İsra suresi 33. ayette geçen, "Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın muhterem kıldığı canı almayın..." buyruğunu açıklar mısınız?

Tarih: 04.03.2007 - 03:04 | Güncelleme:

Soru Detayı
"Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velîsine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır." (İsra, 17/33) Bu ayetin aıklamasını yapar mısınız?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Haklı bir gerekçe olmaksızın Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse onun velisine (mirasçısına) bir yetki vermişizdir; artık o da kısas hususunda aşırı davranmasın, meşrû hakla yetinsin. Zaten kendisine yetki verilmekle gerekli destek sağlanmıştır." (İsra, 17/33)

Rabbimizin hükümlerinden, yasalarından bir tanesi daha. Hak olarak hariç, haklı olarak, Allah’ın öldürün dedikleri hariç, şer’an ölümü hak edenler hariç hiçbir zaman Allah’ın öldürülmesini yasakladığı bir nefsi öldürmeyin. Hadislerde hak olarak, haklı olarak İslâm toplumunda ölümü hak edenler bellidir. Evli olduğu halde zina eden erkek ve kadın, Müslüman olduktan sonra irtidat edip dinden çıkan kimse, ölümü hak etmeyen bir Müslümanı öldüren kimse, İslâm cemaatinden çıkıp onun parçalanmasına sa’y eden kimse, Müslümanlarla savaşan kimse gibi ölümü hak edenler bellidir. Bunu da zaten kişi kendi başına yapmayacaktır; İslâm devletinin başkanı yapacaktır.

Yâni yeryüzünde böyle ölümü hak etmemiş bir insanı öldürmek en büyük günahtır. İşte böyle haksız yere öldürülen kimselerin velîsine bir hak, bir yetki tanınmıştır. Ama artık o yetki sahibi de öldürmekte aşırı gitmemelidir. Çünkü o Allah tarafından yardım görmüş bir durumdadır.

"Yetki" diye çe­virdiğimiz "sultân" kelimesi, bu bağlamda haksız yere öldürülen kişinin velisine, ka­tile yasal cezanın uygulanmasını talep etme veya affetme şıklarından birini tercih yetkisi olarak açıklanmıştır. Âyet, katile ölüm cezası uygulanması halinde velinin öldürmede aşırılığa gitmemesi istenmek­tedir, Bu "aşırılık" iki şekilde açıklanmaktadır:

a) Sadece ölüm cezası uygulanma­lı; işkence etme, organlarını kesme gibi zararlar verilmemelidir.

b) Katilden baş­kasına zarar verilmemelidir. Kaynakların bildirdiğine göre Câhİliye Araplannda maktulün yakınları sadece katilin öldürülmesiyle yetinmez, ya ondan daha şerefli birini veya bir kişiye karşı iki ya da daha fazla kişiyi öldürmedikçe adaletin yeri­ne gelmeyeceğine inanırlardı. Âyet bu haksızlığı yasaklamaktadır.

Râzî "Ancak o da kısas yoluyla öldürmede sınırı aşmamalıdır." ifadesini, he­men ölüm cezası verme yolunu seçmeyip "öncelikle diyet alma veya affetme şık­larının düşünülmesi daha uygundur" şeklinde açıklamıştır.

Yine Râzî, 'Bir kimse haksızlıkla öldürülürse ..." ifadesini dikkate alarak, "Öldürülen kişi mazlum olma sıfatını tam olarak taşımazsa, konu bu âyetin hükmüne girmez, yani böyle bir olayda ölüm cezası uygulanmaz." görüşündedir.

Âyetin sonundaki yardımdan maksat, Allah'ın katile verilecek cezayı takdir etmek suretiyle maktulün yakınına yardım etmiş olmasıdır. Şu halde o kişi katil için tayin edilmiş olan cezanın uygulanmasıyla yetinmeli, aşırılığa sapmamalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun