ARZ-I MEV'UD (Arzımevut)
ARZ-I MEV'UD (Arzımevut): Vaadedilmiş yer. Hz. İbrahim ve onun soyundan gelenlere verileceği vaadedilen arazi.
Bu tabir Kur'an-ı Kerîm'de "Bereketli arz" olarak kaydedilmektedir. (el-Enbiyâ, 21/71) Hz. Yusuf (a.s.)'ın Mısır'a götürdüğü İsrailoğulları zamanla Firavunların yönetimi altında zulme uğramış, mustaz'af*(Cahiliyye toplumlarında çoğunluğu teşkil eden, ezilen, hor görülen, güçsüz bırakılmış halk tabakası) bir kitle haline gelmişti. Kur'an'da Hz. Musa (a.s.)'ın onlara şöyle dediğini biliyoruz.
"Ey Kavmim, Allah'ın size takdir ettiği Arz-ı Mukaddes'e girin arkanıza dönmeyin. Yoksa hepiniz nice zararlara uğrayanlardan olursunuz." (el-Mâide, 5/12).
Hz. Musa'nın sözleriyle Allah'ın İsrailoğullarına mukaddes kıldığı belde bildirilmiş ise de bunun neresi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Kenan ili olarak bilinen yer Filistin, Şam, Ürdün'deki Kenan bölgesi yahut Kudüs şehri midir, bu hususta kesin bir bilgiye sahip değiliz. Ancak o dönemlerde bu bölgede büyük bir devlet hüküm sürdüğünden, israiloğulları buraya gelmek istememişler, bunun için de Hz. Musa'ya: "Git sen ve Rabbin, savaşınız; biz buracıkta oturacağız." (bk. el-Mâide, 5/24) demişlerdi. Bundan sonra İsrailoğulları'nın buraya gidemeyeceği, ancak bu bölgeye salih kulların mirasçı olacakları Hz. Dâvud'a vahyedilen Zebur'da belirtilmiştir:
"Andolsun ki biz zikir (Tevrat)'dan sonra (Davud'a indirilen) Zebûr'da yazdık ki. 'Arz'a (arz-ı Mev'ud 'a) benim salih kullarım varis olur.'"(el-Enbiyâ, 21/105).
Arz-ı Mev'ud'un değerini takdir edemeyen İsrailoğulları yeryüzünün salihleri olamamış fakat daima bunun özlemini duymuş ve bu toprakları ele geçirmek için her türlü hileye başvurarak her şeyi mübah görmüşlerdir. Arz-ı Mev'ud Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahûdiler tarafından kutsal kabul edildiği için her üç ümmet de buraları ele geçirme gayreti içine girmiş ve bu bölgede tarih boyunca mücadeleler sürmüştür. Yahudiler Allah'ın peygamberlerini öldürüp onun dinine ve emirlerine sırt çevirdiklerinden Allah onların bu kutsal yerlere mirasçı olamayacaklarım belirtmiştir.
Yukarıda ifade edildiği gibi yeryüzüne Allah'ın salih kulları varis olacaktır. Bu ilâhi hüküm bütün kutsal kitaplarda mevcuttur. (bk. el-Enbiyâ, 21/105; Mezmurlar, 37/29, 69/32-36). İslâm'dan önceki dinler ve Hz. Peygamber'den önceki kutsal kitap ve şerîatler, Kur'an ile neshedildiği için, bütün insanların İslâm'a ve Kur'an'a tabi olması halinde Allah'ın salih kulları olmaları mümkündür. Arz-ı Mev'ud'a ancak Allah'ın son şerîatı olan İslâm'a iman etmekle vâris olunabilir.
Ahmed AĞIRAKÇA
BENZER SORULAR
- Kur'an'da geçen kutsal topraklar (arz-ı mevud / vaad edilmiş topraklar) İsrailoğullarının hakkı mıdır, Kur'an'ın bu konudaki hükmü nedir? Kutsal topraklar neresidir?
- AHD-İ ATİK
- Bana yeryüzünün anahtarları verildi, hadisinde verilen şey nedir?
- AMEL-İ SÂLİH
- Yahudi inancındaki “Arz-ı mev’ûd” ne demektir? Bu topraklar kime nasıl vadedilmiş?
- Yetihun kelimesi, Tih Çölünde dolaşmak, anlamına mı gelir?
- A'raf suresi 176. âyette geçen "Bel'am" adlı kişi hakkında bilgi verir misiniz?
- AMEL DEFTERİ
- Bakara suresi 259. ayette geçen ve öldürülüp yüz sene sonra diriltilen şahıs kimdir?
- Zülkifl (a.s.) hakkında bilgi verir misiniz?