Feminist mi olmalıyız?
- Feminizm nedir, nasıl bakmalıyız, hakikati var mı?
Değerli kardeşimiz,
Feminizm Fransa’da 18. Yüzyılda kadın yazarlarca kadınların iş hayatı başta olmak üzere, toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatta erkeklerle eşit olmasını savunan bir akım olarak başladı.
Daha sonra birçok batı ülkesinde ve Amerika’da kadınların maruz kaldığı ayrımcılığa yönelik çalışma ve eylemlerle yayıldı.
Feminizmin ortaya çıkması ve kabul görmesinin temel nedenlerinden birisi, Orta Çağ Avrupa’sı skolastik felsefesi ve kilisesinin kadına bakışındaki haksızlıkta yatmaktadır. Çünkü kadın o dönemde Avrupa’da "insan mı şeytan mı?" diye tartışılacak kadar değersiz görülmekteydi. Öyle ki başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede bir meta gibi alınıp satılmaktaydı.
Bunun yanında Avrupa’da 18. Yıldan itibaren kapitalist ekonomi ve üretim biçimi yaygınlaştığından, insanlar günde az bir ücret karşılığında 16 saat çalıştırılmaya başlandı. O döneme kadar aşağı görülen kadınlar, bu bakış açısından dolayı erkeklerden daha zor şartlarda ve daha düşük ücretle çalıştırıldı.
İşte kadınların maruz kaldığı bu haksızlık, eşitsizlik ve zülüm karşısında kadın haklarını savunan kadınlar seslerini duyurmaya ve kabul görmeye başladı.
Kadın haklarını korumak amaçlı başlatılan bu akım, haklı olarak kadınlar arasında ilgi görünce, amacından saptırıldı. Nitekim zulme karşı bir hak arama mücadelesi olarak başlayan feminist hareket, daha sonra din, gelenek, aile ve evlilik karşıtı bir ideolojiye dönüştürüldü ve "feminizm" adını aldı.
Her ideoloji, mesela Marxizm, komünizm, sosyalizm, liberalizm gibi her ideoloji onu, kadın haklarını bahane ederek kendi ideolojik çıkarları doğrultusunda kullanmaya devam ediyor. Onun için bugün tek feminizm yoktur. Radikal feminizm, sosyalist feminizm, komünist feminizm vb. var.
Bunlar kendi ideolojilerini feminizm adı altında aktarıyorlar. Mesela, aile kurumunu kabul etmeyen Marxist ideolojiler, kadının aile içinde köle olduğunu, hizmetçi olduğunu iddia ederek evlilik ve aile kurumuna karşı tavır almaktadırlar.
Bundan dolayı feminist hareket içinde olmak bu ideolojilere bilerek veya bilmeyerek yardım etmek anlamına geliyor.
Kadın haklarını savunmak için feminist olmaya gerek yoktur.
İslam’ın kadına, bir insan olarak verdiği hakları bilip bunları savunmak, kişinin iki dünya hayatı için en doğru olandır. Nitekim Kuran, kadınların kendi haklarını savunmalarını teşvik etmiştir. Mücadele suresine adını veren olay, Havle isminde bir hanım sahabedir. Kocası ile arasında yaşanan bir sıkıntıdan dolayı, boşanmak istemeyen ve evliliğini kurtarmak isteyen hanım sahabe bunun mücadelesini verir ve çözüm bulması için Peygamber Efendimize (asm) gelip sorar. Bunun üzerine Cenab-ı Hak, onun mücadelesini haklı bulur ve boşanmasına gerek olmadığını söyler.
Müfessirler, bu olayı hatırlatarak, İslam Dinine göre kadının, Kuran’ın ve sünnetin emirleri çerçevesinde hakkını arayabileceğini söylerler. Yeter ki Allah’ın verdiği hakka razı olsun. Çünkü her şeyin sahibi olan Yüce Yaratıcımız kime hangi hakkı vermişse, onun hakkında en hayırlı olanı vermiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- FEMİNİZM VE KADIN
- İslam’da neden dört kişiyle evlilik vardır?
- KADINLA ERKEĞİN EŞİT OLMADIKLARI KONULAR
- Halka açık alanlarda, insanların izinsiz fotoğraflarını çekmek ve bunları paylaşmak kul hakkına girer mi?
- Kadın Hakları
- Batı’da yaşayan Müslüman ne yapsın?
- Bir mezhebin lazımı mezhep değil ki, lazım ile mesul olsun, ne demektir?
- Kadının geçimsizliği durumunda başvurulacak çareleri Kur'an ve hadisler ışığında açıklar mısınız?
- Kadınlar size Allah'ın emanetidir, hadisi hangi anlamdadır?
- Ateist ve Deistlere Güvenmemenin 100 Nedeni!