Bozguncular bölücüler toplum mikropları
Kendilerini kötülüğe ayarlamış insan suretindeki şeytanların işi gücü insanları biribirine düşürmek, birlikleri bozmak, dostları ayırmak, biribirine düşman etmek, kavgayı, savaşı, kanı ranta çevirmektir.
Allah Teâlâ bu insan şeytanlarına karşı kullarını uyarmış, onları bekleyen feci akıbeti şöyle bildirmiştir:
“Onlar ki, iyice pekiştirdikten sonra da Allah'a verdikleri sözden dönerler, Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayırırlar, yeryüzünde fesat çıkarırlar; işte sonunda zararlı çıkacak olanlar da yalnız bunlardır.” (Bakara:2/27)
“Allah'a verdikleri sözü pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın korunmasını emrettiği bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte lânet de onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir.” (Ra'd: 13/25).
İnsan şeytanlarının yaptıklarını yapmayan, bozulanı düzelten, arayı bulan, birliği kuran ve koruyan kulları için de Allah şöyle buyuruyor:
“Onlar Allah'ın, korunmasını emrettiği bağı koruyan, rablerine saygıda kusur etmeyen, hesabın kötü sonuç vermesinden korkan kimselerdir. / Ve onlar rablerinin rızasını elde etmek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda gizli açık harcayan, kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte dünya hayatının güzel sonu (cennet) sadece onlarındır” (Ra'd: 13/21,22,).
“Allah'a verdikleri sözden dönmeleri” ezelde, “elestü birabbiküm” (Ben sizin rabbiniz değil miyim?) şeklindeki ilâhî suale insanların özlerinin, kutsal mecliste “evet!” diyerek verdikleri (A'râf 7/172), Allah'ı rab olarak tanımayı ve O'na kulluk etmeyi içeren sözdür veya dünya hayatındaki çeşitli ilişkilerde Allah'ı şahit tutarak, O'nun adını anarak verdikleri sözlerdir. Münafıkların ve onların özelliklerini paylaşan diğerlerinin âdetlerinden biri de verdikleri sözde durmamalarıdır.
“Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyler”i kesip ayırmayı bazı tefsirciler dar bir çerçevede anlamış, “bundan maksat akrabalık bağlarını koparmaktır” demişlerdir. Ama doğrusu bunu daha geniş bir çerçevede almak ve anlamaktır. Allah Teâlâ bütün dinlerin, peygamberlerin, kitapların, insanlığın tevhid anlayış ve inancı çerçevesinde birleştirilmesini; bir ve beraber olmaları gerektiği halde ayrı düşmüş, parçalanmış olanların bir araya getirilip kaynaştırılmalarını istemiş; her nesnenin ve her kişinin olması gereken yerde olmasını, lâyık olduğunu bulmasını murat etmiştir. Düzen bozucular (fesatçılar) ve günahkârlar (fâsıklar, zalimler) ise bunları parçalamak ve ayırmakla meşguldürler.
“Yeryüzünde fesat çıkarmaları”, bozgunculuk yapmaları. Tarih boyunca yeryüzünde, maddî ve mânevî olarak düzeni bozan, çevreyi kirleten, huzursuzluk, acı ve felâketlere sebep olanlar genellikle inkârcılar, ahlâksızlar, zalimler ve günahkârlar olmuştur. Her günah (Allah'ın yapılmasını yasakladığı, yapanları cezalandıracağını bildirdiği her şey) aynı zamanda yeryüzünde bir kötülüktür, fesattır, dengeyi ve düzeni bozmaktır. Amaçları ne olursa olsun sonunda günahkârların, Allah'ı bırakıp nefis ve şeytana kul olanların zararlı çıkacaklarında şüphe yoktur; çünkü bunlar, ömür sermayesiyle fâni dünyayı satın almışlar, kendilerine verilen kabiliyetleri kötüye kullanmışlar, insanları mutlu ve müreffeh kılmaktan değil, mutsuz, mazlum ve acı çeker olmalarını sağlamaktan zevk almış veya menfaatleri için bunlara göz yummuşlar, ama sonunda ebedî saadetten mahrum kalmışlardır.
Buraya kadar mealini verdiğim ve kısaca açıklamaya çalıştığım ayetlerin son günlerdeki uygulaması bazı karanlık ruhlu, kara kalpli insanların ve grupların ümmetin ayrılmaz parçalarını birbirinden ayırmaya ve müminleri birbirine kırdırmaya yönelmiş olmalarıdır. Müslümanları birleştiren en güçlü, en baskın ve hakim bağ “iman bağı”dır. Müminler arasındaki ilişki ancak kardeşlik ilişkisi olabilir. Bu kardeşlik kan, soy, ırk, etnik aidiyet, renk, dil, bölge vb. ne değil, aynı dine iman etmeye bağlıdır. Bu ülkede aynı dine iman etmiş ve kardeş olmuş Türklerle Kürtleri birbirine düşürmeye, güzel ülkemizde iç savaş çıkarmaya, düşmanın ekmeğine yağ sürmeye, bütün ümmetin gözbebeği Türkiyemizi -tıpkı Osmanlı topraklarını yaptıkları gibi- parçalamaya uğraşanlar insan şeytanlarıdır. Bunlara karşı müminlerin yapacakları şey vebadan kaçar gibi onlardan uzak durmak, iğva ve ifsadlarına prim vermemektir.
Bir de şunu hatırdan çıkarmayalım: Her Kürt PKK'lı değildir.
BENZER SORULAR
- Kur'an’da geçen misak ve ahid ne demektir?
- Ehl-i beyt imamlarıyla ilgili ayetler Kuran’dan çıkarıldı mı?
- Allah'a verdiği sözü bozan lanetleniyorsa, bir şeye tövbe edip sonra tövbesini bozan kişi de bu kapsama girmez mi?
- Maide suresi 33. ayetle ilgili Muhammed Esed’in dipnotu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Ahlak ilkeleri ile ilgili ayetler hangileridir?
- Allah dilediğini saptırırsa, adalet olur mu?
- 23. Tefsir: Melekler insanın fesat çıkaracağını nasıl bildi?
- Hidayet ve dalalet sadece inanç esaslarında mı olur?
- Boşanma nedenleri hakkında bilgi verir misiniz?
- Haydutların ve teröristlerin cezası ve affı