İnsanlar hakkında kesin bilgiye sahip olmadan hüküm vermek doğru olur mu? İnsanlar kendi aralarındaki ilişkilerde hüsnüzannı ne derece kullanmalıdır, bunun sınırı nedir?
Değerli kardeşimiz,
Araştırıp, delillerle kesin bir bilgiye sahip olmadan, başkası hakkında hüküm vermek doğru değildir.
İnsanların yaptığı davranışların içyüzü hakkında net bir bilgi olmadığında, sırf zanna dayalı olarak mana vermek, suizanna sebep olabilir. Ama doğru sözlü ve güvenilir biri olmadığı bilinen bir kimsenin söz ve davranışları hakkında hemen hüsnüzanda bulunmak safdillik olur. Bu gibi durumlarda bu söz ve davranışların iyice tahkik edilip incelenmesi ona göre davranılması gerekir.
"Onların (müşriklerin) çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) bir şeyin yerini tutmaz." (Yunus, 10/36).
"Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiç bir delil indirmemiştir. Onlar zanna ve nefislerinin aşağı hevesine uyuyorlar." (Necm, 53/23).
"Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar. Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise; hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez." (Necm, 53/2728).
Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Zandan sakının. Zira şüphesiz zan sözün en yalan olanıdır."
Bu hadis-i şerifte sûizandan sakınma vardır. Üzerinde hiçbir kötülük alameti görülmeyen bir kimseyi kötülükle töhmet altına almaya "zan" denir. Bu yersiz ve sebepsiz yere birini kötülemektir. Bu şüphesiz kötü bir zandır. Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmede mü'minleri bundan sakındırmıştır:
"Ey iman edenler, zandan çokça sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır." (Hucurat, 49/12).
Yasak edilen zannın içine, açıkça şüpheli yerlerde gezen kimse hakkındaki zan, dünya işlerinde yapılan zan ve Allah Teâlâ'ya karşı duyulan hüsnüzan girmez. Ancak uluhiyetle ve peygamberlikle ilgili zanlar haram olan zanlara dahildir. Çünkü iman ve tasdik hususunda yakîn (kesin bilgi) şarttır. (Muhammed Abdülaziz el-Hûlî, el-Edebü'n-Nebevî, Terc. Sezai Özdemir, İstanbul 1982 218).
Allah Teâlâ hakkında hüsnüzan beslemek şarttır. Ebû Dâvud ve Müslim Cabir (r.a)'den şu hadisi rivayet etmişlerdir:
"Herhangi biriniz Allah Teâlâ hakkında hüsnüzanda bulunmaksızın ölmez. Yani Allah'ın, hakkında merhametli ve şefkatli olduğuna inanarak ölür." (et-Tac, I / 337).
Bir kudsi hadis de şöyledir:
"Ben kulumun, bana olan zannının yanındayım. Beni zikrettiği yerde, ben onunla beraberim..." (Müslim Tercümesi, Kitabu't-Tevbe, Bab, I, XI, 87) (bk. Şamil İslam Ans. Zann Md.)
İlave bilgi için tıklayınız:
Su-i zan, kötüye yormak...
HÜSN-Ü ZAN
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- ZANN
- Kötü bir şey yaptığını tahmin ediyorum demek gıybet mi?
- "Zannın çoğundan kaçının çünkü zannın bir kısmı günahtır." (Hucurat, 49/12) Bu ayeti kerimeyi nasıl anlamalıyız?
- Hüsnüzannın ölçüsü nedir; nereye kadar hüsnüzan beslemeliyiz? Bunun somut bir ölçüsü var mı?
- Suizan/kötü tahmin ve kanaatler, günah mıdır; dile getirilmeyip sadece kalpte kalırsa yine günah olur mu? Suizan gıybetten farklı mıdır? Suizandan korunmak için ne yapmalıyız?
- SÛIZAN (SÛ-IZAN)
- SÛİZAN (SÛ-İZAN)
- Suizan, kötüye yormak: Çevremde hoşuma gitmeyen eleştirilere ya da yorumlara maruz kaldığımda, Müslüman kardeşime karşı beynimde bir sürü olumsuz teoriler üretiyorum... Ne yapmalıyım, bunlar vesvese mi, hiç haklı olduğum taraf yok mu?
- Her şey Tanrının düşüncesi mi?
- Necm, 28; Hakka, 20 ve Bakara, 46'da geçen zannı ve yakini nasıl anlamalıyız?