İnsanın hidayetine vesile olmak için ne yapmalıyım?
- Medeniyetten uzak diyarlarda yaşayan kimseler, mesela bir yahudi, aklı da fazla basmıyorsa bu kişilerin hidayet bulması nasıl olur?
- Kendisi anne babadan dolayı dinine sımsıkı bağlı. Aklı da böyle çok çalışmıyor. Yani... Deli de değil. Bunlar pek akıllı olmadıklarına ve dinlerine ana babalarından dolayı bağlı olan kimseler iken kendi inançlarından vazgeçirip nasıl hidayetine vesile oluruz?
- Mucize gibi şeylerden de anlamaz... Mesela ona Kuran’ın bilimsel mucizelerini anlatırsın, ben bilim bilmiyorum der…
Değerli kardeşimiz,
Şunu hiç unutmayacağız ki “Hidayet Allah’tandır!”
Yani kula düşen dini tebliğ etmektir, gerisi Allah’a aittir. Allah’a ait olan bir işte bizim -hâşâ- müdahil olmaya çalışmamız hem nafiledir hem de katiyen uygun değildir.
Yani her cihadda olduğu gibi dini tebliğ için yaptığımız cihadda da bize düşen seferdir, zafer ise Allah’tandır.
Akla hemen şöyle bir sual geliyor:
- Allah hidayeti kime bahşediyor ve hidayet bahşetmediği kimse niçin mesul tutuluyor, zahiren bunda bir adaletsizlik görünüyor?
Cevabı çok basit ve çok adil: Özgür iradesiyle iman isteği ihlasla ve samimiyetle Rabbini arayan kuldan gelmeli. Kul, varlığı her akıl ve şuur sahibi tarafından kabul edilmek zorunda olan kainatın yaratıcısını aramazsa, Rabbi de onun bu tutumundan dolayı kalbini, gözünü, kulağını açmıyor. Yani kul özgür iradesiyle iman etmeyi tercih etmeyince, Allah iman nurunu onun kalbinde yaratmıyor, imanın girmesine izin vermiyor. Demek ki, kul içerideki küfür kilidini açmadığı sürece de istediği kadar diploması ve unvanı olsun, Allah’ına kul olmayan en cahil bir insan olarak adım adım ebedi cehenneme doğru hayatını devam ettiriyor.
İşte onun içindir ki IQ seviyesi çok yüksek olan nice insan, bir çobanın görüp iman ettiği hakikate iman etmiyor, bilmediği ve tanımadığı nefsine ve şeytanına yeniliyor.
Bu şuna benzer ki bir adam gözünü kapamış ve “Güneş yok!” diyor. Siz ne yapsanız o gözünü açmadığı takdirde Güneşi görecek değil. Üstelik de kendisi gözünü açık sanıyor ve öyle iddia ediyor. Şimdi bu adama ne yapsanız nafile. Kendi hatasını da kabul etmiyor çünkü nefsi kendini kusursuz ve her şeyi bilir sanıyor. Bizim gibi bir akılsızın söylediğini da tahkir edip küçük görüyor.
Gelelim sualinize:
Evvela yukarıdaki açıklamalar altında hidayetin Allah’tan olduğunu hiç unutmayacağız.
Sonra da karşımızdaki kişi hidayete erse de ermese de biz tebliğ ile mükellef olduğumuz için vazifemizi Allah rızası için yapmışsak, inşallah ecre nail olacağız.
Neyi nasıl anlatacağımız ise tamamen karşımızdaki kişiye, zaman ve duruma özel. Ancak şunu hiç unutmayalım ki hem çok şey anlatarak karşıdakinin kafasını karıştırmamak lazım hem de yumuşak bir üslup kullanmak gerekir. Mesela;
- Fırsat kollayabiliriz ve yeri geldiğinde hakkı anlatabiliriz, mesajlar verebiliriz.
- Karşımızdakinin neye inandığını sorarak, onu anlamaya çalışmalı ve doğrusunu onun nefsini incitmeyecek şekilde anlatabiliriz.
- Kendimizi ifade etmekte sıkıntı çekiyorsak, iman ile alakalı internetten bir sohbet bulup -ki sitelerimizde bunlardan pek güzelleri bulunmakta- onu seyredeceğimizi söyleyip onun da bizimle beraber seyretmesini teklif edebiliriz…
- Ayrıca mutlaka sözlerimiz olduğu kadar hâl dilimiz de örnek teşkil etmeli ve anlattıklarımız ile uyumlu ve örnek bir hayat yaşamalıyız.
- Tebliğimizi yapmak için Allah’tan yardım isteriz, O bize, emin olalım ki yardım edip ummadığımız imkanlar açacaktır, bu Kur'an’ın bir vaadidir.
Karşımızdakinin bu anlatılanlardan nasiplenmesi ise yukarıda anlattığımız gibi tamamen bizim dışımızdadır; hidayet Allah’tandır! Tebliğ yaptığımız kişinin gerçek samimiyetini ve kalbi durumunu sadece Allah bilir; ona göre de o kalpte ya bir dikensiz gülistan bitirir ya gülsüz bir diken tarlası.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Hidayet nasip işi midir; iman etmek insanın elinde midir ...
- "Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Hidayet Allah'tandır." sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- Çevremizde, az da olsa, "Görmediğime inanman" diyen kişilerle karşılaşıyoruz. Bunlara bu yanlış düşüncelerinden vazgeçirmek için neler söylemeliyiz?
- Hidayet Allah'tandır, sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- Mekke müşriklerinin Peygamber Efendimiz (asv)'e, "Sana öğretilenlerin Yemame'li Rahman tarafından öğretildiğini duyduk. Bu sebeple biz Rahman'a asla inanmayız." dedikleri iddiasına ne dersiniz?
- İslam dinindeki yasaklar, öteki dinler için de geçerli midir? Gayrimüslimler, İslam'ın hükümlerinden mesul müdür?
- Hidayet ve dalalet sadece inanç esaslarında mı olur?
- Mekke'de doğan bir çocukla, dünyanın her hangi bir yerinde doğan İslam'dan habersiz bir çocuk, manevi mesuliyet yönünden bir tutulabilir mi?
- Dünyanın ıssız bir köşesinde yaşayan ve İslâm dininden habersiz olan bir insan, âhirette nasıl sorumlu tutulabilir?
- ŞUNU YAPARSAM YADA YAPMAZSAM ALLAH CANIMI KAFİR OLARAK ALSIN DİYE BİR YEMİNİN HÜKMÜ NEDİR.
- Tebliğ etmek adına harama girmek caiz mi?