"Hüsnüzan, adem-i itimat" dengesini örneklerle açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
Hüsnüzan; güzel düşünme, niyeti temiz tutmaktır. Yani insanlar hakkında güzel düşünme, onların hatalarını güzele yormak esastır. Adem-i itimat ise, itimat etmemektir.
Hayat risklerle doludur. Her işin bir rizikosu olduğu gibi, ticaretin de riskli yanları var şüphesiz. Müşteri kılığında gelen kişi, alacağı mallar için seçim yaparken, hatta göz boyamak için bir kısmını alırken, aynı zamanda bir hırsızlığın eylem planını yapıyor da olabilir. Pişkince yapıyorsa, bizim gözümüzden de kaçabilir. Fakat biz, her müşteriyi böyle töhmet altında bırakamayız. Çünkü dükkanımıza genelde hırsızlar girip çıkmıyor; çoğunlukla müşteriler girip çıkıyorlar. Muhatabın içinden geçeni bilen hiçbir meslek yoktur. Her müşteri hakkında kötü tahmin yürütmekle haksızlık yapılmış olacağı şüphesizdir.
Herkes hakkında hüsnüzan edelim; ama adem-i itimadı da elden bırakmayalım. Yani, `Hüsnüzan, ama adem-i itimat` eksenini muhafaza etmekte fayda var. Hüsnüzan ve adem-i itimad, ne haksız yere suçlamayı ve ithamı ihtiva eder, ne şüpheye ve tereddüde meydan verir, ne de art niyetli birisine imkan sağlar!
Yani gerek müşteri-satıcı ilişkilerinde, gerek esnaf-bayi ilişkilerinde, gerekse her türlü ticari işlemlerimizde hüsnüzannı esas tutalım; bizimle alışveriş yapanın başka türlü bir art niyet taşımadığını var sayalım. Fakat bu varsayımımız, onunla ilgili gerekli tedbirleri almayacağımız manasına da gelmesin; yani adem-i itimadı esas alalım.
Mesela, dükkanı veya kasayı ona güvenip bırakıp gitmeyelim, satış reyonlarında kendi başına kalmasına izin vermeyelim, ortada kıymetli eşya bırakmayalım, müşteri olmadığı izlenimini uyandıran davranışlarını gördüğümüzde nazikçe uyarıp dükkanın kapısını gösterelim. Veya malları sardırdıktan sonra, `Parasını az sonra getireyim.` diyen birisini eğer tanımıyorsak, bırakmayalım, önce parayı getirmesini nazikçe isteyelim. Bu ve buna benzer tedbirler suizanna girmez. Nezaketi elden bırakmamak kaydıyla, tedbir her müşteri için alınabilir. Hatta davranışları şüphe uyandıran müşteriler için `gözüm tutmadı` denebilir ve davranışları hakkında yorum yapılabilir. Bunlar tedbir sınıfına girer.
Dükkanımızdan veya ortalık yerden bir şey kaybolduğunda iki ihtimal gündeme gelir: Ya biz onu başka bir yere almışızdır ve unutmuşuzdur. Ya da birisi almıştır. Birisi almışsa, dostluğumuza güvenip, kullanıp geri getirmek niyetiyle almış olma ihtimalini de düşünmek lazım. Yani başlangıçta mümkünse suçlamasız bir seçenek aramalı, suçun bir kısmını kendi üzerimize de almalıyız. Nezaketi elden bırakmayalım; ama müşteri kırılacak veya gücenecek diye tedbir almamazlık da yapmayalım.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Tevazu ve tezellül dengesini nasıl ayarlayacağız? Hangi durumlar tezellüldür, hangi durumlar tevazudur?
- Bizlere kötülüğü dokunan insanlar hakkında kötü düşünüp güvenmemek mi yoksa iyi düşünüp güvenmek mi gerekir?
- Hangi nedenlerle dinden çıkmış oluruz? Dinden çıkan bir kişinin geri dönüşü yok mudur?
- MÜRTED / İRTİDAD
- Bir Müslümanın diğer bir Müslümanı kötülemek için, onun ağzına sövmesi onu kâfir yapar mı?
- İslam'ın bazı hükümlerini inkâr etmek, bazılarını kabul etmek kurtuluşa sebep olabilir mi? Haramı haram olarak kabul etmeyip de helal diyen kişinin durumu nedir?
- Elfaz-ı küfür söyleyen kişi kâfir olur mu?
- İslam'a karşı lakayt kalan Hristiyan ve Yahudilerin hükmü nedir?
- TEKFİR
- MÜRTED