İntihar eden kişilere neden farklı muamele?

Tarih: 01.10.2023 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuzman kafirlik üzere mi intihar etti, Tufeyl b. Amr’ın arkadaşı intihar etmesine rağmen affedildi mi?
- Bu olaylar sahih mi?
1) Kuzman’ın yaralarının acısına dayanamayarak kendini öldürdüğü haberi gelir. Ölmeden hemen önce de etrafındakiler “Sana müjdeler olsun, yiğitçe savaştın ve şimdi de şehit oluyorsun.” dediklerinde “Ben ne şehit olmak ne Allah’ın dinini savunmak ne Muhammed’in şerefini kurtarmak için savaştım. Sadece kavmimin şanı ve şerefi ile Medine hurmalıklarını savunmak için savaştım.” der. Haber Efendimiz’e (sas) ulaşınca “Şüphesiz bir adam insanlara göründüğü kadarıyla cennetliklerin ameli ile amel eder. Halbuki o cehennemliklerdendir. Bir adam da insanlara göründüğü kadarıyla cehennemliklerin ameli ile amel eder. Halbuki o cennetliklerdendir.” Bu hadiseyi de bize Müslim aktarmaktadır. (Buhari, Cihad, 77; 6683)
2) İmam Müslim’in İman kitabında ve “Kendisini Öldürenin Kafir Olmayacağına Delil” başlığıyla aktardığı bir hadis şu şekildedir: Efendimiz’in (sas) Medine’ye hicretinden sonra Tufeyl b. Amr (ra) da kavminden birisiyle beraber Medine’ye hicret eder. Tufeyl b. Amr’ın yol arkadaşı Medine’de hastalanır ve ciddi sıkıntılar çeker. Acılarına dayanamayınca bir gün keskin bir bıçakla parmaklarını eklem yerlerinden keser ve kan kaybından vefat eder. Sonra Tufeyl b. Amr arkadaşını rüyasında çok güzel bir surette fakat elleri sarılı halde görür. “Rabbin sana ne yaptı?” diye sorunca “Peygamberinin yanına hicret ettiğim için Rabbim beni affetti, mağfiret etti.” diye cevap verir. Tufeyl bu sefer ellerinin neden sarılı olduğunu sorunca da arkadaşı “Bana ‘Kendi vücudundan bozduğun şeyi düzeltmeyiz.’ denildi.” diye cevap verir. Daha sonra Tufeyl b. Amr (ra) bu rüyayı Efendimiz’e (sas) anlatınca Efendimiz “Allah’ım! İki eli için de mağfiret buyur.” diye dua eder. (Müslim, İman, 49)
3) Efendimiz (sas) intihar ederek öldüğünü öğrendiği birisinin cenazesini kılmamış, ancak ashabına kılmamalarını da

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hayber Gazvesi sırasında kahramanca çarpışan ve sonunda da öldüğü haberi yayılan Kuzman isimli şahsın intiharından ziyade onun şirk ve cahiliye duyguları üzere ölmüş olmasıdır.(1)

Tufeyl b. Amr’ın arkadaşı ise, günahkâr mümindir ve mümin olarak vefat etmiştir.(2)

Demek ki, intihar etmek büyük günahtır, ancak büyük günah da olsa kişiyi kâfir yapmayacağı için mümin olarak vefat eden günahkârlar affedilebilir. Ancak mümin olarak vefat etmeyen kimsenin affı yoktur.

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz intihar ederek öldüğünü öğrendiği birisinin cenazesini "Öyleyse ben onun namazını kılmam!" demiştir.(3)

Ayrıca, Efendimiz (asm) borçlu olduğunu bildiği bazı kimselerin de namazlarını kılmamış ancak ashabına kılmalarını söylemiştir.(4) Ganimet malından haksız yere mal alan, yani kamu malını zimmetine geçiren birisi için de benzer bir uygulamada bulunmuştur.(5)

Borcu konusunda gevşek davranmak, kamu malını zimmetine geçirmek, intihar etmek gibi konularda Efendimizin (asm) bu hâl üzere vefat eden kişilerin cenaze namazlarını kılmadığı ancak ashabını bundan men etmediği görülmektedir.

Dolayısıyla Efendimizin (asm) intihar eden birisinin cenaze namazını kılmaması o şekilde ölen müminlerin cenaze namazlarının asla kılınmayacağını göstermez. Zaten İslam âlimleri de genel olarak böyle bir sonuç çıkarmamış ve intihar edenlerin cenaze namazlarının kılınacağı fetvasını rahatlıkla verebilmişlerdir.

İntihar eden müminlerin cenaze namazı kılınabiliyorsa arkasından dua etmek, sevabından istifade etmesi niyetiyle Kuran okumak, sadaka vermek gibi uygulamalar da caiz hatta gereklidir denilebilir.

Bu kısa bilgilerden sonra soruda geçen üç konunun detaylarına gelince:

1. Savaşta İntihar Eden Kişi

Bu rivayet iki farklı sahabeden aktarılmış olup birisi Sehl b. Sad (ra) diğeri ise Ebu Hüreyre (ra)’dir. Bu iki tariki hem Buhari hem de Müslim kitaplarına almıştır.

Bu iki sahabeden aktarılan tariklerin hiçbirinde intihar eden şahsın ismi geçmemekte ve bununla ilgili bir açıklama bulunmamaktadır. Sehl b. Sa’d’ın rivayetlerinde(6) sadece müşriklerle yapılan bir savaş esnasında ibaresi bulunurken; Ebû Hüreyre’nin naklettiği ve Buhârî’nin kitabına aldığı iki rivayette(7) olayın Hayber Gazvesinde meydana geldiği; Müslim’deki rivayette(8) ise Huneyn savaşında olduğu aktarılmıştır.

Hadis şerhlerinde ise olayın Hayber’in fethi sırasında meydana geldiği, intihar edenin de Kuzman isimli bir şahıs olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.(9)

Sehl b. Sad rivayeti şöyledir:

Resulullah (asm) müşriklerle karşılaştı ve savaştı. Resulullah geri çekildi diğer taraf da geri çekildi. Resulullah’ın ashabı içerisinde bir kişi vardı ki tek başına düşmanın peşine düşmüş kılıcıyla vuruyordu. Denildi ki bugün bizden hiç kimse onun yaptığını yapamadı. Resulullah buyurdu ki, “Ama o cehennemliktir.” Birisi dedi ki, "Ben hep onu takip edeceğim." Sonra onunla çıktı. O nerede durduysa o da orada durdu. Hızlanınca da onunla birlikte hızlandı. Adam ağır bir yara aldı. Bir an önce ölmek isteyerek kılıcını yere koydu, ucunu da göğsünün ortasına getirdi. Sonra bütün gücüyle kılıç üzerine yüklendi ve intihar etti. Adam çıkıp Resulullah’a geldi. Dedi ki, “Senin gerçekten Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik ederim.” Bunun üzerine Resulullah “Neyin var / ne oldu?” dedi. Adam sözüne şöyle devam etti: “Bir müddet önce cehennemlik olduğunu söylediğin bir adam vardı. Herkes bunu şaşkınlıkla karşılamıştı. Ben de bu işi çözerim demiştim. Adamın peşine düştüm. O ağır bir yara aldı. Bir an önce ölmek istedi. Kılıcının kabzasını yere, ucunu da göğsünün ortasına koydu. Sonra kılıcının üzerine bütün gücüyle yüklendi ve intihar etti.”

Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:

“Bir kişi insanlar nazarında cennetlik kimse gibi davranış gösterebilir, ama o aslında cehennemliktir. Bir başkası da insanlar nazarında cehennemlik kimse gibi davranış gösterebilir ama aslında o cennetliktir.” dedi.(10)

Sahabenin savaşta cesurca savaştığını gördüğü ve kendilerince ölürse cennetlik hükmünü verdikleri bir hususta Allah Resulü aldığı vahiyle onun cehennemlik olduğunu haber vermiş ve adamın intihar etmesiyle Hz. Peygamber (asm) Efendimizin sözünün doğruluğu ortaya çıkmıştır ki bu onun peygamberliğe dair mucizelerindendir.(11)

Bu adamın cehennemlik olmasının sebepleri hakkında;

- Yaptığı fiili helal sayarak kendini öldürmesi,
- İslâm’ı tam olarak özümsemediğinden münafık olarak vefat ettiği,
- Allah’ın isminin yücelmesi için değil de kendi kabilesinin şerefi için savaştığı, yaralandığı zaman acı anında ahiret hakkında tereddüde düştüğü ve şüphe içinde öldüğü,
- Yarası ölümcül olmadığı halde kendini öldürmekte aceleci davrandığı
görüşleri zikredilmiştir.(12)

Resulullah (asm), hadisin son kısmında, “Bir kişi insanların gözünde cennete girmeye vesile olacak ameller işler de bunları ihlas ve samimiyetle yapmadığı için cehenneme girer, aynı şekilde insanların gözünde cehenneme girmeye sebep teşkil edecek ameller işleyen kimse de sonradan hidâyet bularak tövbe ve istiğfarla cennete girebilir.” buyurmaktadır.

Bu söz insanların işledikleri amellere güvenmemesi gerektiğine dair bir uyarı mahiyetindedir.(13)

2. Parmaklarını Keserek İntihar Eden Kimse

İlgili rivayet şöyledir:

Hz. Peygamber (asm) Medine'ye hicret edince Tufeyl b. Amr da kavminden bir zatla onun yanına hicret etmişti.

Medine’de kalmaktan sıkıldılar ve arkadaşı orada hastalandı. Sabırsızlık ederek oklarını aldı ve onunla parmak eklemlerini kesti. Derken ellerinden kan fışkırdı ve neticede öldü.

Sonraki zamanda Tufeyl b. Amr kılık kıyafeti güzel ama elleri sarılı şekilde o kimseyi rüyasında gördü ve ona “Rabbin sana ne yaptı?” diye sordu. O da “Peygamber’in yanına hicret ettiğim için beni affetti.” dedi. Tufeyl: “Neden seni ellerini sarılmış olarak görüyorum?” deyince: “Bana, senin bozduğun bir uzvunu biz düzeltemeyiz, dediler." cevabım verdi.

Tufeyl bu rüyayı Resulullah’a anlatınca Allah Resulü “Allah'ım onun ellerini affet.” diye dua etti.(14)

Bu hadisten çıkan hükme göre kendini öldüren veya büyük günah işleyen kimse tövbe etmese bile kâfir olmaz ve Allah’ın affıyla, irade ve tercihiyle cehenneme hiç girmeyebilir, girerse de orada ebedi olarak kalmaz eninde sonunda cennete girer.(15)

Allah dilerse günahı nedeniyle azap eder, dilerse de doğrudan affeder. Bu adam azap gördü mü görmedi mi yahut azap gördü ise “Rabbim beni hicret sayesinde bağışladı.” sözüne ne denilecek? Azap görmedi ise ellerinin hali ne olacak diye sorulacak olsa şu şekilde cevap verilir:

Bu adam kendisini öldürdüğü için azap görmedi çünkü intiharın cezası cehennem ateşidir. Hicreti sayesinde bu günahı ve diğer günahları affedildi ve ellerinin sarılı olması şeklinde küçük bir cezaya maruz kaldı.

Peki, Allah Resul’ünün duası kabul edildi mi denilse zahir olan onun duasının makbul olmasıdır. Bu sayede onun elleri de sağlıklı haline kavuştu.(16)

3. Hz. Peygamber İntihar Eden Kimsenin Cenaze Namazını Kılmadı.

Bu hadiste dikkatleri çeken en önemli nokta Hz. Peygamber (asm) Efendimizin bu adamın cenaze namazını kılmamış olmasıdır.

Ebu Davud bu hadis-i şerifi “İmam / yönetici kendini öldüren kimsenin namazını kılmaz.” bab başlığı altında zikretmiştir.

Cabir b. Semure (ra) dedi ki: Bir adam hastalanmıştı. Bir süre sonra onun hakkında feryad-ü figan yükselmeye başladı. Bunun üzerine komşusu, Resulullah’a gelip: (Ey Allah'ın Resulü) “O adam öldü.” dedi. Hz. Peygamber de: “Ne biliyorsun?” dedi. O kimse: “Ben onu (ölmüş hâlde) gördüm.” dedi.

Resulullah “O kimse ölmedi.” dedi. Adam gitti.

Derken hastanın evinden tekrar onun için feryad-ü figanlar yükseldi. Bunun üzerine (hastanın komşusu tekrar) Resulullah’a geldi ve “Ey Allah’ın Resulü o kimse gerçekten öldü.” dedi. Hz. Peygamber de: “O ölmedi.” buyurdu. Adam tekrar döndü gitti.

Fakat evden yine o kimse için ağlanıp sızlandığı işitilmeye başlandı. O sırada hastanın karısı dışarı çıkıp o adama “Resulullah’a git ve (komşunun intihar ettiğini) kendisine haber ver.” dedi. Adam da “Ey Allah'ım, sen ona lanet et!” dedi. Sonra da komşusunun evine gitti ve o kimseyi yanındaki mızrak demiri ile kendisini öldürmüş halde gördü. Hemen Hz. Peygamber’e (asm) gelerek onun öldüğünü bildirdi.

Allah Resulü yine “Ne biliyorsun?” diye sorunca “Onu yanındaki mızrak demiriyle kendini öldürmüş halde gördüm.” cevabını verdi. Allah Resulü tekrar “Sen onu bu halde gördün mü?” diye sordu. Adam da: “Evet” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Öyleyse ben onun namazını kılmam!” buyurdu.(17)

Allah Resulü kendini öldüren adamın cenaze namazını bu fiile tepki olarak kılmadı, ancak sahabenin kılmasına izin verdi. Bu olaya binaen imam / yöneticinin de intihar eden kimsenin cenaze namazı kıldırmasını uygun görmeyen görüşler bulunmakla birlikte(18) Ehl-i sünnet fıkıh âlimleri intihar eden kimsenin büyük günah işlemiş olacağı ancak dinden çıkmış sayılmayacağı görüşünde ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla cumhur ulema arasında kendini öldüren kimsenin cenazesinin diğer cenazeler gibi yıkanacağı, kefenleneceği, cenaze namazının kılınacağı ve Müslüman mezarlığına defnedileceği hususunda görüş birliği mevcuttur.(19)

Kaynaklar:

1) Buhari, Cihad, 77.
2) Müslim, İman, 49.
3) Müslim, Cenaiz, 107; Ebu Davud, Cenaiz, 51.
4) Buhârî, Havâlât 6; Müslim, Ferâiz 14; Tirmizî, Cenâiz 67.
5) Muvatta, Cihâd 23.
6) Buhârî, Cihâd, 77, Meğâzî, 38, Rikâk, 33; Müslim, Îman, 179.
7) Buhârî, Meğâzî, 38, Kader, 5.
8) Müslim, Îman, 178.
9) Nevevî, Minhac, 2/123; Aynî, Umdetü’l-kârî, 23/152; Zebîdî, Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih, Tercüme ve şerh. Ahmed Naim ve Kamil Miras, DİB Yayınları, İstanbul 2019, c. 7, s. 481-482; Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercümesi ve Şerhi, Rıhle Kitap, İstanbul 2017, 1/436-437.
10) Buhârî, Cihâd, 77, Meğâzî, 38, Rikâk, 33; Müslim, Îman, 179.
11) İbn Battâl, Şerhu sahihi’l-Buhârî, 5/92; Aynî, age, 14/180-181.
12) Ibn Mülekkın Ebû Hafs Sirâcüddîn Ömer b. Alî b. Ahmed el-Ensârî el-Mısrî (v. 804), et- Tevdîh li şerhi’l-câmi‘ı’s-sahîh, Dâru’n-nevâdir, Dımeşk 2008, c. 17, s. 610-611; Musa Şâhîn Lâşîn, Fethu’l-mün’im şerhi sahih-i Müslim, Dâru’ş-şurûk, Kahire 2002, c. 1, s. 369-370.
13) Nevevî, age, 2/126-127; İbn Battâl, 10/306-307.
14) Müslim, Îmân, 116.
15) Kâdî Iyâz, İkmal, 1/403; Nevevî, age, 2/131-132.
16) Musa Şâhîn Lâşîn, Fethu’l-mün’im, 1/382.
17)  Ebû Dâvûd, Cenâiz, 51 (Şuayb Arnavûd bu hadis için “İsnadı Hasen” hükmünde bulunmuştur.) Kütüb-i Sitte içindeki diğer rivâyetlerin hepsi Câbir b. Semure’den aktarılmaktadır ve bu hadîs-i şerifin muhtasarı konumundadırlar. bk. Müslim, Cenâiz, 107; Tirmizî, Cenâiz, 69 (Ahmet Muhammed Şakir bu hadis için “Hasen” hükmünde bulunmuştur.); Nesâi, Cenâiz, 68 (Elbânî bu hadis için “Sahih” hükmünde bulunmuştur.); İbn Mâce Cenâiz, 31. (Şuayb Arnavûd bu hadis için “Hasen” hükmünde bulunmuştur.)
18) Ebü’l-Alâ Muhammed Abdurrahmân b. Abdirrahîm el-Mübârekfûrî, Tuhfetü’l-ehvezî, Dâru’l-kütübi’lilmiyye, Beyrut 1404, 4/152.
19) İbn Battâl, age, 3/349-350; Kâdî Iyâz, age, 3/454-455; Nevevî, age, 7/47-48; Aynî, age, 8/191; Şihâbüddîn Ebü’l-Abbâs Ahmed b. Hüseyn b. Ali b. Reslân (v. 844), Şerhu Süneni Ebî Dâvûd, Dâru’l-felâh, Mısır 2016, 15/579; Aynî, age, 13/457; Ahmed Naim, age, 4/240; Ahmed Davudoğlu, age, 1/432; Detaylı bilgi ve değerlendirme için bk. Veysel Uzun, İntiharla İlgili Hadisler Bağlamında Günümüz İntihar Olaylarının İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Aksaray 2022.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun