından dolayı, cenaze namazı da kılınmaz.
Hanefî mezhebine göre şehid yıkanmaz ama cenaze namazının kılınması gerekir.
5. Cenazenin cesedinin hazırda bulunan kısmı, yıkanması gerekli kısım kadar olmalıdır. Yıkanması gereken düşüklerin üzerine cenaze namazı kılmak farzdır.Cenaze namazını kılacak olan kişiyi ilgilendiren şartlara gelince bunlar; diğer namazların niyet, taharet, kıbleye yönelme ve avret yerlerini kapatma gibi şartlardır
- Cenaze Namazının Sünnetleri
-
Cenaze namazının sünnetlerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Fâtiha'dan önce eûzü besmele çekilmeli, Fâtiha'dan sonra âmin denmeli, geceleyin kılınsa bile bu namazda kıraat sessizce yapılmalıdır. Ancak imam veya mübelliğ, gerekli gördüklerinde tekbirleri ve selâmı sesli olarak yerine getirirler.
2. Bu namaz cemaatle kılınmalıdır. Mümkün olduğu takdirde cemaat üç saftan teşekkül etmelidir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Üzerine üç saf cemaatin cenaze namazı kıldığı kişinin günahları bağışlanır." (Ebû Davud, Cenâiz, 40.)
İmamla birlikte olsa dahi saf, en az iki kişiden teşekkül etmelidir. Bu durumda imamın ve kendisine uyan kişinin aynı çizgide durması mekruh olmamaktadır.
3. Sevgili Peygamberimiz'e salâtın en mükemmeli okunmalıdır. Bu sala-vat şudur:
4. Kendilerine selâm okumaksızın sevgili Peygamberimiz'in âline salât okumak.
5. Sevgili Peygamberimiz'e salât okumadan önce hamdetmek.
6. Salat okuduktan sonra mümin erkeklerle mümin kadınlara duada bulunmak.
7. Cenaze namazıyla ilgili olarak nakledilen duayı okumak.
8. Birinciden sonra ikinci selâmı da vermek.
9. Dördüncü tekbirden sonra ve selâm vermezden önce şu duayı okumak (bk. sh. 275, 3. satır).
Bundan sonra da şu âyet-i kerîmeyi okumak (bk. sh. 275, 5. satır).
"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini ham-dederek tesbih ederler. O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: Ey rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru." (Mü'min 40/7.)
10. İmam veya yalnız başına kılan kişi, erkek ölünün başı hizasında, kadın veya erselik ölünün ise kuyruk sokumu hizasında durmalıdır.
11. Her tekbir esnasında eller kaldırılmalı ve göğüs altında bağlanmalıdır.
Hanefî mezhebine göre cenaze namazında tekbir alınırken eller kaldırılmaz.
12. Cenaze, cemaate sonradan katılanların namazlarını tamamlamalarına kadar yerinde bekletilmelidir.
13. Sonradan gelenlerin, cemaatten sonra cenaze üzerine namaz kılmaları sünnete uygundur. Ama önce kılmış olanların tekrar kılmaları mekruhtur.
14. Cenaze namazında iftitah duası ve zamm-ı sûre okunmamalıdır.
15. Cenaze kefenlenmeden önce namazını kılmak mekruhtur.
- Cenaze Namazını Kıldırmada Öncelikli Olanlar
-
Cenaze namazını kıldırmada öncelik, ölünün babasına, dedesine ve ne kadar geriye doğru gitse de ölünün baba tarafına verilir. Sonra öz kardeşine, sonra baba bir kardeşine, sonra öz kardeşinin oğluna, sonra baba bir kardeşinin oğluna verilir ve bu hususta mirasçı olmadaki öncelik sırası nazarı itibara alınır.Bunlardan sonra ölünün asebesi,( Asebe: Kişinin baba tarafından gelen ama mirasta belli bir hissesi bulunmayan akrabası demektir.) bunlar da yoksa en büyük devlet yetkilisi veya vekili, sonra yakınlık derecelerine göre ana tarafından olan yakınları namaz kıldırmada öncelik hakkına sahip olurlar.Meselâ ölünün iki oğlu bir arada bulunursa, şayet gayri müslim kökenli iseler, İslâm'a önce girmiş olup adaletli olanı, sonra fıkhı en iyi bileni, sonra kıraati daha düzgün olanı, sonra takvası daha fazla olanı tercih edilir. Ölünün bu sayılan kimselere nisbetle öne geçip namaz kıldırma önceliği bulunmayan bir kişinin, kendisinin cenaze namazını kıldırmasına ilişkin bir vasiyeti olsa bile bu vasiyeti yerine getirilmez.
İmamın namaz tekbirlerinin sayısını artırması veya eksiltmesi
Cenaze namazını kıldırmakta olan imam dörtten fazla tekbir alırsa, arkasındaki cemaat bu hususta kendisine uymaz. Aksine kendisinden ayrılmaya kalben niyet edip ondan önce selâm verir ya da onu bekler ve onunla birlikte selâm verir. Ama bu durumda imamı bekleyip onunla birlikte selâm vermesi daha faziletli olur. Her iki durumda da her ikisinin namazı sahih olur.Ancak imam zâid tekbirlerde ellerini üç defa peş peşe kaldırırsa, kendisinin namazı ve kendisini bekledikleri takdirde cemaatin namazı bâtıl olur. Eğer tekbirleri dörtten eksik alır ve bunu kasıtlı olarak yaparsa, hem kendisinin hem de cemaatin namazı bâtıl olur. Bu eksiltme sehiv nedeniyle olursa, eksiklik ikmal edilir. Şu da var ki, bu namazda sehiv secdesi yapılmaz.
Cenaze namazına başlandıktan sonra cemaate yetişenler
İmama tâbi olarak cenaze namazını kılmak isteyen kişi, cemaate geldiğinde imamın birinci veya ikinci tekbiri alıp da bunlardan sonra okunması gereken sûre veya salâtla meşgul olduğunu görürse, imamın üçüncü tekbiri almasını beklemeden hemen namaza başlar. Ancak yalnız başına kılıyormuş-çasına namaza devam ederek birinci tekbiri alır. Sonra da Fâtiha'yı, imamın müteakip tekbiri almasına dek okuyabildiği kadar okuyup tekbir aldıktan sonra Peygamber Efendimiz'e salâtü selâmda bulunur ve namaza bu şekilde devam eder.İmamın selâm vermesinden sonra, eksik kalmış olan kısmı anlatıldığı şekilde tamamlar. Eksikleri tamamlarken cenazenin yerinden kaldırılmış olması veya yerinde bırakılmış olması bu hükmü değiştirmez. Eğer kendisi iftitah tekbirini aldıktan sonra henüz Fâtiha'dan bir şey okuyamadan imam üçüncü tekbiri alırsa, kendisi de imamla birlikte tekbir alır ve Fâtiha'sını da imam üstlenir.
Hanefî mezhebine göre imam cenaze namazına durduktan sonra biri gelip kendisine tâbi olmak isterse, hemen tekbir almayıp imamı bekler. Müteakip tekbirleri imamla birlikte alır. İmamı beklemeyip tekbir alırsa namazı fâsid olmaz ama bu tekbiri de geçerli olmaz. İmamın selâmından sonra cenaze hemen kaldırılmazsa, yetişemediği tekbirleri alır. Ancak cenaze hemen kaldırılırsa, yetişemediği tekbirleri almayıp selâm verir.İmamın dördüncü tekbiri almasından sonra ve fakat selâm vermesinden önce cenaze namazına gelen kişi, sahih olan görüşe göre namaza başlamalı, belirtilen tafsilat doğrultusunda imamın selâm vermesinden sonra namazını tamamlamalıdır.
- Cenaze Namazının Tekrar Kılınması
-
Cenaze namazını tekrarlamak, yani aynı kişinin aynı cenaze için ikinci kez namaz kılması mekruhtur. Ama daha önce kılmamış olan kişinin, cemaatle kılındıktan sonra cenaze defnedilmiş olsa bile ayrıca namaz kılması caizdir
- Cenaze Namazının Mescidde Kılınması
-
Cenaze namazının mescid içinde kılınması menduptur. Ancak Hanefî ve Mâlik? mezheplerine göre cenaze, mescidin dışında olsa bile namazının mescid içinde kılınması mekruhtur. Bir zaruret durumunda mescidde de kıhnabi-lir. Namazı kılınmamış cenazenin mescid içine konulması da bu iki mezhebe göre mekruhtur.
- Şehid Bahsi
-
Şehide şehid denmesinin sebebi, ölümüne meleklerin şahit olması veya cennetlik olduğuna şehadet edilmesi yahut rabbinin katında hazır veya hayatta olmasıdır.Allah katında yüksek derece ve ikramlara mazhar olacak olan şehid, Allah yolunda düşmanla savaşırken hayatını feda eden kişidir. Çünkü kişinin canını feda etmesi, inanç ve ilkeler uğruna kendini kurban etmesi, İhlâs ve samimiyetin en yüksek derecesidir; iman ve akide sağlamlığının en kuvvetli göstergesidir. Allah'ın hoşnutluğuna ermenin ve cenneti kazanmanın en güvenli yoludur.Milletler, canlarını ve topraklarını savunmak, mukaddes değerlerini korumak için her zaman evlâtlarından bazısını feda etmeye mecburdurlar. İşte bu sebeple yüce Allah, şehidlere onurlu ve ebedî bir hayatı vaad etmiş, kul hakkı dışındaki bütün günahlarını bağışlayacağı müjdesini vermiştir. Onları cen-nette peygamberlerle birlikte yüksek makamlara yerleştireceğini taahhüt etmiştir. Şu âyet bu müjdeyi vermektedir:
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, rableri katında Allah'ın, lutfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehid olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. (Şehidler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler."(Âl-i İmrân 3/169-171.)
Şehidliğin çok yüksek bir mertebe olduğunu ve şehidlerin cennette büyük ikramlara mazhar olacağını bildiren sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez. Yeryüzünde olan her şey orada ona verilir. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere öldürülmeyi temenni eder." (Buhârî, Cihâd, 5, 21; Müslim, İmaret, 108, 109; Tirmizî, Fezâilü'l-Cihâd, 13; Nesâî, Cihâd, 6, 30, 32.)
Başka bir hadis-i şerifte de sevgili Peygamberimiz şehidliğe duyduğu özlemi şöyle dile getirmiştir: "Muhammed'in canı kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki ben Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra yine savaşıp öldürülmeyi çok isterdim." (Buhârî, İmân 25, Cihâd, 2, 119; Müslim, İmaret, 103, 107.)
Kulların alacakları hariç, şehidin bütün günahlarının bağışlanacağını yine sevgili Peygamberimiz şöyle müjdelemiştir: "Borç hariç, şehidin bütün günahları bağışlanır." (Müslim, İmaret, 118.)
- Şehidlerin kısımları
-
Şehidler üç kısma ayrılırlar:
1. Dünya ve âhiret şehidi. Bu, ganimetten mal çalmayarak, riyakârlık yapmadan Allah'ın dinini yüceltmek amacıyla kâfirlerle savaşan ve şehid düşen kişidir.
2. Dünya şehidi. Bu, Allah'ın dinini yüceltmek amacını gütmekle beraber ganimet elde etmek için savaşan veya riyakârlık yaparak ya da paylaşmadan önce ganimetten mal çalarak savaşan ve bu yolda ölen kimsedir.
3. Âhiret şehidi. Bu, enkaz altında kalarak, boğularak veya haksız yere öldürülerek ve buna benzer sebeplerle hayatını kaybeden kimsedir.
İlk iki guruptaki şehidlerin kendilerinde küçük ya da büyük hades hali bulunsa bile yıkanmaları ve cenaze namazlarının kılınması haramdır. Nitekim ashaptan Hanzele (r.a) gusletmeye fırsat bulamadan katıldığı Uhud Gazve-si'nde şehid düşünce Hz. Peygamber onu yıkamamış ve, "Meleklerin onu yıkadıklarını gördüm!" demiştir. (İbn Hacer el-Askalanî, Telhîsü'l-Habîr, 2/117.)
Bu şehidler bir kâfirin veya hata sonucu bir müslümanın silahıyla ya da kendi attığı silâhın geri tepmesiyle de ölse, bineğinden düşmekle veya hayvanların, araçların, askerlerin ayakları altında ezilmekle de ölse aynı hükme tabidirler.Yine bu kişinin derhal ölmesiyle, yaralandıktan sonra sağ kalıp bir süre sonra ölmesi arasında da bir fark yoktur. Yalnız bu durumdaki kişinin savaş bitiminden önce ölmüş olması şarttır. Ya da savaşın bitiminden sonra ölürse, savaşta aldığı yaradan ötürü koma haline girmiş olması şarttır. Bu durumdaki şehidlerin kefenlenmeleri sünnettir.Şehidin elbisesi vücudunu kapatmıyorsa, kapatacak kadar ilâve edilir. Zırh ve silâh gibi savaş aletlerinin, mest, kürk ve parka gibi giysileri üzerinden çıkarıldıktan sonra şehidin gömülmesi mendup olur.Sadece âhiret şehidlerine dünyada diğer ölüler gibi muamele edilir. Bunlar yıkanır, kefenlenir ve cenaze namazları kılınır. Diğer ölüler için yapılması gereken her şey bunlar için de yapılır. Yıkanması haram olan şehidlerin bedeninde şehadet kanı dışında necis şeyler bulunursa, bunları temizleme sebebiyle şehidlik kanı da giderilmiş olacaksa yine de o necis şeylerin temizlenmesi gerekir.
- Cenazenin mezara götürülmesi ve teşyî edilmesi
-
Cenazeyi teşyî etmek, yani mezara götürülürken peşinden gitmek sünnettir. Bir mazeret yoksa bu görevi yürüyerek yapmak menduptur. Cenazeyi teşyî eden kişi, onun af ve mağfireti için bir şefaatçi konumunda olduğundan, arkasında değil, ön tarafından orta süratte yürümeye gayret etmelidir. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 2/19.)
Kadınların cenazeyi teşyî etmeleri mekruhtur. Cenazeyi teşyî edenlerin sessiz olmaları sünnettir. Kur'ân-ı Kerîm, kaside-i bürde, delâilü'l-hayrât veya herhangi bir duayı okuyarak da olsa seslerini yükseltmeleri mekruhtur. Cemaat arasında Allah'ı zikretmek isteyenler, bu zikirlerini sessizce yapmalıdırlar.Cenazenin peşi sıra mum yakarak, buhur tüttürerek gitmek mekruhtur. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.v) bize şöyle bir uyarıda bulunmuştur: "Cenazeyi ses ve ateşle izlemeyin." (Ebû Davud, Cenâiz, 42.)
Cenaze töreninde ağıt yakılır veya müzik eserleri icra edilirse, orada bulunanların bunu engellemeye çalışmaları gerekir. Çünkü bu davranışlar Allah ve Resûlü'ne isyan niteliğindedir. Engel olmayanlar, bu davranışlara rıza göstermiş sayılırlar.Cenazeyi teşyî edenlerin mezara kadar gidip, defin işi tamamlanıncaya kadar beklemeleri daha faziletlidir. İsterlerse namazdan önce de sonra da dönebilirler.
Hanefî mezhebine göre namaz kılmadan cenaze merasiminden dönmek mekruhtur.
Teşyî törenine katılanların, cenaze yere konulmadan oturmaları sünnete aykırıdır.
Cenaze geçtiği sırada onu gören insanların -oturuyorlarsa- ayağa kalkmaları müstehaptır.
- Ölü için ağlamak
-
Ölü için yüksek sesle, bağırıp çağırarak ağlamak, üst baş paralamak, saç baş yolmak, yüz tırmalamak, ağıtçılar kiralamak haramdır. Peygamberimiz (s.a.v) bizleri bu konuda şöyle uyarmışlardır: "Yanaklarını tokatlayan, yakasını yırtan ve cahiliye davasına kalkışan bizden değildir." (Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei ve İbni Mace İbni Mesud'tan rivayet etmişlerdir.)
- Cenazenin defni
-
- Mezarların üstüne bina yapmak
-
- Mezarların üstünde oturmak, uyumak, def-i hacette bulunmak
-
- Cenazenin nakli
-
- Mezarın açılması
-
- Otopsi
-
- Birden fazla ölünün aynı mezara defnedilmesi
-
- Dolu mezara defin yapılması
-
- Taziye
-
- Ölü sahiplerinin ziyafet vermesi
-
- Iskat ve devir
-
- Kabir ziyareti
-
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Bir kişi dahi kılarsa toplumdaki diğer bireyler bu yükümlülükten kurtulurlar. Ama sevabını da sadece kılan kişi kazanır. Cenaze namazı sadece bu ümmete mahsus bir namazdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), Habeş Kralı Necâşî'nin namazını kılmış, ölen çocukların ve düşüklerin de cenaze namazlarının kılınmasını emretmiştir. Kendileri ebediyet yurduna göçtüklerinde sahâbîler de onun cenaze namazını kılmışlardır.
Cenaze namazını kılan kişi imam olsun münferit olsun, cenaze eğer erkekse baş hizasında, kadın veya erselik ise kuyruk sokumu hizasında durmalıdır. Sonra "Allah rızâsı için farz-ı kifâye olarak şu ölünün (ölüler birden fazlaysa 'şu ölülerin') cenaze namazını kılmaya niyet ettim" diyerek niyet edilir.
Hanefî mezhebine göre her ölü için ayrı ayrı cenaze namazı kılınması gerekir.
Ölünün erkek veya kadın olduğunun belirtilmesi şart değildir. Cemaatte bulunanlar da imama uymaya niyet etmelidir. Niyetin hemen ardından eller kaldırılarak Allahüekber deyip iftitah tekbiri alınır ve eller göbekle göğüs arasında biraz sola kaydırılmış vaziyette sağ el sol elin üzerine konarak bağlanır.
Cenaze namazı kılan kişinin her tekbir alışta Hanefîler'in aksine ellerini kaldırması sünnettir. Tekbirlerden sonra eller yine göğsün altında bağlanır, iftitah duası okunmaksızın eûzü besmele çekilerek Fatiha okunur.
Hanefî mezhebine göre cenaze namazında iftitah tekbiri alındıktan sonra Fatiha yerine Sübhâneke duası okunur.
Fâtiha'dan sonra ikinci defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından şu salât okunur:
Bundan sonra üçüncü defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından ölü için âhiretle ilgili herhangi bir dua okunur.Namaz kılmakta olan kişi, müminler için dua eder de özellikle hazırda bulunan ölü için dua etmezse bu, dua rüknünün yerine getirilmiş olması için yeterli olmaz. Ancak hazırdaki ölü çocuk ise, onun için dua edilmese de sakıncası yoktur. Çünkü o masum ve günahsızdır. Bu durumda ölü çocuğun anne ve babası için dua etmek de yeterli olur. Dua ederken rahmet ve mağfiret gibi uhrevî isteklerde bulunmalıdır. Ölü bulûğa erip ölünceye kadar aynı halde kalan bir deli veya çocuk gibi mükellef olmayan biri olsa bile kendisi için âhiretle ilgili dualar edilmelidir. Duada belli kelime ve kalıplara bağlı kalma zorunluluğu yoktur. Vaktin uzaması nedeniyle cenazenin kokacağından korkulmaz-sa, en faziletlisi, aşağıdaki şu meşhur duanın okunmasıdır. Ama kokusunun bozulmasından korkulursa, duanın en azı ile yetinmek gerekir. Meşhur dua şudur:
"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini hamd ederek tesbih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: Ey rabbimizl Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru."( Mü'min 40/7.)
Bundan sonra da sağında bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ilk selâmı verir, sonra da solunda bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ikinci selâmı verir.
Cenaze namazının eksiksiz olarak kılınmış sayılabilmesi için, yerine getirilmesi gereken bazı rükünler vardır. Bunlardan biri yerine getirilmediği takdirde namaz bâtıl olur. Bu rükünleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Niyet.
2. Dört tekbir. Bunlara iftitah tekbiri de dahildir.
3. Kıyam. Ayakta durmaya muktedir olan kişinin bu namazı başından sonuna kadar ayakta kılması farzdır.
4. İftitah tekbirinden sonra Fatiha okumak. Bunun herhangi bir tekbirden sonra okunması caiz ise de iftitah tekbirinden sonra okunması daha faziletlidir. Tekbirlerden herhangi birinden sonra Fâtiha'ya başlanırsa tamamlanması icap eder. Artık kesilmesi veya bir sonraki tekbirden sonraya ertelenmesi caiz olmaz. Okumaya başlandıktan sonra kesilir veya ertelenirse namaz bâtıl olur. Bu hususta mesbûk olanla olmayan arasında fark yoktur.
5. İkinci tekbirden sonra Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm getirmek.
Hanefî mezhebine göre cenaze namazının ikinci tekbirinden sonra Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm getirmek sünnettir, rükün değildir.
6. Üçüncü tekbirden sonra ölü için dua etmek.
7. Dördüncü tekbirden sonra selâm vermek.
Cenaze namazının bazı şartları vardır. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:
1. Cenaze, müslüman biri olmalıdır. Gayri müslim ölü üzerine namaz kılmak caiz değildir. Gayri müslimler için cenaze namazı kılmak, şu âyet-i kerîme ile yasaklanmıştır: "Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulü'nü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler."' (Tevbe 9/84.)
2. Cenaze temizlenmiş olmalıdır. Cenaze yıkanmadan veya teyemmüm ettirilmeden namazını kılmak caiz olmaz.
3. Cenaze, namazını kılacak cemaatin ön tarafında bulunmalıdır. Cemaatin arkasında bulunan cenazenin namazını kılmak caiz olmaz.
4. Cenaze şehid olmamalıdır. Şehidin yıkanması yasaklandığından dolayı, cenaze namazı da kılınmaz.
Hanefî mezhebine göre şehid yıkanmaz ama cenaze namazının kılınması gerekir.
5. Cenazenin cesedinin hazırda bulunan kısmı, yıkanması gerekli kısım kadar olmalıdır. Yıkanması gereken düşüklerin üzerine cenaze namazı kılmak farzdır.Cenaze namazını kılacak olan kişiyi ilgilendiren şartlara gelince bunlar; diğer namazların niyet, taharet, kıbleye yönelme ve avret yerlerini kapatma gibi şartlardır.
E) Cenaze Namazının Sünnetleri
Cenaze namazının sünnetlerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Fâtiha'dan önce eûzü besmele çekilmeli, Fâtiha'dan sonra âmin denmeli, geceleyin kılınsa bile bu namazda kıraat sessizce yapılmalıdır. Ancak imam veya mübelliğ, gerekli gördüklerinde tekbirleri ve selâmı sesli olarak yerine getirirler.
2. Bu namaz cemaatle kılınmalıdır. Mümkün olduğu takdirde cemaat üç saftan teşekkül etmelidir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Üzerine üç saf cemaatin cenaze namazı kıldığı kişinin günahları bağışlanır." (Ebû Davud, Cenâiz, 40.)
İmamla birlikte olsa dahi saf, en az iki kişiden teşekkül etmelidir. Bu durumda imamın ve kendisine uyan kişinin aynı çizgide durması mekruh olmamaktadır.
3. Sevgili Peygamberimiz'e salâtın en mükemmeli okunmalıdır. Bu sala-vat şudur:
4. Kendilerine selâm okumaksızın sevgili Peygamberimiz'in âline salât okumak.
5. Sevgili Peygamberimiz'e salât okumadan önce hamdetmek.
6. Salat okuduktan sonra mümin erkeklerle mümin kadınlara duada bulunmak.
7. Cenaze namazıyla ilgili olarak nakledilen duayı okumak.
8. Birinciden sonra ikinci selâmı da vermek.
9. Dördüncü tekbirden sonra ve selâm vermezden önce şu duayı okumak (bk. sh. 275, 3. satır).
Bundan sonra da şu âyet-i kerîmeyi okumak (bk. sh. 275, 5. satır).
"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini ham-dederek tesbih ederler. O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: Ey rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru." (Mü'min 40/7.)
10. İmam veya yalnız başına kılan kişi, erkek ölünün başı hizasında, kadın veya erselik ölünün ise kuyruk sokumu hizasında durmalıdır.
11. Her tekbir esnasında eller kaldırılmalı ve göğüs altında bağlanmalıdır.
Hanefî mezhebine göre cenaze namazında tekbir alınırken eller kaldırılmaz.
12. Cenaze, cemaate sonradan katılanların namazlarını tamamlamalarına kadar yerinde bekletilmelidir.
13. Sonradan gelenlerin, cemaatten sonra cenaze üzerine namaz kılmaları sünnete uygundur. Ama önce kılmış olanların tekrar kılmaları mekruhtur.
14. Cenaze namazında iftitah duası ve zamm-ı sûre okunmamalıdır.
15. Cenaze kefenlenmeden önce namazını kılmak mekruhtur.
F) Cenaze Namazını Kıldırmada Öncelikli Olanlar
Cenaze namazını kıldırmada öncelik, ölünün babasına, dedesine ve ne kadar geriye doğru gitse de ölünün baba tarafına verilir. Sonra öz kardeşine, sonra baba bir kardeşine, sonra öz kardeşinin oğluna, sonra baba bir kardeşinin oğluna verilir ve bu hususta mirasçı olmadaki öncelik sırası nazarı itibara alınır.Bunlardan sonra ölünün asebesi,( Asebe: Kişinin baba tarafından gelen ama mirasta belli bir hissesi bulunmayan akrabası demektir.) bunlar da yoksa en büyük devlet yetkilisi veya vekili, sonra yakınlık derecelerine göre ana tarafından olan yakınları namaz kıldırmada öncelik hakkına sahip olurlar.Meselâ ölünün iki oğlu bir arada bulunursa, şayet gayri müslim kökenli iseler, İslâm'a önce girmiş olup adaletli olanı, sonra fıkhı en iyi bileni, sonra kıraati daha düzgün olanı, sonra takvası daha fazla olanı tercih edilir. Ölünün bu sayılan kimselere nisbetle öne geçip namaz kıldırma önceliği bulunmayan bir kişinin, kendisinin cenaze namazını kıldırmasına ilişkin bir vasiyeti olsa bile bu vasiyeti yerine getirilmez.
İmamın namaz tekbirlerinin sayısını artırması veya eksiltmesi
Cenaze namazını kıldırmakta olan imam dörtten fazla tekbir alırsa, arkasındaki cemaat bu hususta kendisine uymaz. Aksine kendisinden ayrılmaya kalben niyet edip ondan önce selâm verir ya da onu bekler ve onunla birlikte selâm verir. Ama bu durumda imamı bekleyip onunla birlikte selâm vermesi daha faziletli olur. Her iki durumda da her ikisinin namazı sahih olur.Ancak imam zâid tekbirlerde ellerini üç defa peş peşe kaldırırsa, kendisinin namazı ve kendisini bekledikleri takdirde cemaatin namazı bâtıl olur. Eğer tekbirleri dörtten eksik alır ve bunu kasıtlı olarak yaparsa, hem kendisinin hem de cemaatin namazı bâtıl olur. Bu eksiltme sehiv nedeniyle olursa, eksiklik ikmal edilir. Şu da var ki, bu namazda sehiv secdesi yapılmaz.
Cenaze namazına başlandıktan sonra cemaate yetişenler
İmama tâbi olarak cenaze namazını kılmak isteyen kişi, cemaate geldiğinde imamın birinci veya ikinci tekbiri alıp da bunlardan sonra okunması gereken sûre veya salâtla meşgul olduğunu görürse, imamın üçüncü tekbiri almasını beklemeden hemen namaza başlar. Ancak yalnız başına kılıyormuş-çasına namaza devam ederek birinci tekbiri alır. Sonra da Fâtiha'yı, imamın müteakip tekbiri almasına dek okuyabildiği kadar okuyup tekbir aldıktan sonra Peygamber Efendimiz'e salâtü selâmda bulunur ve namaza bu şekilde devam eder.İmamın selâm vermesinden sonra, eksik kalmış olan kısmı anlatıldığı şekilde tamamlar. Eksikleri tamamlarken cenazenin yerinden kaldırılmış olması veya yerinde bırakılmış olması bu hükmü değiştirmez. Eğer kendisi iftitah tekbirini aldıktan sonra henüz Fâtiha'dan bir şey okuyamadan imam üçüncü tekbiri alırsa, kendisi de imamla birlikte tekbir alır ve Fâtiha'sını da imam üstlenir.
Hanefî mezhebine göre imam cenaze namazına durduktan sonra biri gelip kendisine tâbi olmak isterse, hemen tekbir almayıp imamı bekler. Müteakip tekbirleri imamla birlikte alır. İmamı beklemeyip tekbir alırsa namazı fâsid olmaz ama bu tekbiri de geçerli olmaz. İmamın selâmından sonra cenaze hemen kaldırılmazsa, yetişemediği tekbirleri alır. Ancak cenaze hemen kaldırılırsa, yetişemediği tekbirleri almayıp selâm verir.İmamın dördüncü tekbiri almasından sonra ve fakat selâm vermesinden önce cenaze namazına gelen kişi, sahih olan görüşe göre namaza başlamalı, belirtilen tafsilat doğrultusunda imamın selâm vermesinden sonra namazını tamamlamalıdır.
G) Cenaze Namazının Tekrar Kılınması
Cenaze namazını tekrarlamak, yani aynı kişinin aynı cenaze için ikinci kez namaz kılması mekruhtur. Ama daha önce kılmamış olan kişinin, cemaatle kılındıktan sonra cenaze defnedilmiş olsa bile ayrıca namaz kılması caizdir.
H) Cenaze Namazının Mescidde Kılınması
Cenaze namazının mescid içinde kılınması menduptur. Ancak Hanefî ve Mâlik? mezheplerine göre cenaze, mescidin dışında olsa bile namazının mescid içinde kılınması mekruhtur. Bir zaruret durumunda mescidde de kıhnabi-lir. Namazı kılınmamış cenazenin mescid içine konulması da bu iki mezhebe göre mekruhtur.
Şehide şehid denmesinin sebebi, ölümüne meleklerin şahit olması veya cennetlik olduğuna şehadet edilmesi yahut rabbinin katında hazır veya hayatta olmasıdır.Allah katında yüksek derece ve ikramlara mazhar olacak olan şehid, Allah yolunda düşmanla savaşırken hayatını feda eden kişidir. Çünkü kişinin canını feda etmesi, inanç ve ilkeler uğruna kendini kurban etmesi, İhlâs ve samimiyetin en yüksek derecesidir; iman ve akide sağlamlığının en kuvvetli göstergesidir. Allah'ın hoşnutluğuna ermenin ve cenneti kazanmanın en güvenli yoludur.Milletler, canlarını ve topraklarını savunmak, mukaddes değerlerini korumak için her zaman evlâtlarından bazısını feda etmeye mecburdurlar. İşte bu sebeple yüce Allah, şehidlere onurlu ve ebedî bir hayatı vaad etmiş, kul hakkı dışındaki bütün günahlarını bağışlayacağı müjdesini vermiştir. Onları cen-nette peygamberlerle birlikte yüksek makamlara yerleştireceğini taahhüt etmiştir. Şu âyet bu müjdeyi vermektedir:
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, rableri katında Allah'ın, lutfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehid olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. (Şehidler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler."(Âl-i İmrân 3/169-171.)
Şehidliğin çok yüksek bir mertebe olduğunu ve şehidlerin cennette büyük ikramlara mazhar olacağını bildiren sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez. Yeryüzünde olan her şey orada ona verilir. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere öldürülmeyi temenni eder." (Buhârî, Cihâd, 5, 21; Müslim, İmaret, 108, 109; Tirmizî, Fezâilü'l-Cihâd, 13; Nesâî, Cihâd, 6, 30, 32.)
Başka bir hadis-i şerifte de sevgili Peygamberimiz şehidliğe duyduğu özlemi şöyle dile getirmiştir: "Muhammed'in canı kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki ben Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra yine savaşıp öldürülmeyi çok isterdim." (Buhârî, İmân 25, Cihâd, 2, 119; Müslim, İmaret, 103, 107.)
Kulların alacakları hariç, şehidin bütün günahlarının bağışlanacağını yine sevgili Peygamberimiz şöyle müjdelemiştir: "Borç hariç, şehidin bütün günahları bağışlanır." (Müslim, İmaret, 118.)
Şehidler üç kısma ayrılırlar:
1. Dünya ve âhiret şehidi. Bu, ganimetten mal çalmayarak, riyakârlık yapmadan Allah'ın dinini yüceltmek amacıyla kâfirlerle savaşan ve şehid düşen kişidir.
2. Dünya şehidi. Bu, Allah'ın dinini yüceltmek amacını gütmekle beraber ganimet elde etmek için savaşan veya riyakârlık yaparak ya da paylaşmadan önce ganimetten mal çalarak savaşan ve bu yolda ölen kimsedir.
3. Âhiret şehidi. Bu, enkaz altında kalarak, boğularak veya haksız yere öldürülerek ve buna benzer sebeplerle hayatını kaybeden kimsedir.
İlk iki guruptaki şehidlerin kendilerinde küçük ya da büyük hades hali bulunsa bile yıkanmaları ve cenaze namazlarının kılınması haramdır. Nitekim ashaptan Hanzele (r.a) gusletmeye fırsat bulamadan katıldığı Uhud Gazve-si'nde şehid düşünce Hz. Peygamber onu yıkamamış ve, "Meleklerin onu yıkadıklarını gördüm!" demiştir. (İbn Hacer el-Askalanî, Telhîsü'l-Habîr, 2/117.)
Bu şehidler bir kâfirin veya hata sonucu bir müslümanın silahıyla ya da kendi attığı silâhın geri tepmesiyle de ölse, bineğinden düşmekle veya hayvanların, araçların, askerlerin ayakları altında ezilmekle de ölse aynı hükme tabidirler.Yine bu kişinin derhal ölmesiyle, yaralandıktan sonra sağ kalıp bir süre sonra ölmesi arasında da bir fark yoktur. Yalnız bu durumdaki kişinin savaş bitiminden önce ölmüş olması şarttır. Ya da savaşın bitiminden sonra ölürse, savaşta aldığı yaradan ötürü koma haline girmiş olması şarttır. Bu durumdaki şehidlerin kefenlenmeleri sünnettir.Şehidin elbisesi vücudunu kapatmıyorsa, kapatacak kadar ilâve edilir. Zırh ve silâh gibi savaş aletlerinin, mest, kürk ve parka gibi giysileri üzerinden çıkarıldıktan sonra şehidin gömülmesi mendup olur.Sadece âhiret şehidlerine dünyada diğer ölüler gibi muamele edilir. Bunlar yıkanır, kefenlenir ve cenaze namazları kılınır. Diğer ölüler için yapılması gereken her şey bunlar için de yapılır. Yıkanması haram olan şehidlerin bedeninde şehadet kanı dışında necis şeyler bulunursa, bunları temizleme sebebiyle şehidlik kanı da giderilmiş olacaksa yine de o necis şeylerin temizlenmesi gerekir.
Cenazenin mezara götürülmesi ve teşyî edilmesi
Cenazeyi teşyî etmek, yani mezara götürülürken peşinden gitmek sünnettir. Bir mazeret yoksa bu görevi yürüyerek yapmak menduptur. Cenazeyi teşyî eden kişi, onun af ve mağfireti için bir şefaatçi konumunda olduğundan, arkasında değil, ön tarafından orta süratte yürümeye gayret etmelidir. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 2/19.)
Kadınların cenazeyi teşyî etmeleri mekruhtur. Cenazeyi teşyî edenlerin sessiz olmaları sünnettir. Kur'ân-ı Kerîm, kaside-i bürde, delâilü'l-hayrât veya herhangi bir duayı okuyarak da olsa seslerini yükseltmeleri mekruhtur. Cemaat arasında Allah'ı zikretmek isteyenler, bu zikirlerini sessizce yapmalıdırlar.Cenazenin peşi sıra mum yakarak, buhur tüttürerek gitmek mekruhtur. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.v) bize şöyle bir uyarıda bulunmuştur: "Cenazeyi ses ve ateşle izlemeyin." (Ebû Davud, Cenâiz, 42.)
Cenaze töreninde ağıt yakılır veya müzik eserleri icra edilirse, orada bulunanların bunu engellemeye çalışmaları gerekir. Çünkü bu davranışlar Allah ve Resûlü'ne isyan niteliğindedir. Engel olmayanlar, bu davranışlara rıza göstermiş sayılırlar.Cenazeyi teşyî edenlerin mezara kadar gidip, defin işi tamamlanıncaya kadar beklemeleri daha faziletlidir. İsterlerse namazdan önce de sonra da dönebilirler.
Hanefî mezhebine göre namaz kılmadan cenaze merasiminden dönmek mekruhtur.
Teşyî törenine katılanların, cenaze yere konulmadan oturmaları sünnete aykırıdır.
Cenaze geçtiği sırada onu gören insanların -oturuyorlarsa- ayağa kalkmaları müstehaptır.
Ölü için yüksek sesle, bağırıp çağırarak ağlamak, üst baş paralamak, saç baş yolmak, yüz tırmalamak, ağıtçılar kiralamak haramdır. Peygamberimiz (s.a.v) bizleri bu konuda şöyle uyarmışlardır: "Yanaklarını tokatlayan, yakasını yırtan ve cahiliye davasına kalkışan bizden değildir." (Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei ve İbni Mace İbni Mesud'tan rivayet etmişlerdir.)
BENZER SORULAR
- İmam tekbiri unutursa cenaze namazı geçerli olur mu?
- CENAZE NAMAZI
- CENAZE
- Cenaze namazında nasıl dua edilir?
- Cenaze Namazı
- Cenâze Namazı Nasıl Kılınır?
- Cenaze namazını kıldıran kimse nasıl niyet etmelidir?
- Şafi mezhebine göre namazın şartları ve rükünleri, vacipleri ve sünnetleri ile ilgili hükümler nelerdir?
- Şafi mezhebine göre imamlık ile ilgili hükümler nelerdir?
- Şafi mezhebine göre cenaze ile ilgili hükümler nelerdir?