Allah Benim İçin Sahabeleri Seçti

İbn-i Mesuddan Dârekutninin Süneninde geçen bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır:

“Hiç şüphe yok Allah Teala benim için sahabeler seçti (insan etti.) Böylece onları ashabım, damatlarım kayın pederim ve ensarım (yardımcılarım) kıldı. Yakında onları noksanlayan, onlara sebbeden (tahkir ve tenzil eden) bir topluluk da gelecek. Eğer siz onlara (onların devrine) ulaşırsanız, onlara kız alıp vermeyin, onlarla birlikte yiyip içmeyin, onlarla namaz kılmayın, (öldüklerinde) üzerleri ne de namaz kılmayın.”(Râmûzul-Ehâdîs, s. 86, no: 1196; Hayatus-Sahâbe II, 561; Tefsîrul-Kurânil-Azim IV, 205, 306, Şerhul-Akîdetit-Tahâviye, II, 691, 694, 698; Sunenu İbn-i Mâce; I, 97, VIII, 89)

(Ümmetin ahirinin evveline lanet edeceği bir zamanın geleceği; ümmetin sonlarında cehaletin ortaya çıkıp hakim olacağı) ümmetin evvelini, selefi beğenmemek de bize göre buradan kaynaklanmaktadır).

Bu hadis-i şerifte Rasulüllah (asm) birçok hususa temas etmektedir:

a. Allah onu son peygamber seçtiği gibi, onun için, ona layık ve büyüklüğüne münasip sahabeleri de kendisi için seçmiştir. Hazırlamıştır. Hayr ve hıyara, hayırlı oldu. O hususta kendisine iyi olduğu demektir. İhtiyar intika ve ıstıfadır. Bir şeyi diğeri üzerine seçmektir. İhtiyarda hayırlısını, iyisini en güzelini seçmek, ayıklamak ve tercih vardır. Birini diğerine üstün görme söz konusudur. Ashab (ra) bu noktadan Allah tarafından seçilmiş ve Rasulüllah’a münasip lâyık, sahabe, arkadaş edilmiş kimselerdir.

b. Allah onları Rasulüllah’a (asm) sahabe ettiği gibi, onlar içinden fazilette en büyük Hatem-i enbiya için, damatlar ve kayınpederler de seçmiştir. Sıhr evlilikle yakın akraba olan damad yerine kullanılırsa da(el-Mucemul-Vasît s. 527; Ayrıca bk. es-Savâikul-Muhrika, s. 170-171; Muhammed Sabbân, İsafur-Râğıbîn, Mısır, 1375, s. 119; el-Munavî, Abdurrauf, Feyzul-Kadir, I-IV, Mısır, 1958, II, 512) hem hanımın hem de kocanın Ehl-i beyti için “eshâr” denilir (Feyzul-Kadîr I, 197, II, 512). Bu hadis-i şerife göre, Rasulüllah'ın ashabı Allah tarafından kendisine layık ve münasip seçildiği gibi, Onun esharı, damatları ve kayın pederleri de Allah tarafından seçilmiştir. Öyleyse onun iki kızını arka arkaya alıp "Zinnûreyn" ünvanını alan Hz. Osman (ra) Allah tarafından seçilip ona damad edildiği, Allah, Rasulüllah'ın damadı olarak Müslümanlar içinden onu seçtiği ve beğendiği gibi, en küçük kızı Hz. Fatıma’ya da eş olarak amcası oğlu Hz. Ali’yi layık görmüş ve seçmiştir.

c. Aynı şekilde Rasulüllah’ın zevcelerinin Müslümanlıkla şereflenen babaları da, Allah tarafından ihtiyar edilmişlerdir. Hanımı Hz. Aişe’nin babası yaptığı evlilikle ona layık kayınpeder seçildiği gibi, Hz. Hafsa’nın babası Hz. Ömer de Allah tarafından ona kayınpeder, sıhr, seçilmişlerdir. Damatlarını kayınpederlerini, sahabelerini Allah seçip beğenmişse, biz nasıl beğenmeyelim? Allah’ın seçtiğine evet dememek, onun beğendiklerini ve sevdiklerini beğenmemek ve sevmemek olur mu?

d. Hem Rasulüllah (asm) bir hadis-i şeriflerinde 

“Ashabım ve sıhrlerim hakkında beni muhafaza ediniz; kim onlar hakkında beni (hukukumu) muhafaza ederse, Allah Onu dünya ve ahirette muhafaza eder. Kim de onlar hususunda beni muhafaza etmezse, Allah ondan yüz çevirir. (veya çevirsin) onu azabla yakalaması da yakındır.”(Feyzul-Kadîr, I, 197, II, 512)

buyurmakta, hem esharına hem bütün ashabına karşı tahkir, terzil ve dilleri onlar aleyhine kullanmaktan bizi men etmektedir. Bu sebepten ashabı ve esharı tenkid etmek, hakaret etmek, onlara düşmanlık göstermek ve kin gütmek olmaz. Ashab ve sihrleri hakkında Rasulüllah (asm)'ın hürmeti ancak böyle muhafaza edilebilir. 

Onun (asm) kayınpederi Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Ebû Sufyan'a (ra) kin adavet beslenemediği, onlara seb ve tahkir edilmemesi gerektiği gibi, damadları Hz. Osman ve Hz. Ali’ye de seb, tahkir, düşmanlık ve buğz edilemez. Bütün ashaba tavrımız da eshârına olan tavrımız gibi olmalıdır: 

“Kim (ashab ve eshar hakkında) Rasulüllah’ın (asm) hukukunu muhafaza ederse, Allah Onu dünyada ve Ahirette muhafaza edecektir.” 

Yoksa ondan yüz çevirecek ve onu azabla yakalayacaktır.

e. Ashab devrinden sonra sahabeleri tenkid eden onları noksanlamak isteyen, onlara seb ve tahkirde bulunan, fazilette onlardan geri kalmadığını iddia eden, hatta onları geçebileceklerini ifade eden kimselerin geleceği burada haber verilmektedir. (Feyzul-Kadîr I, 197). Böyleleri

“ ...Mutlaka biz (Kuranı) okuduk, anladık. Öyleyse bizden daha iyi kim var?”[bk. Râmûzul-Ehâdîs, s. 366 4525. hadis (Tabarani fil-kebirden)]

diyeceklerdir, Rasulüllah (SAV) islamın gerileme devrinde gelecek bu kimseler için:

“Acaba onlarda hayırdan bir şey var mı?” hükmünü verir ve ashabına: “Bunlar sizlerden (bu ummet içinden çıkacak) kimselerdir ve bunlar cehennemin yakıtıdırlar.” (Râmûzul-Ehâdîs, s. 366, 4525. hadis.)

buyurur. Bu hadis-i şerifte de: aynı kimselerden söz edilmekte “yakında onları (ashabı) noksanlayan, onlara sebbeden (küfür ve tahkirde bulunan) bir topluluk da gelecek” buyurulmaktadır.

f: Hadisin son bölümünde, sağlam, sahabeleri, eshârı seven onlara dil uzatmayan ensara muhabbet besleyen gerçek müminlerin Ashaba, eshara, ensara tavır alan, buğzeden onların noksanlıklarını yayan, onlara hürmet ve sevgi duymayanlara karşı almaları gereken tavır gösterilmektedir. Onlarla kız alış verişi yapmamak, Rasulüllahın sahabelerini, ensarı, esharı, sevmeyenlere kız vermemek ve almamak, birlikte olmamak ve birlikte namaz kılmayıp cenazelerine de gitmemek tavsiye ediliyor.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun