Evrim aklen ve dinen mümkün mü?

Tarih: 09.12.2023 - 21:42 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ömer Nasuhi Bilmen Evrimi savunmuş mudur?
- Ömer Nasuhi Bilmen "Muvazzaf İlmi Kelam" isimli eserinde "Evrim Aklen ve Dinen mümkündür." demiş midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evrim, aklen ve dinen mümkün değildir. Ömer Nasuhi Bilmen de bunun mümkün olmadığını izah etmiştir.

İslam âlimlerinin açıklamaları, Allah’ın tekamül kanunudur. Bir çekirdeğin ağaç olması, bir spermin insan olması bir yumurtanın kuş olması gibi. Çekirdek de sperm de yumurta da ondan yaratılacak varlığın programı, projesi ve sadece ona özel genetiği vardır. İşte çekirdekten ağacın yaratılmasına tekamül demişlerdir.

Dolayısıyla, Ömer Nasuhi Bilmen’in veya diğer İslam âlimlerinin açıklamalarının evrimle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktur.

Batı dünyasında bilim ve felsefe alanındaki gelişmeler inanç karşıtı akımların ortaya çıkmasına neden olmuş, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İslam dünyası ve Osmanlı coğrafyasını da etkisi altına almaya başlamıştır.

Bu bağlamda din karşıtı akımlarla mücadelede daha güncel ve etkili yöntemlerin gerekliliği ifade edilmiş, çağın getirdiği şüpheler karşısında yeni bilim ve felsefenin öğrenilmesi ve kelam disiplinine uyarlanması zorunlu hâle gelmiştir. "Yeni İlm-i Kelam" olarak isimlendirilen bu dönemde Ömer Nasuhi Bilmen de inanç karşıtı akımlarla mücadelede güncel bir söylem geliştirmiş, durgun bir kelam anlayışından ziyade daha canlı ve işlevsel bir yöntem benimsemiştir. Geleneksel kültürü özümsemiş bir âlim olarak çağının farklı düşünce sorunlarına kullandığı kelam yöntemiyle güncel cevaplar vermesi kendi dönemine yaptığı katkılar açısından oldukça önemlidir.

Bilmen’in mekanizm (evrende gelişen bütün olayları mekanik nedenlerle açıklamaya çalışan) fikrinin temelsizliğinden hareketle materyalizmi, bilimsel temeli olmadığı için evrim teorisini ve insanların dine olan ihtiyacından hareketle pozitivizmi eleştirmesi onun özgün yönünü göstermektedir.

Bilmen’e göre, her canlının genetik yapısının tümüyle kendi türüne özgü bir sisteme sahip olduğu dikkate alındığında böyle bir iddianın bilimsel dayanaktan yoksun olduğu açıktır. Zira tekamül hayvanın bitkiden veya insanın herhangi bir hayvandan türemesi şeklinde değil, varlıkların yaratılış sürecinin bir sonucu olarak kendi türleri arasında geçirdikleri değişim ve dönüşüm şeklindedir. Örneğin insanın anne karnındaki yaratılış safhalarından sonra yetişkin bir insana dönüşmesi böyle bir süreci göstermektedir.

Yoksa hayvanın bitkiden veya insanın da hayvandan türediği şeklindeki farklı türler arası geçişi mümkün kılan bir evrim süreci söz konusu değildir.(1)

Bu açıdan canlılar âlemindeki her türün ancak kendisine has bir yaratılış ve gelişim süreci olduğu göz önüne alındığında söz konusu teorinin bilimsellikten uzak olduğu ortaya çıkmaktadır.

Örneğin, bir bitki hücresinin zamanla mutasyona uğrayarak hayvan hücresine dönüşmesi mümkün değildir. İnsanlığın atası olduğu iddia edilen hayvanların ise bugün gelişmiş türleri mevcut olup hiçbiri evrimsel döngü sayesinde insana dönüşmemektedir. Ancak evrimcilere göre böyle bir oluşumun yüzyıllarca devam edecek bir süreçle mümkün olabileceği söylenmektedir. Fakat böyle bir iddia tecrübe ve gözlemden uzak olup delillere dayanmayan bir teoridir. Çünkü bu iddia doğru olsaydı uzun bir zamandan beri aşamalı bir şekilde değişime başlamış bazı bitki ve hayvanların bulunması gerekirdi. Hâlbuki tarihi dönemlere bakıldığında böyle bir durum tecrübe edilmemiştir.(2)

Örneğin paleozoik dönemde çok hücreli deniz omurgasızlarının fosilleri tüm kıtalarda bulunmasına rağmen; daha önceki devirlerde bu canlıların atalarına dair herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Aksi hâlde omurgasızların balığa dönüşümünü belgeleyen ve çeşitli balık türlerini birbirine bağlayan birçok geçiş formuna ait fosil örnekleri olması gerekirdi.(3)

Paleontoloji koleksiyonlarına bakıldığında ara geçiş formu olarak ifade edilen fosil örneklerinin hâlâ bulunamadığı bilinmektedir. Dünyadaki bilinen fosil türlerinin önemli bir kısmının bulunduğu Chicago’daki Field Doğal Tarih Müzesi önceki müdürü David Raup’a göre, örnekler Darwin’in iddia ettiği gibi, bir türü diğerine bağlayan sayısız ara formun yer aldığı evrimleşme sürecini desteklememektedir.(4)

İnsanlar ve hayvanlar arasında biyolojik özellikler itibariyle bir benzerlik olsa da zihinsel ve fiziksel açılardan büyük farklılıklar vardır. Bu iki cins arasındaki önemli farklılıklar insanların müstakil olarak yaratılmış olduğunun bir delilidir.(5)

Böylece Bilmen, bilimsellik adı altında savunulan bu teorilerin hem bilimsellikten hem de ahlaki ve vicdani düşünceden uzak olduğunu ifade etmektedir.(6)

İslam alimlerinin evrim görüşü nasıldır?

Kaynaklar:

1) Ömer Nasuhi Bilmen, Muvazzah İlm-i Kelâm, 200; a.mlf., Mülehhas İlm-i Tevhid, 26.
2) Bilmen, Muvazzah İlm-i Kelâm, 204.
3) Duane T. Gish, Evrim: Fosiller Hala Hayır Diyor, çev. Melek Altın vd. (İstanbul: GDK Yayınları, 2008), 70-71.
4) Raup bu konuda şöyle demektedir: “Çoğu kişi fosillerin Darwinci yorumları desteklediğini zanneder. Ne yazık ki bu tam olarak doğru değildir... Jeoloji kaydında bulduğumuz kanıtlar, Darwin’in doğal seçilim mekanizmasıyla istediğimiz derecede bir uyum sağlayamamaktadır… Fosil kaydı hakkındaki bilgimiz büyük ölçüde genişlemiştir. Bugün, çeyrek milyon fosil türüne sahip olmamıza karşın durum çok fazla değişmemiştir." David. M. Raup, "Conflicts between Darwin and Paleontology", Field Museum of Natural History Bulletin 50/1 (1979), 22-25.
5) bk. Bilmen, Muvazzah İlm-i Kelâm, 205-207.
6) bk. Mücteba Altındaş, Yeni İlm-i Kelâm Dönemine Bir Katkı: Ömer Nasuhi Bilmen’in Din Karşıtı Akımları Eleştirisi, Kocatepe İslami İlimler Dergisi cilt: 4, sayı: 2 (Aralık 2021): 435-458.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun