Birlikte veya ayrı ayrı yemenizde sizin için bir günah yoktur, ne demek?

Tarih: 05.06.2021 - 09:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ahzab suresi 53. ayeti ve Nur suresi 61. ayeti ayrı ayrı değerlendirmişsiniz, Ahzab suresi 53. ayette "Peygamber eşlerinden bir şey isterken perde arkasından isteyin" deniyor ki Ahzab suresi 6. ayette Peygamber eşlerinin annemiz mertebesinde olduğu söyleniyor ve buna karşı perde arkasından konuşmamız emrediliyor.
- Ama Nur suresi 61. ayette "arkadaşınızdan yiyip içmenizde bir sakınca yoktur. Birlikte veya ayrı ayrı yemenizde sizin için bir günah yoktur." deniyor. Sadece peygamber eşlerinde mi böyle bir durum vardı?
- Yoksa Nur suresi 61. ayette arkadaşınızdan yiyip içmenizde bir sakınca yoktur derken aileleri ya da eşleri kastedilmiş midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu sorunun cevabı -sizin de gördüğünüz gibi- detaylı ve güzel bir şekilde işlenmiştir.

Bununla beraber, biz yine de özet halde bu konuyu -tercihe şayan gördüğümüz- yorumlar ve rivayetler ışığında inceleyelim:

Önce Nur suresi 61. ayetine bakalım:

Meali şöyledir: 

“Gözleri görmeyen için bir sakınca yoktur, topal için bir sakınca yoktur, hasta için de bir sakınca yoktur. Sizin için de kendi evlerinizden (kendi eşleri ve çocuklarının evlerinden), babalarınızın evlerinden, analarınızın evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarı elinizde bulunan evlerden ve arkadaşınızdan yiyip içmenizde bir sakınca yoktur. Birlikte veya ayrı ayrı yemenizde sizin için bir günah yoktur.” (Nur, 24/61)

a) Görmeyen, topal olan ve hasta olan kimseler ile ilgili olarak (ayette bildirilen hususlarda) “bir sakınca” olmadığı ifade edilmiştir.

Buna göre ayette yer alan “ala” kelimesi “fi” manasındadır. Bu tevile göre, “Gözleri görmeyen için bir sakınca yoktur, topal için bir sakınca yoktur, hasta için de bir sakınca yoktur” mealindeki ifadede yer alan “için” kelimesi, çift yönlü bir ruhsata yöneliktir. Buna göre tefsirli meali şöyle olabilir:

“Bu üç kişinin -söz konusu mekanlarda- başkasıyla yemek yemelerinde ve başkalarının da bu üç kişiyle -söz konusu mekanlarda- yemek yemelerinde bir sakınca yoktur.”

Çünkü alimlerin büyük çoğunluğuna göre, bu ayetin nüzul sebebi şunlardır:

1) Sağlıklı olan normal insanlar, “bu üç kişi ile yemek yemek istemiyorlardı. Çünkü bunlar yemeği sağlam olanlar gibi / onlar kadar yiyemiyorlar” diye düşünüyorlardı. Haksızlık yapmak istemiyorlardı.

2) Buna mukabil, bu üç hasta kişi de -sağlam olan kimselere tiksinti verme endişesiyle- onlarla birlikte yemek yemekten çekiniyorlar idi. 

3) Savaşa giden bazı kimseler evlerini (belki de yakınları olduğu için) bu üç tip hastalara emanet ediyorlar ve evdeki yiyeceklerden de yiyebileceklerini tenbih ediyorlardı. Ancak, bu kimseler evin sahibi evde olmadığı için, o yiyeceklerden yemek istemiyorlardı. İşte bu ayet insanları rahatlatmak üzere indirilmiştir. (bk. Razi, ilgili ayetin tefsiri)

b) Diğer insanlar için de söz konusu olan “Sizin için de kendi evlerinizden, babalarınızın evlerinden, analarınızın evlerinden…” mealindeki ifadede yer alan rahatlatma ruhsatı şöyle açıklanabilir:

1) Müminler bazen bu üç hasta gibi olanları çeşitli yakınlarının evlerine götürüp yemek yediriyorlardı. “Bir ticaret konusu olmaksızın mallarınızı kendi aranızda batıl / yanlış yollardan alıp yemeyin.” (Nisa, 4/29) mealindeki ayetin indirilmesinden sonra, insanlar birbirinin yemeklerini yemekten çekinmeye başladılar. 

2) Bir kimse babasının veya kardeşinin evine gider, kendisine yemek ikram edilir, fakat ev sahibi (babası, kardeşi v.s.) evde olmadığı için, o ikramı kabul etmezlerdi.

İşte bu ayette böyle mahzurun olmadığı ifade edilmiş ve o yakınlarının tek tek akrabalık ilişkisinin (baba, kardeş gibi) unvanlarına yer verilmiştir. İşte ayetin bu kısmı da bu sıkıntıları ortadan kaldırmaya yöneliktir. (bk. a.g.y)

c) “Birlikte veya ayrı ayrı yemenizde sizin için bir günah yoktur.” mealindeki ifadelerin Hz. Peygamber (asm) Efendimizin hanımlarıyla bir ilgisi yoktur. Görebildiğimiz kadarıyla ondan fazla baktığımız tefsirlerde böyle bir ilişkiye yer verilmemiştir.

Evvela, birçok hükümde olduğu gibi burada da ilk muhatap erkeklerdir. Kadınların erkeklerle bir arada bulunması, ilim, irfan, salih amellerin öğretim ve öğrenimi ve daha başka güzel işler konusunda, İslam’ın öngördüğü şartlara riayet etmek suretiyle caizdir. Bu konuda değişik bilgiler vardır. Sitemizde ilgili bazı bilgiler yer almaktadır, bakılabilir.

Alimlerin bildirdiğine göre, Cahiliye döneminden kalma adetlerden biri de misafirlik ve cömertlik vasfı idi. Hz. İbrahim’den tevarüs edilen bu husus özellikle bazı kabilelerde hâlâ devam ediyordu. Örneğin “Benî Leys b. Bekr” kabilesinden olan insanlar bir arkadaş bulmadan -aç oldukları halde- tek başlarına yemek yemezlerdi. Genel olarak Araplar, bir misafir gelmeden tek başlarına sofraya oturmak istemezlerdi.

İşte bu ayette yemek yemenin adabı öğretilmiş, insanların birlikte olduğu gibi tek başlarına da yemek yiyebileceklerine dikkat çekilmiştir. (bk. Kurtubi, Meraği, Zuhaylî, ilgili yer)

İlave bilgi için tıklayınız:

Nûr suresi 61. ayeti nasıl anlamalıyız? Kadın-erkek, beraber oturup ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun