İbni Rüşd, akıl dinden üstündür, demekle neyi kastetmiştir?
- İbni Rüşd akıl, dinden üstündür demiş midir?
- Eğer demişse bununla neyi kastetmiştir?
- Gerçekten akıl dinden üstün müdür?
Değerli kardeşimiz,
İbn Rüşd’e göre, şeriat ile hikmet, akıl ile akide arasında bir çelişki söz konusu değildir. (bk.İbn Rüşd, Faslu’l-Mekal fi ma beyne’l-hikmeti ve’ş-şriati mine’l-ittisal)
İslam alimlerinin ittifakıyla, peygamberin hak peygamber olduğunu gösteren mucizelerinin akılla ispat edilmesi gerekir. Çünkü, peygamber davası naklidir. Nakli olan bir haberin makbul olması da ancak aklın tartısıyla mümkündür.
Kur’an’da prensip olarak aklın ön plana çıkartılması, bütün konuların akla kabul ettirilmesi, bu gerçeğin delilidir. Bu sebepledir ki, İslam alimleri şu noktaya dikkat çekmişlerdir:
“Aklın yıkılması, naklin yıkılması anlamına gelir. Çünkü, nakli bir mesele olan iman ve vahiy hakikatlerini ispat eden ölçü, akıldır. Aklın olmadığı yerde ne nakilden ne de vahiyden söz edilebilir.”
Bu açıdan konuya bakıldığında, İbn Rüşd’ün “Akıl dinden üstündür.” manasına gelen sözünü anlamak mümkündür.
Nitekim, İslam’da dini mükellefiyetlerin muhatabı akıl sahiplerdir. “Akıl-bâliğ” olma şartının gerekçesi, düzgün çalışan bir akıl çağını yakalamaktır. Akıl hastasının dini de yoktur, sorumluluğu da olmaz. Yani, akıl olmazsa vahyin bir değeri olmaz, çünkü muhatap bulamaz. Oysa, vahisiz de aklın fonksiyonu söz konusudur. Binlerce dinsizin varlığı bunun göstergesidir.
Ancak burada şu hususu da belirtmek fayda vardır:
Allah’ın insanlara hediye ettiği üç hidayet yolu vardır.
İlk mertebede olanlar havass-ı selime denilen duyu organlarıdır. Fakat en kuvvetli duyu organımız olan gözümüzün bizi çoğu kez yanılttığını biliyoruz. Örneğin, yerküresinden defalarca büyük olan bir yıldızı bize çok küçük gösteriyor. Sonuçta akli ilimler onların büyüklüğünü göstermiştir.
İkincisi akıldır. Bu hidayet rehberi duyu organlarından daha üstündür.
Üçüncü mertebede olan ise vahiydir. Vahiy gerçeği ancak akıl ile doğrulanabilir. Bu açıdan akıl vahiyden daha önceliklidir denilebilir.
Ancak, akıl -örneğin- Hz. Muhammed (asm)’in peygamberliğini, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu tasdik ettikten sonra, artık -birçok konuda- kendini devreden çıkarır ve “bundan böyle vahye tabi olmanın gereğini" emreder.
Bu açıdan bakıldığında, bu üç hidayet rehberlerinden vahiy en üst mertebededir. Ama prensip olarak, vahiy yine de aklın varlığına muhtaçtır.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İslam'da akıl ve kalp ne demektir? Kalp mi merkez yoksa akıl mı? ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kitapların düşünce ve inanç mekanizmasındaki rolü nedir?
- Kur'an’ın bugünkü bilimin gösterdiği harikalara işaret etmediği iddiasına ne dersiniz?
- Allah'ın, akıldan daha degerli bir alet yaratmadığı ile ilgili hadis var mı?
- İyi-kötü, doğru-yanlış, gerçek-hayal nedir?
- Akıl yanlış olabilir mi?
- Bilgi nedir, kaynakları nelerdir?
- Ayette geçen "suların karışmadığı" mucizesinin, daha önceden bilindiği iddiasına ne dersiniz?
- "Kim kötü rüya görürse sol tarafına üç defa tükürsün." hadisi mantık ile çelişmiyor mu?
- Sad Suresi 10. ayette, diyalektik akımına bir meydan okuma anlamı var mıdır?
- AKIL