Ayetleri gizlemek nedir? Her günah işleyeni uyarmalı mıyız?
- Çevremizde her günah işleyen uyarılmalı mıdır?
Değerli kardeşimiz,
- “Ayetleri gizlemek” ifadesi çok kapalı bir ifadedir. Bundan kevni ayetler mi, vahyi / kitabi ayetler mi kastedilmiş, belli değil.
Bununla beraber, Kur'an’da kullanılan benzeri ifadelerin manası Ehl-i kitabın, özellikle de Yahudilerin kendi kitaplarında var olan bazı bilgiler, bilhassa İslam peygamberi hakkındaki ifadeler kastedilmiştir. Mesela:
“İnsanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra, indirmiş olduğumuz aşikâr delilleri ve hidayeti gizleyenler var ya, işte onlara Allah lânet ettiği gibi, lanet edebilecek herkes de lanet eder.” (Bakara, 2/159)
mealindeki ayette, Hz. Peygamber (asm)'in vasıflarını ve ne zaman peygamber olarak gönderileceğine dair kitaplarında gördükleri bilgileri gizleyen Yahudi ve Hristiyan alimleriyle ilgili olduğu bildirilmiştir.
Bunun yanında bu ayetin -Kur'an da dahil- Allah’ın kitaplarında yer alan ayetleri, bilgileri işine gelmediği için gizleyen herkes için geçerli olduğu görüşü de söz konusudur. (bk. Taberi, Razi, ilgili ayetin tefsiri)
- Çevremizde her günah işleyeni uyarmaya kalksak, kendimizi uyarmaya vaktimiz kalmaz.
- Günahı defetmenin elle, dille ve kalple olacağını bildiren hadis meşhurdur. Hadisin tamamı şöyledir:
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir." (Müslim, İman, 78; Tirmizî Fiten, 1I; Nesaî İman 17; İbn Mâce, Fiten, 20).
- Hz. Huzeyfe anlatıyor: “Peygamberimiz (asm) şöyle buyurdu: “Bir müminin kendi nefsini zillete düşürmesi yakışmaz.” İnsanlar: “Kişi kendini nasıl zillete düşürür?” diye sorduklarında da “Kişi güç yetirmeyecek belalara kendini hedef yaparak (zillete düşürür)” diye buyurdu.” (bk. Tirmizi, Fiten, 67)
- Şarihler bu hadisi açıklarken, “yakışmaz” diye tercüme ettiğimiz “la yenbeği” kelimesini burada “caiz olmaz” anlamında olduğunu; bu nedenle müminin katlanamayacağı sıkıntılara kendini maruz bırakmasının caiz olmadığını belirtmişlerdir. (bk. Tuhfetu’l-Ahvezî, 6/438).
Alimlerin “bir mümin, kendisine büyük bir sıkıntının dokunacağını bildiği bir yerde marufu emir veya münkeri / günahı nehyetmesinin caiz olmadığını” söylemeleri buna bir örnek olabilir. (bk. İbn Hacer, 13/53).
Fakat münkerin işlendiği yere gitmemek gerekir, eğer orada ise söylemesinin bir tesiri olmayıp aksi tesir yapacağını düşündüğünde ise, oradan ayrılmak gerekir.
- Sorudaki konuyu detaylı görmek için, sitemizdeki bilgilere bakmakla beraber, İmam Gazali’nin İhya’sında yer alan “el-Husbe” ve “el-Emru bilmaruf” adlı bölümlerine bakmakta fayda vardır.
- Bediüzzaman Hazretlerinin çok hakimane olan şu düsturu asla unutmayalım.
“Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değil. Bazen zarar verse sükût etmek... Her söylediğin hak olmalı, fakat her hakkı söylemeğe senin hakkın yok. Çünkü hâlis olmazsa sû'-i tesir eder; hak, haksızlıkta sarf olur.” (bk. Hutbe-i Şamiye, s. 51)
- Bu düstura göre:
a) Toplum içerisinde kişiyi eleştirmek doğru değildir.
b) Söylenen sözler doğru da olsa, damara dokunduracak bir üslup kullanmak doğru değildir.
c) Nefsani bir garaza binaen yapılan eleştiriler -Allah için olmadığından- genellikle karşı tarafın kalbini tamir değil, tahrip eder.
d) Bilgisizlikten ötürü yapılan bir yanlışı mertebesinden çok fazla bir şiddetle eleştirmek, her zaman olumsuz bir netice getirir.
e) Bunun yanında, şeriatın “farz, vacip, sünnet, haram, mekruh, mübah” gibi ahkâmı arasındaki derece farkını gözetmeyenlerin kaş yaparken göz çıkarmaları her zaman söz konusu olabilir.
Özetle, bu konuda söz söylemenin olumsuz veya olumlu sonuçlarını düşünmeden konuşmamak evladır. Çünkü egoların cirit attığı bu asırda, damara dokunmadan gerçekleri ifade etmek zordur.
Bununla beraber, ille de kötülüğü gördüğümüz esnada değil, başka zamanlarda da bildiğimiz gerçekleri uygun bir üslupla çevremize anlatmak lazımdır. Bu tarzda daha olumlu sonuçlar alınabilir, diye düşünüyoruz.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kötülüklere toplum içinde uygunsuz davranan ve kötülük yapanlara ...
- Peygamberimizin tebliğ ve nasihat metodu nasıldı?
- Tebliğde üslubumuz nasıl olmalıdır? İslami değerleri küçümseyen insanlara nasıl tebliğde bulunmalıyım?
- Kötülük gördüğümüzde düzeltmemiz gerekir mi?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Kişi bildiğinden sorumludur." deniliyor. Peki insan her bildiğini her yerde anlatabilir mi, ya da anlatması gerekir mi?
- Bir yanlışlık gördüğümüzde düzeltmezsek günaha girer miyiz?
- Peygamberimizin tebliğ ve nasihat metodu nasıldı?
- Selama karşı "merhaba" diye karşılık vermenin hükmü nedir?
- Selam vermek yerine, "günaydın" demek caiz midir?
- "Selamün aleyküm" demek yerine, yalnızca "selam" veya "merhaba" demek yeterli olur mu?
- Nasihatın tesir etmesi için ne yapmalıyız?
- İnsanları yüzüne karşı övmek sakıncalı mıdır?
- Hasmı yenmenin en kolay yolu nedir?
- Geçmişin intikamını almak günah mı?