Bir kimse kendi ana dilinde, örneğin Kütrçe ile eğitim hakkına sahip değil midir?
Değerli kardeşimiz,
İslam’da, her milletin yaratılıştan var olan hakları vardır ve bunlar her kes için geçerlidir.
İslam’a göre dilinizi konuşmak, eğitim ve öğretimde kullanmak, bir baskı altında olmadan kimliğinizi söyleyebilmek hakkınızdır.
Şunu unutmamak gerekir ki, İslam akıl ve hikmet dinidir, kardeşlik dinidir. Bu günkü şartlarda özellikle Türkiye’de başka bir devlet kurma düşüncesi herkesten önce Kürtlerin zararınadır. İslam’ın güçlü olması mefkuresine aykırıdır. Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmek gibi hem dünya, hem ahiretin zararına olan bir fitneye sebep olur. Din kardeşliğini zedelemeye neden olur. Özellikle evlilik vasıtasıyla belki milyonlarca ailenin Kürt-Türk akrabalığından et-kemik hükmüne geçtiği bir ülkede, İslam’ın ayrılığa-gayrılığa izin vermesi düşünülemez.
Şunu da belirtelim ki, hiçbir hak şiddeti meşru kılmaz.
Bu gün Türkçe’nin resmî dil olarak devam etmesi, sosyal, siyasal ve hukuk işleyişi açısından hikmet düsturunun bir gereğidir. Fakat Kürtçe’nin de her yerde serbest olması, kardeşliğin olduğu kadar barış ve huzurun da bir temel harcıdır.
Hiçbir Kürt, hiçbir Türk’ten ve hiçbir Türk, hiçbir Kürt’ten -soyu itibariyle- ne daha, yukarı ne de daha aşağı bir mertebede olabilir. Bütün insanlar İslam nazarında bir tarağın dişleri gibi eşittir. Allah katındaki üstünlüğün ölçüsü, sadece ve sadece fazilet ve takvadır. (bk. Hucurat, 49/13)
Kıyamete çeyrek kala bir zaman diliminde yaşıyoruz. Irkî mülahazalar yerine dinî mülahazalara ağırlık vermek, soydaşlık yerine dindaşlığı esas almak, düşmanlık yerine kardeşliği pekiştirmek, yabancılık düşüncesi yerine insanlık rotasında yürümek esastır.
Bir kimsenin “Ben Türk'üm” veya “Ben Kürd'üm” demesinde, dinî ve insanî bir sakınca olmadığı gibi, dürüst olmanın da bir gereğidir.
Ancak, zalim dahi olsa soydaşını başkasına tercih eden kimsenin unvanı, dünyevî literatürde “faşist ırkçı”, uhrevî literatürde ise “zalim cahiliye hamiyetçisi”dir.
Özetle, farklılıklarımıza karşı tutumumuzu şu hadis-i şerifin verdiği mesajı baz alarak ayarlamalıyız:
“Sizden biriniz kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe -gerçek anlamda- iman etmiş olamaz.” (Buharî, İman 7; Müslim, İman 71)
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Müslümanların, İslam ülkelerinin geri kalmasının sebepleri nedir?
- İslamı tebliğ ederek zulmetmiş olmaz mıyız?
- İslam’ın terör ile alakası yoksa Müslüman ülkelerdeki terör nasıl izah edilebilir?
- İnsan olmayı nasıl hak ettik?
- Zamanımızda ümmetin gidişatı nasıl düzelir?
- Irkçılığı ilk dâvâ eden kimdir ve bu davranış, kimin özelliğidir?
- Mevlana, Moğollara yönelik neden cihad etmemiştir?
- İran ve Arabistan gibi şeriat ile yönetilen ülkelerin yönetim şekli doğru mudur?
- 20 zor soruya cevap verir misiniz?
- Hz. Ömer, binlerce Kürt gencini öldürmüş mü?