Bekarlık mı, yoksa evlilik mi daha hayırlıdır?
- Bir hadisi şerifte; "İki yüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafifü'l-hâz olandır." diyor. Bu, bekarlığın evlilikten daha iyi olduğu anlamına gelmiyor mu?
- Bu hadisi açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
1. "Allah bir kula hayır dilediği zaman, onu çoluk-çocuk ve mal ile meşgul etmez.”(İhya, II/25) sözü, hadis değil, Hasan-ı Basrî'nin sözüdür.
2. “İki yüz senesinden sonra insanların en hayırlısı, zevcesi ve evladı olmamakla yükü hafif olanıdır."(İhya, II/24) hadisi alimler tarafından zayıf sayılmıştır.(bk. Zeynul-Irakî, Tahricu Ahadisi'l-İhya, -ihya ile birlikte).
3. "Ahir zamanda sizin en iyiniz, çoluk çocuğu olmayandır." anlamında bir hadis vardır. "Hafifü'l-haz" kelimesi, ahir zamandan bahseden hadis-i şeriflerde geçmektedir. Kıyamet günü hesabı kolay olacak olanlar için kullanılan bir tabirdir. Ancak bu rivayetin zayıf bir hadis olduğu ifade edilir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V. 252; Tirmizi, Zühd, 35; İbn Mace, Zühd, 4)
Hadiste geçen "hafifü'l-haz" kelimesinin anlamı mal ve çoluk çocuk yükü az olan kimse demektir. (İbnü'l- Esir, en Nihaye fi Garibi'l-Hadis)
4. Yine Gazalî’nin yer verdiği bir rivayette de şöyle denilmiştir:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişinin helaki eşinin, ebeveyninin ve evladının eliyle olacak. Onlar, onu fakirlikle suçlayacak ve gücünün üstünde yük yükleyecekler, o da dinini kaybedeceği işlere girecek ve helak olacaktır.” (İhya, a.g.y)
Zeynu’l-Irakî bu hadisin de zayıf olduğunu söylemiştir. (Tahricu Ahadisi’l-İhya, a.g.y)
Başka rivayetlerde ümmetin çoğluğu övülmüş ve çok çocuklu olmak teşvik edilmiştir. Bu açıdan neslin azalmasına neden olmak doğru olmaz. Ancak ahir zamanda çocuk yetiştimenin zorluğunu anlatmak için o zamanın fitnelerine dikkat çekilmiştir.
Diğer taraftan evlenmeyen ya da evlendiğ halde çocukları olmayan aileler, bu ve buna benzer hadislere bakarak hesaplarının daha kolay olacağını ümit edebilirler.
Ancak çocuklarına gerekli olan dini ve dünyevi eğitimi verip iyi yetiştiren aileler de bunların karşılığını alacaktır. Öyleyse her rivayeti kendi bağlamında değerlendirmek ve ona göre hüküm vermek gerekir. Her Müslüman durumuna ve konumuna göre iki taraftan birini tercih edebilir; niyetine göre de sevabını alır.
5. Evlenmeyi teşvik eden ayetlerin yanında bir çok sahih hadis de vardır. Bu sebeple, aksini ifade eden rivayet ve sözleri daha hususî bir anlamda değerlendirmek gerekir. Örneğin Hasan-ı Basrî'nin sözleri, inzivayı teşvik sadedinde söylenmiştir. İmam Gazalî de bu konuyu evlenmenin faydaları ve zararları başlığı altında işlemiştir. Her bir kötülükte bile bir iyilik olabildiği gibi, her bir iyilikte de bir kötü tarafı olabilir.
Hükümler ekseriyete göre verilir. Bıçakla adam öldürebilir, kibrit ev yakabilir diye kimse bunları yasaklamıyor. Evliliğin yüzde doksan güzelliği yanında yüzde on yan etkisinin olması onun kötü olduğu anlamına gelmez.
Hadis zayıf olmakla beraber, bunun da saadet asrından iki yüz sene sonra bazı yan etkilerinin ortaya çıkacağı anlamına algılamak gerekir. Takvanın gittikçe azalacağı ve -başka hadislerde ifade edildiği üzere- takvadan yoksun bazı çoluk çocuk ve anne babanın sabırsız, kanaatsiz ve aşırı istekleri karşısında, kişinin harama girme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağına işaret edilmiş ve bir uyarı yapılmıştır.
Ayrıca, bu tür rivayetlerin bazı hususî zatlara bir ders de olabilir. Nitekim, İmam Nevevî, İmam Suyutî gibi çok önemli bir kısım alimler, bu gibi hadis riayetlerinin desteğini de alarak ilim ve ibadetle meşgul olmayı evlenmeye tercih etmişlerdir. Eğer Suyutî evli olsaydı, bu kadar telifat yazabilir miydi? Eğer Bediüzzaman evli olsaydı bu kadar zor şartlar altında iman ve Kur'an hizmetini böyle yapabilir miydi?
6. Bekârlık meselesi tarih boyunca sohbetlere mevzû teşkil etmiş, kimileri bekârlığı bir vezirlik, kimileri de bir rezillik saymış, böylece lehte ve aleyhte söyleyip yazanlar olmuştur.
Bize göre ne bekârlık bir vezirlik, yahut rezillik; ne de evlilik bir sultanlık, yahut şâhlık...
Her ikisi de şahısla, şahsın düşünce yapısıyla alâkalı bir şey. Öyle kafalar, öyle düşünce sahipleri vardır ki, dünyanın imkânını yanına yığsanız huzur bulamaz, tatmin olamaz. Böyle biriyle yapılan evlilik ne sultanlıktır, ne de vezirlik... Tam manasiyle bir rezilliktir.
Ama öyle kanaat ve fazilet sâhipleri de vardır ki, onlar bütün gayret ve takatlarıyla çalışıp çabalarlar; buna rağmen ellerine geçen mütevazi imkânlarıyla kurdukları vasatî hayatlarından zevk alır, huzur duyarlar. İşte böyleleriyle yapılan evlilik bir vezirlik mâhiyetini de taşır, sultanlık hüviyetini de iktisap eder.
Evlenmek, yahut bekâr kalmak mes’elesi, dışarıdan telkinle tahakkuk edecek bir mesele değildir. Bu, şahsın hissî yapısıyla alâkalı bir husustur.
Bunun içindir ki, fıkıh kitaplarında şu mealde hüküm verilmiştir:
Kendini haramlardan koruyan kimse için evlenmek sâdece sünnettir. Koruyamayanlar için de evlenmek farzdır! Demek oluyor ki, şahıs kendini bilir, durumunu muhasebe eder. Kendisi için farz mı, yahut sâdece sünnet mi, vicdanı bir değerlendirme ile hükmünü verir.
Şüphesiz ki, evlenme kararı, mânevî değerlere sâhip olmanın yanında bâzı maddî şartları da hazırlamış olmayı gerektirmektedir. Bu şartların hiç olmazsa asgarîsini hazırlamadan gözü kara bir şekilde evlenme teşebbüsüne geçmek, biraz cesaretlice başlangıç olur.
Ne yazık ki, bâzan kız tarafı, yavrularını gönderecekleri evin maddi zorluklarını düşünmeden bir sürü gösterişli masraflar ihdas etmekte, böylece evlâtlarını borç harç içinde bıraktıkları bir yuvaya göndermekte, hayata daha ilk gününde borçlu olarak başlatmaktalar. Çevrenin gösteriş tesirinden kurtulamayan bu ebeveynler keşke, daha gerçekçi düşünebilse, daha az bir masrafa râzı olup yavrularını huzur duyabilecekleri borçsuz bir hayata başlatsalar...
Ne var ki, çevrenin kötü örnekliği, bunu tatbi ki zor bir fedakârlık gibi göstermektedir.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Ahir zamanda, sizin en iyiniz çoluk çocuğu olmayandır." diye bir hadis okudum. Bu hadisin sahih olup olmadığını merak ediyorum?..
- Bekarlık mı, yoksa evlilik mi daha hayırlıdır?
- İnsanlar helâk oldu, ancak alimler kurtuldu... anlamındaki hadisi nasıl anlamalıyız?
- Hz. Ebu Bekir: "Cehennemde vücudum büyüsün tâ ehli imana yer kalmasın." demiştir. Bu söz doğru mudur; nasıl anlamalıyız?
- Abdest alırken ensesini mesheden, kıyâmet günü zincirlenmez, hadisi sahih midir?
- İmam Gazali'nin eserinde zayıf hadis var?
- Cinsel ilişkide çıplak olmak, çocuğu hayasız mı yapar?
- İki günü eşit olan zarardadır, sözü hadis midir, nasıl yorumlamalıyız?
- “Bir kötülük işlediğinde hemen tövbe et. Gizli günahına gizlice, açıktan işlediğin günahına açıkça tövbe et.” hadisinde geçen açık ve gizli tövbe nasıl yapılır?
- Karısının huysuzluklarına sabreden Eyyüp (a.s)’ın sevabını alır sözü hadis midir?