"Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, ... cihattan daha sevimli ise..." Bu ayeti açıklar mısınız?

Tarih: 18.09.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz... size Allah ve Resulü'nden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise..." (Tevbe, 9/24)
- Bu ayeti açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tevbe Suresi, ayet 24: 

"Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez."

Ayetin Tefsiri:

De ki, eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz ve aşiretiniz, birlikte yaşadığınız, düşüp kalktığınız yakın akrabalarınız ve aile fertleriniz ve kazanıp biriktirdiğiniz mallar, yani mal varlığınız ve kesadından korkacağınız ticaret ve hoşunuza giden meskenler, içlerinde yaşamak arzusunda bulunduğunuz evler, konaklar, köşkler, bahçeler, iller, obalar, yani bütünüyle bunlar, aile ve akrabalar, mal ve ticaret, vatan ve meskeninde rahat ve huzur içinde oturmak, insan grupları arasında başlıca dostluk ve kaynaşma sebepleridir.

Ve savaşın bunlardan ayıran bir hicran tarafı vardır. Savaş insanları, sevgili babalardan, oğullardan, kardeşlerden, zevcelerden, hısım ve akrabadan, konu komşudan, eşten dosttan ve hemşehrilerden ayırır.

Uğraşıp kazandığı kıymetli mallardan eder, ticareti durdurur, rahat döşeklerde yatmaya engel olur. Bu yüzden de savaş sevilecek şeylerden değildir. Bundan dolayı durup dururken savaş çıkarmak da iyi değildir.

Fakat rahatı sevmenin de bir sınırı vardır. Bunlar insanoğlu açısından ne son gaye ve maksattır, ne de ebedi kurtuluş için yeterli olan şeylerdir. Bunlara sevgi göstermek, din ve Allah yoluna hizmete vesile olduğu müddetçe güzel şeydir, din sevgisine ve Allah yolundaki hizmete ters düştükleri ve engel oldukları zaman da birer bela ve musibettirler.

Bunları her sevgiye tercih edecek şekilde sevenler, insanlıkta ve ahlâkta yükselemezler; hakkı ve hukuku ihlal ederler, zulüm ve haksızlıklara sebebiyet verirler, her türlü bayağılığa rıza gösterirler de gerektiği zaman Allah yolunda mücadele edemezler, cihada gidemezler.

Can ve mal, evlat ve iyal kaygısıyla her zillete, her alçaklığa boyun eğerler. Onun içindir ki, bunlara şöyle deniliyor:

Eğer bütün bu sayılanlar size Allah ve Resulü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ise o halde bekleyiniz ta ki, Allah'ın emri gelsin. Bu durumda size yapacağını yapsın, başınıza ne felaket verecekse versin, işinizi bitirsin, belasını başınıza musallat etsin, ne haliniz varsa görün. O vakit kurtulmak ümidi var mıdır, yok mudur yakından görürsünüz. Var mı zannediyorsunuz? Hayır, asla yoktur.

Biliniz ki, Allah fasık bir kavmi hidayet etmez. Yoldan çıkmış fasıklar güruhuna doğru yolu bulmayı nasip etmez.

Yani siz, Allah'ı ve Resulü'nü ve Allah yolunda cihad etmeyi, mal, mülk ve evlad u iyal sevgisine üstün tutup, onlardan daha çok sevmedikçe yapacağınız en iyi şey, başınıza gelecek felaketi durup beklemektir.

Böylece Allah Teâlâ tarafından sizin iradi sevginize ve tercihinize bağlı olarak farz kılınan cihadı terketmekle siz taatten çıkmış, vazifenizi yapmamış, kendi mukadderetanızı kendiniz ihlal etmiş fasıklar olacağınızdan artık her türlü helaki ve cezayı bekleyip durmanız gerekir.

Görülüyor ki, önceki âyet imana karşı küfrün velayetinden uzak durmayı, ondan teberriyi emretmektedir. Bu âyet de Allah ve Peygamber sevgisine aykırı düşen ve dinî görevlerin yerine getirilmesini engelleyen her türlü sevgi ve ilişkiden uzak durmayı emrediyor.

Bundan dolayı önceki âyette yalnızca baba ve kardeşler zikredilmiş olduğu halde bu âyette eşler, çocuklar ve hatta hısım akraba ve aşiret dahi zikredilmiştir. Çünkü sevgi ve muhabbet bunların hepsinde geçerli olduğu halde, velayet işi yalnızca baba ve kardeşlere mahsustur, hatta zevce ve oğullar için bile velayet mutad değildir.

Bütün bunlara iyilikle emrolunduğu halde, bilinmelidir ki, bunların hiçbiri "Allah'a hiçbir şeyle ve hiçbir şekilde şirk koşmayınız!" emrine göre; bunlara gösterilecek sevgi hiçbir zaman Allah'a şirk derecesine varmamalıdır. Allah'a ve Resulü'ne aykırı düşecek bir noktaya vardığı zaman hepsi hiçe sayılmalıdır.

(bk. M.Hamdi YAZIR, Hak Dini Kur'an Dili, İlgili ayetin tefsiri.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun