Göz zinası abdesti bozar mı?

Tarih: 10.06.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Gözle zina abdesti bozar mı veya belli bir sınırı var mıdır?
- Namaz kılmak için yalan söylenir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Namaz, dinimizin ifasını emrettiği ibadetlerin en önemlisidir. Kelime-i şehadetten sonra, İslam binasının üzerine kurulduğu beş esastan birincisidir. Akıllı ve erginlik çağına ulaşan her Müslümana, istisnasız farzdır. Farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Terkedilmesi ve -geciktirmeyi câiz kılan meşru bir mazeret bulunmaksızın- vaktinde eda edilmeyip, kazaya bırakılması, en büyük günahlardan biridir. Bu itibarla, her Müslümanın beş vakit namazını vakti içinde eda etmesi; geciktirmeyi caiz kılan meşru bir mazeret olmadıkça, hiçbir vaktin namazını kazaya bırakmaması gerekir.

Bilindiği üzere, beş vakit namaz ve Ramazan orucu gibi, edası belirli vakitlere bağlanmış olan ibadetlerde; hem ibadetin ifası, hem de emrin belirlenen zaman içinde yerine getirilmesi olmak üzere iki ayrı mükellefiyet söz konusudur. Bu tür ibadetleri, dinimizin tayin ettiği vakti içinde eda edenler, her iki mükellefiyeti birden yerine getirmiş olurlar. Vaktinde eda etmeyip, daha sonra kaza edenler ise, bu iki sorumluluktan sadece birini yerine getirmiş olurlar.

İslâmî hükümlere göre, hiç kimse gücünün yetmediği bir şeyi ifâ ile mükellef olmaz ve bundan dolayı sorumlu tutulmaz. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de (bk. Bakara, 2/286); "Allah kişiyi ancak gücünün yettiğinden sorumlu tutar..." buyurulmuştur.

Bu itibarla, bir ibadeti meşru bir mazeret sebebiyle vakti içinde eda edemeyip, daha sonra kaza eden kişi dinen sorumlu olmaz. Fakat meşru bir mazeret olmadığı halde namazlarını vaktinde eda etmeyenler, daha sonra bunları kaza etmekle emri, vakti içinde yerine getirmeme sorumluluğundan kurtulmuş olmazlar. Bu gibilerin ayrıca tövbe ve istiğfarda (günahlannın affı için niyazda) bulunmaları ve bu sorumluluğu telâfi edecek iyi işler ve nafile ibadetler yapmaları gerekir.(1) Nitekim Kur'an-ı Kerim'de (bk. Hûd, 11/114): "İyilikler kötülükleri (günahları) giderir." buyurulmuştur.

Namazın terki için, dinimizde hiçbir mazeret yoktur. Geciktirilmesi (kazaya bırakılabilmesi) için dinin meşru saydığı mazeret ise, unutma ve uyku gibi şuur dışı haller ile o anda (vakti içinde) eda edebilme imkânının bulunmayışından ibarettir.

Söz gelimi, Ramazan'da seferde veya savaşta olan bir kimse, -oruç tutma imkânı olsa bile- orucunu kazaya bırakabilir; bundan dolayı günahkâr olmaz. Fakat eda imkânı varsa fiilî savaş hali bile, namazı kazaya bırakmayı meşru kılan bir mazeret değildir. Çünkü namaz, kişiye daima ilahî mürakabe altında bulunduğunu hatırlatarak, onu her türlü kötü davranıştan koruduğu gibi; her durumda kolayca eda edilebilen bir ibadettir. Abdest alamayanın teyemmümle, ayakta duramayan veya oturamayanın yattığı yerde, sadece başı ile ima ederek namazını eda etmesi müınkündür.

O halde, aklı başında ve eda imkânı olan bir Müslümana namazı kazaya bırakmak için meşru bir mazeret, söz konusu değildir. Bu itibarla, bir namazı kaza etmekle borç ödenmiş olursa da, mazeretsiz vaktinde eda etmemenin sorumluluğu kalkmış olmaz.

İş yerinde namaz kılmaya müsade edilmiyorsa gizli olarak kılınır. Sadece farzını dahi olsa vaktinde kılmak gerekir. Zor durumlarda sünnetler terkedilebilir.

2. Harama bakmak zina olmasa da büyük günahtır. Bununla beraber abdesti bozmaz.

3. Namaz kılmak için de olsa yalan söylemek caiz değildir. Ancak kişi doğruyu söylemesi zarar verecekse ya susmalı ya da yalana girmeden kinayeli ifadeler kullanmalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun