Allah’ın İsimleriyle amel etmek ne demek?
Bir hadiste Allah’ın isimleriyle amel edilirse cennete gider diyor, Allah’ın isimleriyle amel etmek nasıl oluyor? Allah’ın İsimleriyle amel etmek için ne yapmamız gerekir?
Değerli kardeşimiz,
Şu bir gerçektir ki, hiç kimse kendi ameliyle cennete girmeyi hak etmez. Cennet Allah’ın rahmet ve lütfunun karşılığı ise de cehennem, kişinin yaptıklarının karşılığıdır.
Kuran’ı kerimde bu hakikatin gerekçesi şöyle açıklanmıştır:
“Sana gelen her iyilik Allah'tandır. Başına gelen her kötülük de senin kendi nefsindendir (kusurun sebebiyledir). (Nisa, 4/79)
Bu hakikate Peygamberimiz (asm) de şu sözleriyle işaret etmiştir:
“Hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez.” “Sen de mi ya Resulallah!” dediklerinde de; “Evet ben de; meğerki Rabbim beni rahmetinin kucağına almış olsun.” (Buharî, Rikak, 18; Müslim, Münafikîn, 71-73)
Sorudaki soruya şu hadisle cevap verilebilir:
“Allah’ın -yüzden bir eksiğiyle- 99 ismi vardır, kim bunları sayarsa cennete gider.” (bk. Buharî, Şurût 18; Müslim, Zikr 6)
Bu sayma işinin manası nedir?
Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, hadiste zikredilen “İhsa=saymak”tan maksat, onları tek tek öğrenmek, akıl ve kalbiyle hazmetmek, manasına uygun olarak amel etmek ve onlara uygun yaşamaktır.
Mesela: “Rezzak” ismini okuduğu zaman, Allah’ın yegâne Rezzak olduğuna iman etmek, O’na tevekkül etmek, sebepler dairesine riayet etmekle beraber, son kararın bütün nimetlerin sahibi olan Allah’a ait olduğunu düşünüp onun emir ve yasakları dairesinde helal rızkı aramaktır.
Keza, doktora gitmekle beraber, şifa verenin yalnız Allah olduğunu düşünüp, ilaçları sadece bir vesile olarak telakki etmek ve hakiki tesiri yalnız O’na vermektir.
Diğer bütün isim ve sıfatların manasını tevhid düşüncesi içerisinde özümsemek ve ona göre yaşamaktır. (krş. İbn Hacer, fethu’l-bari,11/220-227; Nevevi, şerhu Müslim,17/5-7; İbnu‟l-Esîr, en-Nihâye, 1/397)
Demek ki, Allah’ın isimleriyle amel etmek -bunları okumak, ezberlemekle ve duada zikretmekle beraber- bu isimlerin hayatımıza dair öğretilerini uygulamak ve bu doğrultuda davranış sergilemektir. Bu şekilde bir yaşam sürmek, kişiyi cennete yaklaştıran bir yol olarak değerlendirilir.
Detaya gelince:
Bu rivayette geçen أَحْصاها (ahsâhâ) kelimesi tek boyutlu bir “sayma” değildir. Âlimler bu kelimeyi ve rivayetin diğer varyantlarını değerlendirerek şu anlamlara ulaşmıştır:
“İhsâ etmek” sadece “sayı saymak” değildir
Hadiste geçen ahsâhâ için âlimlerin açıklamaları şöyledir:
Ezberlemek / hıfzetmek (hafızahâ)
Bazı rivayetlerde “من حفظها – kim onları hıfzedip korursa…” şeklindeki ziyade vardır. Bu, isimleri ezberlemek, unutmamak, hıfzetmek anlamına gelir.
(Bu yüzden çocuklara 99 ismi ezberletmek bir gelenek olmuştur.)
Ancak sadece ezberlemek yeterli değildir, çünkü hadis başka vecihlerde bunu açıklamaktadır.
Duada isimleri zikretmek
Bazı âlimlere göre “ahsâhâ”, “…dualarında bu isimleri anmak, sayarak zikretmek, Allah’a bu isimlerle yalvarmak” demektir.
Çünkü Kuran’da, “En güzel isimler Allah’ındır; O’na bu isimlerle dua edin.” (Arâf 7/180) buyurulur. Yani isimleri dua pratiğinde kullanmak da ihsâ kapsamındadır.
Anlamlarını bilip tasdik etmek
“İhsâ”, ismin manasını kavramak, içselleştirmek, tasdik etmek demektir. Çünkü bir ismi bilmek, ancak anlamını kavramakla gerçekleşir.
Sadece ezberlemek elbette faydalıdır, sevabı vardır ama bunların gereklerini de yapmalıyız.
İsimlerin gereğini yerine getirmek / onlarla amel etmek
Bu, alimlerin çoğuna göre ihsânın en kapsamlı ve en güçlü anlamıdır. “İhsâ”, bir ismin gerektirdiği imanı, kulluğu, ahlakî tutumu ve davranış biçimini hayatına yansıtmak demektir. Güzelce riayet eder, gereğini muhafaza eder, manalarını tasdik eder ve buna uygun yaşar demektir
Mesela:
Rezzâk, rızkı yalnız Allah’tan bilmek, helalinden aramak, tevekkül etmek.
Gafûr, affı Allah’tan istemek, kullara karşı bağışlayıcı olmak.
Şâfî, şifayı ilaçta değil Allah’ta görmek.
Adl, adaletli davranmak.
Rahîm, merhametli olmak.
Rakîb, her an gözeten demektir.
Her sözünü ve davranışını Allah’ın gördüğünü bilerek yaşamak; gizli günahları terk etmek; yalnızken de doğru olmaya çalışmak.
Hafîz, koruyan, muhafaza eden demektir.
Hem Allah’ın bizi koruduğuna inanmak hem de O’nun emanetlerini (beden, göz, dil, vakit, emanetler) korumaya dikkat etmek; günahlara karşı kendini muhafaza etmek.
Alîm, her şeyi bilen demektir.
Allah’ın her bilgiden haberdar olduğunu bilerek yalanı, gösterişi, samimiyetsizliği terk etmek; faydalı bilgi öğrenmeye değer vermek; ilmiyle kibirlenmemek.
Basîr, her şeyi hakkıyla gören demektir.
Allah’ın her bakışı gördüğünü hatırlayarak harama bakmaktan sakınmak; davranışlarında “görülüyor olma bilinciyle” hareket etmek; adalet ve hakkaniyeti gözetmek.
Semî, her şeyi işiten demektir.
Allah’ın her sözü ve niyeti duyduğunu bilerek kötü ve kırıcı sözlerden sakınmak; dua ve zikri artırmak; konuşmadan önce sözün Allah katında kaydedildiğini hatırlamak.
Hakem, mutlak hükmeden, en doğru kararı veren demektir.
O’nun hükmüne razı olmak; kaderde gelen olaylara isyan etmemek; insanlar arasında karar verirken adaleti ve hakkaniyeti gözetmek.
Halîm, yumuşak davranan, acele etmeyen demektir.
Öfkede acele etmemek; hemen patlamamak; sabırlı ve yumuşak huylu olmak; insanlara fırsat tanımak.
Kerîm, ikram eden, cömert demektir.
Cömert olmak; gönül incitmeden vermek; iyilikte bulunurken karşılık beklememek; misafire, ihtiyaç sahibine ikramı artırmak.
Tevvab, tövbeleri çokça kabul eden demektir.
Günah işlediğinde hemen tövbe etmek; başkalarının hatalarını affetmeye meyilli olmak; dönüş kapılarını kapatmamak.
Şekûr, az amele çok sevap veren, şükredenleri seven demektir.
Küçük nimetleri bile fark edip şükretmek; insanlara yapılan iyiliklerde teşekkür etmeyi ihmal etmemek; nimetin sahibini unutmamak.
Latîf, en ince lütufları veren, incelikle muamele eden demektir.
Nazik olmak; kırmadan konuşmak; insanlara incitmeden hizmet etmek; küçük iyiliklerin değerini bilmek ve ince davranışları çoğaltmak.
İşte “Allah’ın isimleriyle amel etmek” budur. Bu hem teorik bilginin hem de pratik kulluğun bir araya gelmesidir.
Neden bunları yapmak cennete götürür?
Hadiste bu amelin cennete götürmesi, insanı şu hâllere ulaştırdığı içindir:
- Allah’ı doğru şekilde tanımak (marifetullah)
- İmanın sağlamlaşması
- Ahlâkın güzelleşmesi
- Günahlardan uzak durmak
- Kulluğun şuurunu kazanmak
- Dua hayatının güçlenmesi
- Kalbin sürekli Allah ile olması
Bu hâller bir araya geldiğinde kul, Allah’a en yakın hâle gelir.
Peygamberimizin şu sözünü de burada hatırlayalım:
“Hiç kimse ameliyle cennete giremez…”
“Sen de mi ya Resûlallah?”
“Ben bile… ancak Rabbimin rahmet etmesiyle.” (Buharî, Rikak, 18)
Demek ki, cenneti gerçekten hak etmek mümkün değildir, ancak rahmeti celbeden ameller vardır.
Allah’ın isimleriyle amel etmek de rahmeti çeken amellerin başında gelir.
Kuran ve hadislerde cennete götüren ameller arasında isimleri zikretmek neden özellikle vurgulanır?
Çünkü Allah’ın isimleri, imanın çekirdeğidir, Kuran’ın özüdür, ibadetin ruhudur, kulun Rabbini tanımasının yoludur.
Kuran’da cennet yolunun temeli iman ve salih ameldir.
Bu iki temel, Allah’ın isimleriyle amel edildiğinde: daha güçlü bir iman, daha temiz bir kalp, daha sağlam bir ahlâk doğurur.
Böylece kulluk bilinci kemale erer ve cennet müjdesi tecelli eder.
Özetlersek:
Allah’ın isimleriyle amel etmek, o isimleri öğrenmek, ezberlemek, onlarla dua etmek, anlamlarını bilmek ve o isimlerin gereğini yaşamaktır.
Hadiste geçen “ihsâ” bu beş anlamın tamamını kapsayan geniş bir kavramdır.
Bu hâl ise kulun kalbini Allah’a yaklaştırır, rahmet kapılarını açar ve cennete götürür.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet