Bediüzzaman neden kafir kılıcıyla İslamın zaferini istememiştir?
- Çünkü belki bu sayede halkı dinsizleştirme politikası sona erecek, İslam ve Müslümanlar rahatlayacak?
- Böyle bir şeyi kafirin kılıcıyla da gelse güzel değil mi?
Bediüzzamanın sorulan bir soruya cevabı:
"Bu yakında İngiliz ve İtalya gibi ecnebîlerin bu hükümete ilişmesiyle, eskiden beri bu vatandaki hükümetin hakikî nokta-i istinadı ve kuvve-i mâneviyesinin membaı olan hamiyet-i İslâmiyeyi tehyiç etmekle şeâir-i İslâmiyenin bir derece ihyâsına ve bid'aların bir derece def'ine medar olacağı halde, neden şiddetle harp aleyhinde çıktın ve bu meselenin âsâyişle halledilmesini dua ettin ve şiddetli bir surette mübtedi'lerin hükümetleri lehinde taraftar çıktın? Bu ise, dolayısıyla bid'alara tarafgirliktir."
"Elcevap: Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz-fakat kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler." (Lemalar, 16. Lema)"
Değerli kardeşimiz,
Bediüzzaman Hazretleri, neden kâfirin kılıcını istemediğini kendisi açıklamıştır:
a) “Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz, fakat kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil.”
Düşmanın yardımını istemek -zorunlu olmadıkça- bir zillettir. İngilizler gibi İslam ülkelerini -asırlardır- esaret altına almış olan bir İslam düşmanının yardımı bize lazım değildir.
b) “Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.”
İslam ülkelerinin başlarına bugünkü münafıkları musallat eden bu sinsi İslam düşmanlarıdır. Kılıçları vasıtasıyla bir ferec gelse bile, bu kılıçları yeniden Müslümanların aleyhindeki zümrelere yardım olarak kaydırmayacakları meçhuldür.
c) Kafirlerin desteğiyle elde edilen bir zaferde, onların görünürdeki dostlukları daha kolay ve sinsice Müslümanların aleyhine dolaplar çevirmelerine bir zemin olabilir. Çünkü mevcut ortam Türkiye ile o kafirler arasındaki husumetin açık olmasına hizmet etmektedir.
Onların kılıçları devreye girdiği zaman bu ortam bozulur, zahiri husumet zahiri dostluğa dönüşür. Böylece açıktan düşman rolündeki kâfirler gizlilik perdesine bürünebilirler. Bu ise açık küfrün nifak küfrüne inkılap etmesi anlamına gelir. Münafık ise kafirden daha şerir ve daha şedittir.
d) Kafir bir yeri işgal ettiği zaman onu sömürgeleştirir ve asla o ülkeyi kendi haline bırakmaz. Afrika’da, geçmişte Müslüman olup şimdi Hristiyan olanların durumu Bediüzzaman Hazretlerinin bu öngörüsünü doğrulamaktadır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Dünyadaki zulümlere karşı Müslümanların tavırları nasıl olmalı?
- Hudeybiye Fethinden Mekkenin Fethine...
- Bayram Nedir? Dinî Bayramlar Hangileridir?
- Yenilen her ekmek kırıntısı bir hurinin mehri mi?
- Allah için koklama, gülme, ağlama gibi şeyler düşünülebilir mi?
- "Rahmetim gazabımı geçti." hadis-i kutsisi nasıl anlaşılmalıdır?
- Deccal'ın özellikleri nelerdir?
- Peygamberimiz kaç parmak ile yemek yerdi?
- İnsan, kendisini mahlûkatına benzemeyen Rabbiyle kıyaslarken, nasıl bir hatanın içine düşmektedir?
- Layık olmayanlara dini anlatmak, öküzün boynuna inci takmak gibi mi olur? "Layık olmayanlara ilim öğreten, domuzların boynuna cevher, inci ve altın gerdanlık takan kimseye benzer." şeklinde hadis var mıdır; nasıl anlamalıyız?