Bir şeyi sürekli düşünürsek, o olayın gerçekleşme imkanı var mı?

Tarih: 06.10.2014 - 01:20 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Son zamanlarda insanlar arasında sıkça duyduğum "çekim yasası" muhabbetiyle alakalı sorularım olacak.
- Gerçekten bir şeyi sürekli düşünürsek o olayın gerçekleşme imkanı var mı?
- Düşüncelerimizin evrenden çekim gücü yeteneği mümkün mü?
- Bu durum Allah’ın kader ve kazaya iman şartına ters düşmez mi?
- Kaderimizi düşüncelerimizle mi yönlendiririz?
- Bu çekim yasası inancımızla bağdaştırdığımız zaman, sanki saçmalıkmış gibi geliyor. Bu konuda bizi aydınlatır mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Eskidenberi göz değdirmeyle insanlar, hayvanlar veya cisimlere tesir edildiği, bu etkiyle onların yere yıkıldığı, attan düştüğü, kayaların parçalandığı vs. bilinmektedir.

- Telepati, bu asırda harika bir telekomünikasyon örneği olduğu gibi, -deyim yerindeyse- var olduğu söylenen "telekinezi" de harika bir tele-mıknatizasyon örneği olabilir.

- Bu çerçevede düşünüldüğünde, bazı olayların bizim düşüncelerimize paralel olarak meydan gelmiş olması mümkündür. Fakat, bunu iyi anlamak gerekir. Soruda da işaret edildiği üzere, hiçbir şey Allah’ın takdiri, emir ve iradesi dışında meydana gelemez. Hiçbir düşünce, bir olayı meydana gelmesinin tekin faktörü olamaz.

- Bu konuda bilinmesi gereken şudur:

Olaylar bizim düşüncelerimizin tesiriyle meydana gelmiyor. Meydana gelmeye hazırlanan olaylar meydana gelmeden önce Allah’ın iradesiyle “hiss-i kablelvuku” denilen bizim önsezimize sinyal gönderir. Ve biz bunu olayın ortaya çıkmasından önce hissederiz.

Bu konuyu “iktiran” (iki şeyin aynı zamanda olması) kaidesine göre de değerlendirebiliriz. Buna göre, sezgilerimiz ile ilgili olayların ortaya çıkması aynı zaman diliminde söz konusu olur. Olaylar Allah’ın iradesiyle gaib aleminden çıkıp şehadet alemine doğru gelirken -ufak bir müansla- daha buraya ayak basmadan biraz önce bizde bu olayla ilgili bir duygu oluşur.

Tabii ki gaib aleminden çıkıp şehadet alemine doğru yol alırken, bizim onu hissetmemiz onu meydana gelmesine bir sebep teşkil etmemektedir. Çünkü o zaten çoktan yola çıkmış geliyor. Allah bazı hikmetlerinin gereği olarak bazı kullarına bu hisle bir ön bilgi vermektedir.

Bunun belki de en önemli hikmeti, Allah’ın sonsuz ilmini ve bu ilmin bir nevi olan kaderin varlığını göstermektir. Bunun ilahi bir takdir olduğunu itikat etmek, insana değişik olaylar karşısında sabır, metanet ve teselli bahşedecektir.

Elbette hiç kimse kaderin arkasına sığınarak kendi tembelliğini, kendi, suçunu, kendi kusurunu örtemez. Fakat iş olduktan sonra teselliye muhtaç olan insanların bu yönü düşünmesi de büyük bir önem arz etmektedir.  

Nitekim, Bediüzzaman Hazretleri de: “Mesaib ve maziye / geçmişte olup bit olmuş olaylar ve musibetler konusunda kaderin kullanılmasında bir sakınca olmadığını” belirtmiştir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Telekinezi, yani düşünce gücü ile cisimleri hareket ettirmeye çalışmak, insanı şirke sokar mı?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun