Cehennem azabı, işlenen günahlara göre fazla değil mi?

Tarih: 22.06.2015 - 04:31 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir çok şey İslam’da haram kılınmış. İster istemez günah işliyoruz ama işlediğimiz günahların cezası da ateşte yanmak boğazda tıkanan bir yiyecek ve kaynar su filan vb. çok fazla değil mi?
- Allah çok merhametlidir fakat azabı da büyüktür ama bu kadar da fazla değil mi?
- Tabi ki Allah a da hesap soramayız kesinlikle olmaz ama kafama takıldı.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Kur’an’da cehennemle ilgili tasvirler, genellikle dinsiz olan kâfirlerin ve zalimlerin cezası olarak ortaya konulmuştur.

- Bin kişinin çalıştığı bir gemide, dümenci vazifesini yapmasa ve gemiyi karaya oturtsa veya batırsa, gemi sahibi o dümenciyi cezalandırırken, diğer gemi çalışanların da hakkını o dümenciden sorar. Dümencinin; ben basit bir dümeni döndürdüm, basit bir görevi terk ettim, neden bu kadar üstüme geliyorsunuz, demeye hakkı yoktur. Belki dümeni sağa çevirmek veya o görevi terk etmek basit bir eylem gibi görülebilir, ama neticesinde koca gemi mürettebatı ile yatıyor veya batıyor. Demek önem eylemin basitliğinde değil, ondan sudur eden neticenin büyüklüğündendir.

İşte kainat da koca bir gemi gibidir. İçinde, insandan başka, sayısız mahlukat tam vazifesini ifa ediyor. İnsan ise mahiyeti noktasından şu kainat gemisinin dümencisi gibidir. Şayet iman ve ibadet vazifesini terk ederse, bütün kainat gemisinin mürettebatını tahkir ve tezyif etmiş olur. O zaman elbette kainat gemisinin sahibi olan Allah, hem kendine hem de gemi mürettebatına yapılan bu zulmü cezalandırır.

- Kur’an’da küfür-imam muvazenesi esastır. İman ve imana bağlı olarak yapılan salih amel unsurunun güzelliği ile cennet mükâfatı eşleştirildiği gibi, küfür ve küfrün malzemesi olan her türlü zulmün ve kötülük unsurunun çirkinliği ile cehennem mücazatı (cezası) özleştirilmiştir.

Bir hukuk ve adalet kuralı vardır: “el-cezâu min cinsi’l-amel=Ceza/karşılıklar yapılan işin türünden olmalıdır.” Yani, adaletin ölçüsüne göre, iyi veya kötü olsun yapılan işlere verilecek karşılık (mükâfat veya cezalar), o işin şanına, şekline uygun olmak zorundadır.

Nitekim, “bir dilim baklavayı çalana yirmi yıl hapis cezasının verilmesi”, kamu vicdanını derinden yaralayan bir karar olduğu gibi, bir insanı hunharca katleden bir caniye iki yıl hapis cezası vermek de o kadar yaralayıcıdır.

- Şunun unutmayalım ki, bir suç mahiyeti itibariyle aynı da olsa, suçun konusu olan unsurun farklılığı cezanın farklı olmasını gerektirir. Mesela, hainlik yapmak, mahiyeti itibariyle -hıyanetten ibaret- bir suçtur. Ancak, hıyanetin konusu farklı olmakla suçun büyüklük oranı da farklı olur. Bu sebepledir ki, eşlere, arkadaşlara, komşulara, bireysel olarak insanlara karşı yapılan hıyanet cezası ile, vatana karşı yapılan hıyanetin cezası çok farklıdır. “Hıyanet-i vataniye” cezası, benzer kabul etmez.

- İşte suçun mahiyeti ne olursa olsun, her şeyden önce kendisine isyan edilen Zâtın, kâinatın yaratıcısı Allah olması halinde, bu suç ne olursa olsun -bu açıdan- çok büyük bir suç olma özelliğindedir.

Nitekim, Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu:

Mümin, günahını her an üzerine düşmesinden korktuğu bir dağ gibi görür. Münafık ise günahını, burnuna konmuş -ufak bir hareketle uçacak- sinek gibi küçük ve basit görür.” (Buhari, Daavat, 3)

- Milyarlarca insan ve diğer canlıların bütün hayatî ihtiyaçlarını temin eden, dünyaya gelir gelmez rızkını bulması için annelerin meme musluklarından yavruların rızkını gönderen, en acımasız canavarlara dahi bir anne şefkatini vererek aciz yavruların yardımına koşturan, bir kutup ayısı anneye dahi karlar üzerinde yavrularının rahat süt emmeleri için karlar üzerinde sırt üstü yatıran bir merhamet duygusunu bahşeden Allah’ın sonsuz rahmetini inkâr etmek, ciddi bir körlük ve çirkin bir nankörlüktür.

- Allah’ın kâinat çapında güneş gibi parlayan isim ve sıfatlarının tezahürlerini, her tarafta şimşek gibi çakan şefkat ve inayetinin sinyallerini, her yönden ışıklarıyla göz kamaştıran adalet ve merhametinin yansımalarını inkâr etmek, sadece bir nankörlük ve körlük değil, aynı zamanda milyarlarca varlıkların merhamete olan şahitliklerini tekzip etmek, bu sonsuz merhamet karşısında divan duran varlıkların bu duruşlarını tahkir etmek anlamına gelir.

Bir küfür, bir inkâr; bin katil hükmündedir. Çünkü, binlerce hak ve hukukları manen öldürmektir. Bir tek katlin cezası en az on beş yıl hapis olduğu insanların adaletinde yer etmişken, bin katli birden işleyen bir kimsenin cehennemde yatmasını adaletten uzak görmek akıl-vicdanla izah edilemez. (bk. Nursi, Sözler, 82; Asa-yı Musa, 49)

- Evet, Kur’an’da kâfir ve zalimlere karşı şiddetli ve hiddetli ifadelerin tekrar tekrar kullanılmasının hikmeti:

“ -Risale-i Nur'da kat'î isbat edildiği gibi- beşerin küfrü, kâinatın ve ekser mahlukatın hukukuna öyle bir tecavüzdür ki, semavatı ve arzı kızdırıyor ve anasırı hiddete getirip tufanlar ile o zalimleri tokatlıyor.” (bk. Sözler, s. 458)

- Eğer bu dünyada, gözümüzle gördüğümüz ve Bedüzzaman gibi -dünya ve ahiret hayatını insanların kurtuluşuna adayan şefkat dolu -bir insana “Zalimler için yaşasın cehennem!” sözünü dedirten suçlar işleniyorsa, Cehennemin varlık hikmetini anlamakta zorlanmamak gerekir. Hikmetin tamamını ise, Hakîm-i mutlak ve Rahmanurrahîm olan Allah’ın celalli hikmetine ve izzetli adaletine havale etmekten çekinmemek gerekir.

İşte O, şöyle buyuruyor:

(Resulüm!) Kullarıma şunu haber ver ki: Muhakkak ki, ben bağışlaması çok olan Gafur, merhameti bol olan Rahim'im. Ve yine muhakkak ki benim azabım çok elem / acı verici bir azaptır. (Hicr, 9/49-50)

- Son olarak şunu da belirtmeliyiz ki, cennet ve cehennem yurtları, sadece insanların mükâfat ve ceza yerleri değildir. Milyonlar seneden beri var olmaları, bunların varlıklarının başka hikmetlerinin olduğunun göstergesidir.

- Bu hikmetlerden biri şudur: Allah’ın celali ve cemali olmak üzere iki çeşit isim ve sıfatları vardır. Bunlar ezeli ve ebedi oldukları için, tecellileri yalnız bu geçici ve fani olan dünya ile sınırlı olamaz. Bunların ebediliğine uygun yerlerin olması gerekir.

İşte cennet cemali sıfatların; cehennem ise celali sıfatların ebedi tecelligâhıdır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kâfirlerin cehennemde yanmaları adalet midir? 
Bazı kimseler, Allah Rahman ve Rahim ise, neden insanları akıl almaz işkencelerle ...
Allah kullarına ceza vermek için neden Cehennem azabını uygun gördü?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun