Hz. Nuh (as)'ın oğlu niçin iman etmedi?
Değerli kardeşimiz,
Cenab-ı Hak insana, hidayet ve dalalet olmak üzere iki yol göstermiştir.
İnsanlar bizzat kendi iradelerini kullanarak imana talip olmadıkça, Cenab-ı Hak kimsenin kalbine imanı zorla koymaz. Allah’ın insana imanı nasip etmesi, yine insanın bu hususta göstereceği gayrete bağlıdır.
Nitekim İmam-ı Sadeddin Teftazani, imanı,
“Kulun irade-i cüz’iyesini (cüz’i iradesini) sarfettikten sonra, onun kalbine Cenab-ı Hak tarafından ilka edilen (konulan) bir nurdur.” (1)
diye tarif ederek bu hakikate işaret etmiştir.
İman gibi, küfür de böyledir. Kul kendi iradesini kullanarak küfür ve dalalet yolunda gider, hâl ve hareketleriyle bunu açıkça gösterirse, Cenab-ı Hak ona iman nurunu nasip etmez, gitmekte olduğu küfür yolunda bırakır.
İşte Hz. Nuh (as)’ın hanımının ve oğlunun; Hz. Lut (as)’ın hanımının, Peygamber Efendimiz (asm)'in amcası Ebû Talib’in iman etmeyişlerinin sebeplerini bu bilgiler ışığında değerlendirmek gerekir. Bunlar bir peygamber hanımı, peygamber oğlu, peygamber amcası olmakla birlikte, kendi iradelerini yerinde kullanamamışlardır. İnatlarında ısrar ederek peygamberlerin davetlerine kulak tıkamışlardır. Böylece de iman nimetinden mahrum kalmışlardır.
Demek ki, bir insanın gerçek kurtuluşa ve saadete erebilmesi, bizzat kendi iradesini iyiye kullanarak hidayet yolunu tercih etmesine bağlıdır. Aksi takdirde peygamber oğlu olsa dahi bunun kendisine hiçbir faydası olamaz.
Diğer taraftan, Hz. Nuh (a.s.) kendi vazifesinin sadece tebliğ etmek olduğunu biliyordu. Netice ise Allah’a aitti. Bunun için gerek babalık, gerekse peygamberlik şefkatiyle son ana kadar oğlu Kenan’ı imana ve hakka davet etmekten geri durmadı. Belki imana gelir düşüncesiyle son anda ona şöyle seslendi:
“Ey oğulcağızım! Gel bizimle gemiye bin ve imana gel. Kafirlerle beraber olma! İşte görüyorsun sular yükselmeye başladı.”
Fakat bütün telkinlere rağmen, Kenan inadında ısrar etti. Babasını dinlemedi. Kendi gücüyle kurtulacağını sanıyordu. Şöyle dedi:
“Hayır, binmem! Senin gemine bineceğime bir dağa iltica ederim. O dağ beni boğulmaktan kurtarır.”
Hz. Nuh (as), oğlunun kâfir olarak ölmesine razı olamıyordu. Oğluna son sözleri şu oldu:
“Oğlum! Bugün iman ve itaatlarıyla Allah’ın rahmet ve merhametine mazhar olanlardan başkası için kurtuluş yoktur. İnat etmenin manası yok. Bak, işte sular etrafımızı sardı bile.”(2)
Hz. Nuh (as) daha sözlerini bitirmeden oğlu ile kendisinin arasına büyükçe bir dalga girdi ve Kenan’ı alıp götürdü. Böylece nefis ve şeytana uyarak, inat ve inançsızlığının cezasını peşin olarak bu dünyada da görmüş oldu.
Kaynaklar:
1. Işaratü'l-İ'caz, s. 44.
2. Hud, 11/42-43.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Hidayet Allah'tandır." sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- Firavunun hasta olmaması, sıkıntı çekmemesi doğru mudur? Doğru ise hikmeti nedir? Firavun Cenab-ı Hakk'a; "Bana sıkıntı vermediğinden saptım" diyebilir?
- Allah Hristiyanlığın oluşmasına neden yardımcı oldu?
- Kalplerin mühürlenmesi ve kader
- Nuh aleyhisselamın eşi Müslüman mıydı?
- Akla uygun olduğu için yapılan iman, geçersiz midir?
- Allah hiç yoktan insanları cehenneme atar mı? "Biz dileseydik, herkesi doğru yola eriştirirdik. Ne var ki: 'Andolsun ki cehennemi, cinlerle ve insanlarla dolduracağım.' diye kesin bir söz çıkmıştır benden."? (Secde, 32/13) ayetini nasıl anlamalıyız?
- "Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez." (Nahl, 16/37) ayetine göre, Allah bir kulunu niçin saptırır?
- "Hidayet Allah'tandır." sözü nasıl anlaşılmalıdır?
- Süt emenin diğer kardeşleri, emdiği kadının çocuklarıyla evlenebilir mi?