Hurufiler neden kafir olarak sayılmış?

Tarih: 17.05.2024 - 07:49 | Güncelleme:

Soru Detayı

1) Hurufilerin ahiret, namaz ve genel olarak inançlarındaki sıkıntılar nelerdir?
2) Hurufilerin hesapları ile İlm-i cifir hesaplamaları arasında ki fark nelerdir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Hurufilik, Fazlullah-ı Hurûfî’nin kurup geliştirdiği, harflerin esrarına dayanan batıni bir akımdır.

Fazlullah’a göre, Hz. Âdem, Hz. İsa ve Hz. Muhammed Allah’ın halifeleri, kendisi ise mehdî ve mesihtir; peygamberlerin ve velîlerin sonuncusudur. Böylece nübüvvetle velâyet kendisinde zuhur etmiş ve uluhiyet devri başlamıştır. Fikirleri şeriata aykırı görüldüğünden hapsedilir. Yapılan muhakemesi sonunda, Şirvan Emiri Şeyh İbrahim’in kadısı Bayezid’in fetvası ile 796’da Alıncak Kalesi’nde boynu vurularak idam edilir.

Hurufilik inancında ruhun bedeni terkettikten sonraki durumu ile ahiretin varlığı, cennet ve cehennem önemli bir tartışma konusudur. Anadolu ve Bağdat Hurufilerinin önemli bir kısmı ölümden sonra hayat olmadığına, birleşik varlıkların tekrar basit hâle dönüşeceğine, insanın Hurufiliğin esasını oluşturan otuz iki kelimenin bilincine varınca kendisinden farz ve haram gibi sorumlulukların kalkacağına inanırlar.

Hurufiliğe dair eserlerden edinilen bilgilere göre, bu akımda ahiret ve dinî mükellefiyetlerin çoğu inkâr edilmektedir. (bk. Hüsamettin AKSU, Amīr Ġıyās̱ al-Dīn Muḥammed al-Astarābādī ve İstivā-Nāma’si -doktora tezi, 1981-, İÜ Ed. Fak., s. 72-75, 80-81, 83-85, 86, 88)

Cevap 2:

Bazı kimseler, ebced hesabı gibi esrar-ı huruf ile ilgili işarî tefsir yorumları ile hurufîlik safsatasını birbirine karıştırmıştır. Bazıları da bir tefsir metodunun kabul edilebilmesi için, onun Hz. Peygamber (asm) Efendimiz tarafından kullanılmış olması gereğinin varsayımından hareketle, bu tür işârî tefsir metotlarına, bu çeşit yorumlara katılmama taraftarıdır. Onun için bu konuyu, soru-cevap şeklindeki bir diyalogla açığa kavuşturmakta fayda vardır:

Soru: Ebced hesabının, hurufçuluk (Hurufilik) ile bir irtibatı yok mu?

Cevap: İslam inancını ortadan kaldırmak için ortaya çıkan, batıl Bâtıniliğin bir kolu olan tarihteki Hurufilik ekolunun kurucusu sayılan, Fazlullah adındaki şahsın doğum tarihi, hicrî 740'dır. Halbuki İslam literatüründe "Esraru ilmi'l-huruf" olarak geçen ve harflerin sırlarına dair yapılan ilmî çalışmalar çok önceden vardı. Misal olarak harflerin esrarı konusunda meşhur olmuş Muhyiddin İbn Arabî'nin ölüm tarihi hicrî 638'dir. Hatta ondan daha önce bu konuda oldukça fazla şöhret bulmuş İbn Berrecan'ın ölüm tarihi, hicrî 536'dır. (bk. ed-Dâvûdî, Tabakâtu'l-Müfessirin, 1/306)

Soru: Hz. Peygamber (asm)'in cifir, ebced hesabı ve tevafuk gibi şeylerden hüküm çıkardığı varid olmadığına göre, böyle bir metodu kullanmak caiz midir? Ve bu sünnete aykırı değil midir?

Cevap: Kuran'ın, had ve hesaba gelmez manaları, işaretleri, tefsirleri söz konusudur. Hâlbuki bunların hepsinin, Hz. Peygamber (asm) tarafından ifade edildiğini kimse gösteremez. Şüphesiz bu hakikatler, yine de o kudsî kaynağın malıdır.

İlm-i huruf değil; bilakis, çok zahir (Bâtıniliğin zıddı) ve bir aritmetik tablo içerisinde yer alan ebced hesabı ve gözle görünen tevafukları Kuran'daki bazı işaret ve nüktelerinin anlaşılması için bir vesile yapılması işaretlerinden istifade edilmesi, elbette Hz. Peygamber (asm)'in sünnetine aykırılığı söz konusu olamaz. (bk. Nursi, Müdafaalar, 128) Milyonlarca tefsirdeki milyonlarca farklı yorumların varlığı, bu gerçeğin açık bir delilidir.

Alimlerin bu konuda dedikleri şudur:

Eğer bir tevafuk, değişik yönlerden bir hadiseye baksa, ona uygun düşse, makam ve manaya münasip olsa, böyle bir tevafuk işaret derecesine çıkar. Böyle durumlarda "Bu tevafukla şu ayet, şu hadiseye işaret ediyor." denilebilir. (bk. Nursi, a.y.)

Örneğin: hazırlanmış bir sofranın üzerinde, söz gelişi, 10 çatal, 10 kaşık, 10 tabak gördüğümüzde, bu sofraya 10 kişinin oturacağını yüzde yüze yakın, kesin bilgi ifade eden bir tahmin yürütürüz. Çünkü kesin bilgi edinme yollarının başında gelen husus vahiy kaynağının dışında gözle görülen husustur. Gözün gördüğü bir gerçeğin arka planını görme yeteneğine sahip olan mekanizma ise akıldır. Yerine göre, akıl gözünün gördüğü bir hakikat, normal gözün gördüğünden daha sağlam, daha doğru olabilir.

Semavi kimliği belli olan Kuran sofrasında serilen ve akla hitabeden tevafuklar, söz konusu misalden çok daha açıktır. Ve buraya davet edilen hikmet misafirlerini, birer ilahi işaret olarak kabul etmek gerekir.

Yine bir ifadenin içerisinde yer alan kelimelerin diziliş şekilleri ve harfleri, o ifadenin anlamına ne kadar yakın olsa ne kadar münasebet ipçikleriyle bir örgü kurabilse, o ifadenin ulvileşmesine o ölçüde katkı sağlar. Bu husus, Belagat ilminin önemli bir kaidesidir. (bk. Nursi, Muhakemat, s. 93)

İşte, Kuran'ın kelime ve harflerinde değişik şekilde görünen tevafuklar, doğru olarak gösterilebildiği ölçüde, birer belagat ve birer edebî sanatı ifade ettikleri gibi, aynı zamanda gaybî haberler veren birer işaret lambaları görevini görürler. (bk. age., ay.)

İlave bilgi için tıklayınız:

HURÛFÎLİK.

EBCED, CİFİR.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun