Fıtır sadakasının para ile verilebileceğine dair hadis var mıdır?

Tarih: 07.07.2015 - 01:26 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hanefilerin Fıtır sadakasını para olarak vermeye delil aldıkları "Böyle bir günde fakirlerin ihtiyaçlarını giderin." Hadisin sıhhat ve tam tahrici nedir?
- Fitre miktarı belirlenirken hangi ölçüye göre hareket etmeliyiz?
- Bunun en azı ne olmalıdır?
- Para olarak vermenin bir sakıncası var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hanefilere göre fıtır sadakasının asıl kaynağı “buğday, arpa, hurma ve üzüm” gibi gıdalardır. Bununla beraber, kıymet olarak para olarak vermek de caizdir. (V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami, 2/909)

- Hanefiler, bu kıymetin/paranın verilmesinin caiz olduğunun delili olarak da “Fıtır sadakasını vermekten maksat fakirlerin ihtiyaçlarını gidermek olduğunu” söylerler. Ve  "Böyle bir günde fakirlerin ihtiyaçlarını giderin." manasındaki hadisi gösterirler. (bk. Bedaiu’s-Sanai’, 2/73; V. Zuhayli, a.g.y).

Bu hadisi Darekutni rivayet etmiştir. (bk. Darekutni, “Kitabu zekati’l-Fıtr”,  3/89)

- Bu hadis rivayeti zayıf kabul edilmiştir. (bk. Zeylai, Nasbu’r-raye, 2/432; İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 3/375; Avnu’l-Mabud, 5/4)

Fitrenin, Medine’de en çok tüketilen gıda maddelerinden 1 sâ‘ miktarı olduğu hususunda kaynaklar hemen hemen ittifak halindedir.

Nitekim sahâbeden Ebû Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:

“Peygamber devrinde fitreyi yiyecek maddelerinden 1 sâ‘ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.” (Buhârî, Zekât, 74)

Ancak yiyecek maddelerinden buğdayın miktarında ihtilâf vardır.

Hanefîler, buğdaydan verilecek fitre miktarının yarım sâ’ olduğunu ileri sürerken, diğer üç mezhep buğdayın da 1 sâ’ olarak verilmesi gerektiği görüşündedir.

Başka bir ihtilâf ise, fitrenin hangi tür yiyecek maddeleri esas alınarak ve ne şekilde ödeneceği konusundadır.

İbn Hazm’a göre fitre sadece hurma ve arpa üzerinden ödenebilir.

Hanefilere ve Hanbelîlerde ağırlıklı görüşe göre, fitre hadiste zikredilen dört gıda maddesinden biri esas alınarak ödenir.

Şâfiî ve Mâliki mezhepleriyle bazı Hanbelîler’e göre ise hadislerde geçen buğday, arpa, kuru üzüm ve hurma o devrin yaygın gıda maddeleri olup fitre bir kimsenin kendi bölgesindeki mahsulden, kendi yediği gıda maddelerinden de verilebilir.

Fakihlerin çoğunluğu fitrenin sadece aynî olarak ödenmesini gerekli görürken başta Ebû Hanîfe olmak üzere bazı fakihler fitrenin bu mahsullerin değeri üzerinden nakit olarak da verilebileceği görüşünü benimsemiştir.

Hatta bazı Hanefî kaynaklarında, özellikle bolluk zamanlarında nakit olarak vermenin daha faziletli olacağına dikkat çekilmiş ve Hz. Peygamber (asm)’in, soruda geçen hadisinin de bu görüşü kuvvetlendirir mahiyette olduğu belirtilmiştir.

Özellikle alışverişin mübadele usulüyle değil nakitle yapıldığı çağımızda fitrenin para olarak verilmesi daha çok önem kazanmıştır.

Günümüzde fitrenin tesbiti konusunda iki ölçünün esas alınması teklif edilmiştir:

1. Hadislerde geçen yiyecek maddelerinin 1’er sâ‘ının (yaklaşık 3 kg.) para cinsinden ortalamasının alınması.

Bu uygulama ile ramazan ayında üzüm, hurma, buğday, arpa gibi maddelerin çeşitli kaliteleri göz önüne alınarak fitre için birçok değişik rakamın ortaya çıkması ve Müslümanların bu durum karşısında tereddüde düşmesi önlenmiş olacaktır.

2. Bir fakirin ekmek ve normal bir katıkla bir günlük yiyeceğini sağlayacak meblağın tesbit edilmesi.

Bu usul takip edildiği takdirde, belirlenen meblağın hadislerde adı geçen en ucuz maddenin -meselâ arpanın- bedelinden daha düşük olmaması gerekmektedir. Eğer ortaya çıkan meblağ daha fazla olursa naslara aykırılık söz konusu değildir. Çünkü fazla verilen miktar nafile sadaka yerine geçer.

İkinci teklif İmam Şâfiî’nin, herkesin ortalama olarak tükettiği yiyecek maddelerinden fitre vermesi gerektiği şeklindeki içtihadına da uygundur. (el-Üm, II, 59)

Bu iki usulün yanında, fitre miktarını belirlemede mükellefin şahsen veya aile olarak günlük gıda tüketim ortalamasının ölçü alınıp hadislerde zikredilen en ucuz maddenin bedelinden de aşağı düşmeyecek şekilde bir miktar tesbitine gidilmesi de mümkün olabilir.

Yemin kefâretiyle ilgili olarak Kur’ân-ı Kerîm’de, “ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek” ifadesinin yer aldığı (Mâide 5/89), bazı fakihlerin fitrenin mükellefin kendi yediğinden verilmesini uygun gördükleri (İbn Rüşd, I, 255), hadiste de daha çok o dönemin temel ve yaygın gıda maddelerinin zikredildiği göz önünde bulundurulursa, bu son usule göre yapılacak bir miktar tesbiti de yanlış olmaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun