İslamiyet niçin gönderildi, nasıl meydana geldi?

Tarih: 18.03.2014 - 06:22 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam Dininin Ortaya Çıkmasının Hikmeti:

- Hz. Âdem’den beri Allah peygamberler vasıtasıyla insanlara dünya ve ahiret saadetini netice veren prensipleri öğretmiştir. Bu öğretilerde özellikle temel iki konu ders verilmiştir:

Birincisi: İman esaslarıdır. Bunlar Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, kadere, öldükten sonra yeniden dirilmeye iman etmek, gibi inanç esaslarıdır ki, değişmez gerçeklerdir.

- Semavi dinlerin temel konuları olan bu iman esasları tabiatıyla bütün hak dinlerde aynıdır. Yalnız, icmal ve tafsil (kısa-özet ve detaylı açıklamalar) bakımından farklı açıklamalar söz konusudur. Çünkü, her şeyi hikmetle yapan Allah tarafından vahiy gönderilirken de insanların kabiliyet, görgü ve ilmi seviyelerine paralel olarak gelişen anlayışları ve zihni melekeleri göz önünde bulundurulmuştur.

Bu sebeple de daha önceki ilahî dinlerde -özellikle- Allah’ın isim ve sıfatları konusunda özet-kısa bilgiler verilirken, Kur’an’da bu konu çok detaylı bir şekilde ders verilmiştir.

İkincisi: Amel / iş, eylem kısmıdır. İnsanın hayatı boyunca Allah’a, kendi nefsine, ailesine ve diğer bütün insanlara ve tüm varlıklara karşı yerine getirmesi gereken bu ödevler İslam literatüründe “efal-i mükellefin” (sorumluluk ehliyeti olan her insanın yerine getirmesi  gereken fiiller, sözler, tutum ve davranışlar) olarak adlandırılır.

Hak dinlerin literatüründe “şeriat / ameli hükümler” unvanını da taşıyan bu kısımla ilgili hükümler, farklı dinlerde önemli farklılıklar gösterebilir.

- Çünkü, her asrın kendine has bir karakteri var. Bu hususi karaktere hususi kriterlerle yaklaşmak gerekir. Farklı endamlar, farklı elbiseler istediği, farklı hastalıklar değişik tedavi metodunu gerektirdiği gibi, farklı zaman dilimlerinde bulunan insanlar için farklı şeriatlara ihtiyaç vardır. Kâinat ve insanlık camiasında cari olan tekâmül kanunu bu hikmete mebnidir.

- Her şeyi hikmetle yapan Allah, insanların eğitimi için de bir tedriç ve bir tekamül kanununu uygulamıştır.

İlk etapta bir çeşit ilk okul çağını yaşamış olan insanlara suhuf / sahifeler gönderip onlara doğru yolu gösteren Allah, orta ve lise çağlarına gelince onlara Tevrat, Zebur ve İncil gibi kitaplar göndermiştir.

Ne zaman ki, insanlık camiası bir üniversite çağını yakaladı, Hakîm olan Allah da onlara eşi-menendi olmayan Kur’an gibi evrensel bir kitap gönderdi.

Bu kitapların farklılığı muhatapların kabiliyetlerine bakar.

Kıyamete kadar hüküm sürecek olan Kur’an-ı Kerim'in her asırdaki insanların ilim, görgü ve anlayış kapasitesine uygun ve onların durumuna göre ders vermesi, i’cazının olduğu kadar hikmetin, hakkın ve hakkaniyetin de bir gereğidir.

- İşte, bu ihtiyaca binaen Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa gibi peygamberleri gönderen Allah, Hz. Muhammed (asm)’i de bir peygamber olarak gönderdi.

İslamiyet nasıl meydana geldi?

Hz. Muhammed (asm)’i peygamber olarak göndermeye karar verirken, onu bu makama hazırlamak istedi. Bu hazırlığın bir parçası olarak da ona otuz dokuz-kırk yaşları arasında insanlardan uzak inziva hayatını sevdirdi.

Bu psikolojik durumun bir sonucu olarak, bir süre insanlardan uzak Hira-Nur dağında küçük bir mağaraya çekilip Kâinatın Yaratıcısı ve benzeri derin konular hakkında tefekkür etmeye başladı.

Özellikle, peygamber olmadan önceki son altı ay içerisinde gördüğü rüyaların hepsi dosdoğru olarak ortaya çıkıyordu. Aslında bu da bir nevi vahiy mahiyetinde idi. Bununla da asıl vahyin hazırlık safhasına geçiş yapılıyordu.

- Nihayet bir gece bulunduğu Hira-Nur dağındaki mağarada yine tefekkürle meşgul iken, yanında bir melek peyda oldu ve ona “Oku!” dedi.

Kendisi okumayı bilmediğini söyleyince, Melek oldukça güçlü bir şekilde kendisini kucaklayıp sıktı ve tekrar “Oku!” dedi. Hz. Muhammed (asm) yine “okumayı bilmediğini” ifade edince melek tekrar güçlü bir şekilde onu kucaklayıp sıkmaya başladı.

Ve üçüncü kez “Oku!” dedi ve Kur’an’daki tertip sırası itibariyle  96, nüzul sırası itibariyle birinci sırada olan Alak suresinin ilk beş ayetini okudu ve sonra kayboldu.

Hz. Muhammed (asm) ilk defa karşılaştığı bu olaydan ötürü büyük bir tedirginlik içerisinde evine döndü ve Hatice adındaki eşine, olan biteni anlattı ve bu olaydan dolayı kaygılandığını ifade etti.

Oldukça zeki ve akıllı bir kadın olan eşi, Hz. Muhammed (asm)’e endişe etmesine gerek olmadığını, çünkü kendisinin fakir, öksüz ve mazlum olan insanlara hep yardım elini uzattığını, hak ve hukuklara azami derecede riayet ettiğini, her yönüyle mükemmel bir insan olduğunu, bu sebeple de Allah’ın kendisine bir kötülüğün dokunmasına izin vermeyeceğini ve bu olayın mutlaka hayırlara vesile olacağını anlatmaya çalıştı.

- Bununla beraber, onu alıp İncil’in İbranicesini okuyup yazan bir Hristiyan olan Nevfel b. Varaka adındaki amcasının oğluna götürdü.

Nevfel, oldukça yaşlanmış ve gözlerini kaybetmiş bir Hristiyan din alimiydi. Hz. Muhammed (asm)’i dinledikten sonra: “Senin gördüğün, Hz. Musa’ya vahiy getiren Namus’un (Cebrail adındaki meleğin) ta kendisidir. Eğer sağ kalırsam, kavmin seni yurdundan kovacakları zaman sana mutlaka yardım edeceğim.” dedi. Hz. Muhammed (asm) “kavmi tarafından niçin yurdundan kovulacağını...” sorduğunda da “Bu peygamberlerin ortak kaderidir. Onları çeşitli bahanelerle inkâr edip yalanlayanlar, fikren, aklen, ilmen onları mağlup edemeyince, kaba kuvvete baş vururlar.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Ancak, Hz. Muhammed (asm) yurdundan çıkıp hicret etmek zorunda kaldığında Nevfel çoktan ölmüştü.

- Bu ilk vahiyden sonra bir süre vahiy kesildi. Bununla da Hz. Muhammed (asm)’in melekeleri gelecek vahiylere karşı güçlendiriliyordu.

Nitekim, gördüğü bu metafizik olayından sonra aşk derecesinde gördüğü meleği tekrar görmeyi arzu ediyordu. Öyle ki, canı sıkılıp bir yamaçtan aşağı kendini atmayı düşündüğünde hemen yukarılarda Cebrail adındaki vahiy meleği ortaya çıkıyor ve “Sen Allah’ın peygamberisin.” diyerek teselli veriyordu.

- Rüya safhası, ilk vahiy safhası ve vahyin kesildiği safhadan sonra, artık Hz. Muhammed (asm)’in bütün insani donanımları metafizik gerilimlere açık ve idmanlıydı.

Böylece ilk vahiyden itibaren yirmi üç yıllık nübüvvet süreci tamamlandı. Ve 114 sure, 6236 ayetiyle Kur’an gibi evrensel bir kitap ortaya çıktı. Ve en son vahiy olduğu için kıyamete kadar onun korunup devam edeceği hususu Allah’ın verdiği garantiyle tescil edildi. (bk. Hicr, 15/9)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun