"Hayır. Onlar bilgileriyle kavrayamadıkları, tevili de kendilerine … " ayetini açıklar mısınız?

Tarih: 29.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Hayır. Onlar bilgileriyle kavrayamadıkları, te'vili de kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi yalan saydılar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmişlerdi, amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu." (Yunus, 10/39) 
- Bu ayeti açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Yunus Suresi, ayet 39:

"Hayır. Onlar bilgileriyle kavrayamadıkları, tevili de kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi yalan saydılar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmişlerdi, amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu."

Ayetin Tefsiri: 

Müşrikinin, Kur'ân-ı Kerîm'i yalanlamaları yani onun Allah kelâmı olmadığını iddia etmeleri, Kur'an hakkında yeterli bilgiye sahip olmalarından kay­naklanmıyordu; tam tersine onlar her yönüyle inceleyip üzerinde gerektiği kadar düşünmeden, mahiyeti hakkında kuşatıcı bilgiye ulaşmadan, Kur'an'in ilerisi için bildirdiği şeyler henüz vuku bulmadan onu yalanlamaya kalkışıyorlardı ki, bu bir cahillik örneğidir. Bu şekildeki bir yalanlamanın aslı ise küstahlık ve düşmanlık duygusudur. (İbn Âşür, XV, 171)

Zemahşerî (II, 191) bu âyeti şöyle açıklamakta­dır: "Onlar, Kur'an'ı anlamadan, mahiyeti hakkında yeterince bilgi sahibi olma­dan, üzerinde düşünmeden, nihaî yorumunu ve anlamlarını yeteri kadar kavrama­dan onun asılsızlığını ileri sürmeye kalkışıyorlardı; bunun sebebi de kendi dinleri­ne uymayan şeylerden nefret etmeleri, atalarının dinini terketmekten korkmaları­dır. Onların durumu taklitçi olarak yetişmiş haşvîlerin durumuna benzer. Nitekim bunlar da içinde yetiştikleri, alışageldikleri telakkiye uymayan küçük bir söz dahi duysalar, -isterse bu söz, güneş ışığından daha açık bir gerçeği, şaşmaz hakikati ifade etsin- onun doğruluğu veya yanlışlığı üzerine düşünüp taşınmadan, daha duyar duymaz reddederler. Çünkü taklitçinin aklı, sadece kendi yolunun doğru olduğu, diğer bütün inançların asılsız olduğu kanaatinden başka bir şeyi düşüne­mez."

Zemahşerî'nin açıklamalarından da anlaşılacağı üzere bu âyet bize, müşrik­lerin Kur'an karşısındaki ön yargılı tutumlarını bildirmesi yanında, daha genel ola­rak şunu öğretmektedir: 

Bir görüşü, düşünceyi, iddiayı kabul veya reddederken onun mahiyeti, anlamı, amacı hakkında yeterli ve kuşatıcı bir bilgi birikimine sa­hip olmak; onu bütün derinliğiyle iyi kavrayıp yorumlamak; onun bizi nereye gö­türeceğini, zihnî ve amelî yönden, dünya ve âhiret hayatımız açısından bize ne sağlayacağını iyice ölçüp tartmak gerekir. 

Arap putperestlerinin Kur'an ve İslâmi­yet karşısındaki cehaletten, taassuptan ve ön yargıdan kaynaklanan olumsuz tu­lumları, tarihin sonraki dönemlerinde, daha çok din adamlarının ve siyasetçilerin kışkırtmalarıyla hıristiyan dünya tarafından da yüzyıllarca sürdürülmüştür.

Batı 'da objektif ve bilimsel düşünme alışkanlığının gelişmesine paralel olarak Kur'an kar­şısındaki bu önyargılı tutumun da zayıfladığı gözlenmektedir. Âyet, eski çağlarda ıia ilâhî dinler karşısında böyle bilgi ve insaf temeline dayanmayan olumsuz dav­ranışların sergilendiğini belirttikten sonra "...ama bak zalimlerin sonu nice oldu!" ifadesiyle son noktada doğrunun yanlışa, adaletin haksızlığa galip geleceğine işaret etmektedir.

Ayetin tefsiri için bk. Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu :III, 118-119.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun