Hz. Muhammed, Ubey b. Kab'a "Allah Teâlâ, 'Lem yekünillezine keferû' suresini sana okumamı bana emretti." demiş midir?

Tarih: 17.01.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Enes İbni Mâlik (ra)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Übey İbni Kâ'b radıyallahu anh'e hitaben şöyle buyurmuştur:

"Allah Teâlâ, 'Lem yekünillezine keferû' suresini sana okumamı bana emretti." Übey İbni Kâ'b: "Allah benim ismimi andı mı?" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; "Evet," buyurdu. Übey İbni Kâ'b duygulanarak  ağladı.  [bk. Buhârî, Menâkıbu'l-ensâr16, Tefsîru sûre (98), 1,3; Müslim, Müsâfirîn 246]

Hz. Peygamber (asm) ashâbına Kur'ân-ı Kerîm'i dört kişiden öğrenmelerini tavsiye etmişti. Bu dört sahâbîden biri de Übey İbni Kâ'b Hazretleridir (bk. Buhârî, Menâkıbu'l-ensâr 16). Kâ'b, Resûlullah (asm)'dan sonraki dönemde kırâat ilminin imamı olarak hizmet vermiştir.

Allah Teâlâ'nın, Beyyine sûresi'ni Übey İbni Kâ'b'a okumasını Hz. Peygamber (asm)'den istemesi, kuşkusuz Übey için fevkalâde büyük bir şereftir. Onun, "Allah Teâlâ, benim adımı açıkça andı mı?" diye Hz. Peygamber (asm)'e sorması,  Peygamber Efendimiz (asm)'in verdiği haberden şüphelendiği için değil, Allah katında ismen anılma şerefine mazhar olduğunu bir iyice duymak istemesindendi. Hani insan, kendisine ulaştırılan bir müjdeli haber karşısında, o haberi getirenden asla şüphe etmemesine rağmen, bir taraftan "Sahi mi?" diye sorar ve bir taraftan da sevincinden yerinde duramaz hoplar ya, işte onun gibi bir sorudur Hz. Übey'in sorusu. Nitekim aldığı müsbet cevap karşısında sevincinden ağlamaya başladı. Ya da bu büyük şerefe lâyık olamama ve bu şerefi koruyamama endişesine kapıldı. Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, olayın, bir kul için gerçekten çok büyük bir bahtiyarlık olduğu ortadadır. Zaten Übey İbni Ka'b Hazretlerinden başka herhangi bir sahâbi de böylesi bir ilâhî iltifata mazhar olmamıştır. Bu sebeple Hz. Ömer (ra), Übey İbni Kâ'b'a pek hürmet eder ve kendisine "Seyyidü'l-müslimîn = Müslümanların efendisi" diye hitabederdi.

Allah Teâlâ Peygamber Efendimiz (asm)'e Beyyine sûresi'ni Hz. Übey'e okumayı emretmekle, onun Kur'an okumaya olan arzusunu ödüllendirmiş, ashâb-ı kirâmı da ondan Kur'an öğrenmeye teşvik etmiş olmaktadır. Beyyine sûresi, Kur'ân-ı Kerîm'de  doksan sekizinci sûre olup sekiz âyettir. "Tevhid, risâlet, ihlâs, namaz, zekât, kıyamet, ehl-i cehennem ve ehl-i cennet" gibi dinin temel konularını ihtivâ etmektedir. (bk. Riyâzü's-Sâlihîn, İmâm Nevevî, Terc. Heyet; Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, h. No: 452)

Bu sûrenin ona okunması, şüphesiz ona öğretmek içindir; yoksa ondan öğrenmek için değildir. Sûrenin diğerlerinden önce Ubeyy'e arz olunmasının sebebi de Ubeyy'in Kur'ân lâfızlarını, edâ keyfiyetlerini, kıraat vecihlerini öğrenmeye daha çok önem vermesidir. Bu sebeble Kur'ân'ın kıraatine ihtimam eden hafızlara Kur'ân'ı arzetmek, bir sünnet olarak devam edegelmiştir. Başka bir sebep de Kur'ân'ı onun dilinden öğren­meye teşvik olabilir. Nitekim öyle de olmuştur: Rasûlullah (asm)'dan sonra Ubeyy, kıraat ilminin müstakil imamlarından biri olmuştur.

Kur'ân sûreleri arasında bu sûrenin tahsis buyurulması da bu sûrenin İs­lâm Dîni'nin asıllarını, kaidelerini ve en yüksek esaslarını vecîz bir uslûb ile ihtiva etmesindendir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun