Fenomen hocalar neden hep zayıflara konuşuyor?
- Son 20 yılda ülkemizde çok sayıda sosyal medya hocası oluştu. Bir kısmı ilahiyatçı, bir kısmı diyanetten bir kısmı da tarikatlardan. Bunlardan ağırlıklı kısım kişilerin dünya işlerine hiç karışmayıp ibadet anlatması. Bu yönüyle gayet rahat bir iş yapıyorlar.
- Bunların büyük kısmının ortak özelliği de daha çok ağır imtihan olan zayıf kimselere hitap etmeleri.
" Ölçüyü tartıyı tam yapın, insanlara eşyalarını eksik vermeyin" ayetini tefsir edeni hiç duymadım.
" Allah seni seviyor sabret, Allah istediğini mutlaka verecek sabret, Bak peygamber ne imtihanlar geçirmiş seninki de dert mi, İstediğin şey ( eş, şifa, evlat, şöhret, mal) senin için hayırlı olmayabilir, Dünya önemli değil önemli olan ahirettir sabret, Allah sana da herkes gibi iki el iki ayak iki göz vermiş daha neyden şikayet ediyorsun bre nankör, Allaha daha çok dua/zikir etmelisin ...) gibi klasik cümlelerle ispat ediyorlar.
- Hepsinin ana fikirlerini toplasanız 20 cümleyi geçmez. Ben bunlardan patronlara, yetki sahiplerine, özel veya kamu yöneticilere, hatta aileyi yöneten kocalara yönelik olsun 20 cümle duyamadım. Hep yönetilenlere sabır tavsiye ediyorlar.
- Kıdem tazminatını alamayan işçiye sabır tavsiye ediyor ama vermeyen patrona bir şey demiyor, depremde binası yıkılan vatandaşa " bu imtihandır" diyor ama o binanın sağlam olmasından sorumlu imar komisyonunu unutuyor, az kazanan işçiye fakirliği övüyor ama çok kazanıp da az maaş veren patronu unutuyor. Kocası huysuz olan kadına iyi geçinmesini gönlünü hoş etmesini tavsiye ediyor ama kocaya hitap etmiyor.
- Din sadece zayıflar için mi vardır?
- Müslümanlara nasihat eden hocaların sadece Allah’tan korkması ve sorunların kaynağına da hitap etmesi gerekmez mi?
Değerli kardeşimiz,
Bu çok önemli ve yerinde bir sorgulama. Dinin sadece zayıfa sabır değil, güçlüye adalet hatırlatma görevi olduğunu hatırlatmanız çok kıymetli. Gerçekten de hocaların sorumluluğu, sadece dertliye teselli vermek değil, hak yiyene, yetki sahibine ve gücü elinde tutana da hakkı söylemektir.
İslam, bireylerin ruhsal ve manevi gelişimlerinin yanı sıra, toplumsal adaletin sağlanması ve sorunların çözülmesi konusunda da önemli yükümlülükler getirir.
Sorunuz, dinî anlatımın tek kanatlı kalmaması gerektiğini gösteren değerli bir hatırlatma olmuştur. Allah razı olsun, bu tür sorular ilmin, adaletin ve dengenin korunmasına vesile olur.
Bu kısa bilgiden sonra, sorunuz agelince:
Burada geçen konular, üç temel noktada toplanır:
1. Bir hoca kendisine kim ne sorarsa ona göre cevap verir.
Bu, İslam’ın temel prensibidir: “Cevap sorana verilir.”
Dolayısıyla:
Bir işçi soru sorarsa ona cevap verilir.
Bir patron sorarsa ona da cevap verilir.
Sormayan biri için “Neden ona konuşmuyorsun?” demek doğru bir eleştiri değildir. Yani kim sorarsa, ilim ona göre konuşur.
Bu yönüyle, “Onlara neden bir şey söylemiyorsunuz?” demek her zaman haklı bir eleştiri olmayabilir.
2. Fakat sadece zayıfa "Sabır!.." deyip güçlüye sorumluluğunu hatırlatmamak doğru değildir.
Kuran’ın sert uyarıları çoğunlukla: zalim yöneticilere, haksız patronlara, ölçü ve tartıyı bozanlara, hak yiyenlere yöneliktir.
Hakkı söylemek; eliyle düzeltmesi gerekene fiilen, diliyle hatırlatması gerekene sözle, diğerlerine ise kalben yapılır.
Bu nedenle bir hoca: işçiye sabrı öğreten, ama patrona hak yemeyi hatırlatmayan olursa denge bozulur. Hoca da sorumlu olur.
3. Toptancılık ise doğru değildir.
Şunu unutmamak gerekir: Güç sahiplerine konuşan, adaleti savunan, hak ihlallerini dile getiren çok değerli hocalar da vardır.
Sadece sabır telkin edenler olduğu gibi, patronu, yöneticiyi, güç sahibini uyaran hocalar da vardır.
Bu nedenle: “Hiçbir hoca bunu yapmıyor.” demek doğru değildir.
Ama “Bir kısmı eksik yapıyor.” demek doğrudur.
Özetle:
- Bir hoca, sorana göre cevap verir; sormayan kimseye niye konuşmuyorsun diye eleştirmek doğru değildir.
- Ancak din sadece zayıfa sabır değil, güçlüye adalet hatırlatmayı da emreder; bu denge bazı hocalarda eksik kalabilmektedir.
- Toptancılık yapmak, tüm hocaları aynı kefeye koymak doğru olmaz; güç sahiplerine açıkça hakkı söyleyen, adaleti savunan ilim ehli de vardır.
En doğru yaklaşım: sorana cevap vermek, fakat gerektiğinde toplumsal adaletle ilgili konularda da susmamaktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Selama karşı "merhaba" diye karşılık vermenin hükmü nedir?
- Selam vermek yerine, "günaydın" demek caiz midir?
- "Selamün aleyküm" demek yerine, yalnızca "selam" veya "merhaba" demek yeterli olur mu?
- Nasihatın tesir etmesi için ne yapmalıyız?
- İnsanları yüzüne karşı övmek sakıncalı mıdır?
- Hasmı yenmenin en kolay yolu nedir?
- Sad Suresi 18. ayette bildirilen,?dağları Davud?un emrine verdik? ve?Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi? ifadelerini nasıl anlamamız gerekir?
- "Allah, çok bela verdiği kişiyi hesaba çekmekten hayâ eder..." diye hadis var mıdır?
- Evlerimizde, dinimizin anlatıldığı sohbetleri yapmanın önemiyle ilgili ayet ve hadisler var mıdır?
- Hastalıklara Karşı Manevi Reçeteler