Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan... hadisinin tamamı nasıldır?

Tarih: 20.04.2020 - 10:10 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allahım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan diye başlayan hadisin tamamını orjinal haliyle verir misiniz?
- Ayrıca kısaca açıklarsanız memnun olurum.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili hadis şöyledir:

عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللَّه عَنْهُ ، قَالَ : كَانَ رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : يَقُولُ : اللَّهُمَّ إِنِّـي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعجْزِ والكَسَلِ وَالجُبْنِ وَالهَرَمِ ، وَالْبُخْلِ ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ القبْرِ ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ المَحْيا وَالمَمَاتِ  وفي رِوايةٍ : « وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ »

Enes radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:

“Allâhümme innî eûzü bike mine’l-aczi ve’l-keseli ve’l-cübni ve’l-heremi ve’l-buhl, ve eûzü bike min azâbi’l-kabr, ve eûzü bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât."

"Allah'ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azâbından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.” (Müslim, Zikir 50; bk. Ebu Davud, Vitir 32; Nesai, İstiaze 7)

Diğer bir rivayete göre, “...ve dalai’d-deyni ve galebeti’r-ricâl: Borç altında ezilmekten ve zâlimlerin başa geçmesinden” buyurdu. (Nesai, İstiaze 8; bk. Buhari, Daavat 36)

Resul-i Ekrem Efendimizin (asm) çeşitli istiaze yani Allah’a sığınma duaları vardır. Nitekim aleyhissalatü vesselam Efendimiz;

- Namazlardan sonra korkaklıktan, cimrilikten, erzel-i ömürden, dünya ve kabir fitnelerinden Allah’a sığınmış (bk. Buhari, Cihâd 25, Daavat 37, 41, 44)
- Namazda tahiyyatı bitirdikten sonra, cehennem ve kabir azaplarından, hayat, ölüm ve kör deccâlin fitnesinden sığınılmasını tavsiye etmiş (bk. Müslim, Mesâcid 128),
- Ayrıca tembellikten, insanı perişan eden yaşlılıktan ve yine cehennem ve kabir azaplarından Cenâb-ı Hakk’a sığınmıştır. (bk. Müslim, Zikir 74-76)

Bu hadiste ise zikredilenlerin bir kısmı ile ayrıca acizlikten Allah’a sığındığını görmekteyiz.

Acizlik; özellikle bu hadiste, hayır ve iyilik yapamamak, yerine getirmek zorunda olduğu dinî ve dünyevî görevleri yerine getirememek anlamında kullanılmıştır. Namaz, oruç, zekat gibi Allah’a karşı görevlerini daha sonraki zamanlarda yapacağını ileri sürerek onları hep ihmal eden nice kimseler görülmektedir. Bu yanlış tutumu, ihmalden daha çok acizlik kelimesi daha iyi ifade etmektedir.

Tembellik, gücü kuvveti yerinde olduğu halde nefsinin telkinine boyun eğerek hayır ve iyilik yapmamak, Allah’a gerektiği şekilde kulluk etmemektir. 

Korkaklık, gevşekliği, tenseverliği yüzünden nefse ve şeytana karşı koyamama hali ve dolayısıyla bir kısım ilahî emirleri yapamama durumudur. Allah, kendi yolunda cihadı emreder, fakat korkak adam bunu yapamaz. Allah, zalim karşısında doğruyu savunmayı emreder, ama korkak bu emri yerine getiremez.

İhtiyarlık, insanın aklî melekelerini bir ölçüde yitirmesi sebebiyle iyice çocuklaşması, bildiklerini unutmasıdır. Kur'an-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde bu hale erzel-i ömür denmektedir. İnsanın şuuru yerinde olarak yaşlanması o kadar mahzurlu değildir. Ama buradaki ihtiyarlıktan maksat, insanın başkalarının eline avucuna bakması, onların yardımına muhtaç olması, bunaması, anlayışsız ve çekilmez bir hale gelmesidir.

Cimrilik, maddi durumu müsait olduğu halde elindeki imkanları Allah’ın istediği yerlere sarfedememektir. Kur'an-ı Kerîm’de cimriliğin kötülüğü anlatılmakta, insanın harcaması gerektiği halde harcayamadığı şeylerin kıyamet gününde boynuna dolanacağı belirtilmektedir. (bk. Âl-i İmran, 3/180)

Kabir azabının bir adı da kabir fitnesidir. İnsanın o daracık, karanlık ve ürperti veren yerde karşılaşması söz konusu olan bu işkenceden kurtulması ve kabrini Peygamber Efendimizin (asm) buyurduğu gibi cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirmesi mümkündür. Burada, Resûl-i Ekrem Efendimizin (asm) hadislerinin ışığında şu kadarını söyleyelim ki, koğuculuk yapmak ve üzerine idrar sıçratmak kabir azabına sebep olan hallerden sadece ikisidir.

Hayat fitnesi, insanın yaşadığı sürece veya hayatının bir safhasında bizzat veya aile fertlerinden biri sebebiyle sıkıntı çekmesidir. Şüphesiz bunlar birer imtihan vesilesidir. Hayat fitnesi ise bunlara tahammül etmemek, -haşa- Cenab-ı Hakka isyana yeltenmektir. Hayat denen emaneti Allah Teala’nın istediği şekilde kullanmamak, ömrü günah bataklığında boşu boşuna tüketmek de bir hayat fitnesidir.  

Ölüm fitnesi, insanın henüz hayata gözlerini yummadan önce şeytanın onu imanından etmek için kurduğu tuzağa kapılmasıdır. Münker ve nekir meleklerinin kabirdeki imtihanı da ölüm fitnesi olarak kabul edilmiştir. Bu imtihanları Allah’ın yardımıyla atlatanlar düzlüğe çıkacaklardır. Kaybedenler ise kabir azabıyla başlayan kötü bir maceraya atılacaklardır.

Borç altında ezilmek, insanın ağır bir borç altına girip de borcunu ödeyecek maddî imkâna sahip olmamasıdır. Alacaklının talebine müsbet cevap verememek tahammül edilmesi zor bir sıkıntıdır. Peygamber Efendimiz (asm) bize, ağır borç yükünden de Allah’a sığınmak gerektiğini öğretmektedir.

Zalimlerin başa geçmesi ise kötü idarecilerin halkı ezmesi, onlara zulmetmesi demektir. Peygamber Efendimiz (asm) bu hâli “galebetü’r-ricâl” diye ifade buyurmuştur. Halkın ezilip zulmedilmekten Allah’a sığındığı kadar, idareciliğe soyunan kimseler de zalim bir yönetici olmaktan kaçınmalı ve bu hale düşmekten Allah’a sığınmalıdır.

Buna göre:

- Hadis-i şerifte sayılan haller, insanın manevi dünyasını yıkan birer kötülüktür.

- Her insan bu kötülüklerden Allah’a sığınmalıdır.

- Allah’a sığınmanın önemli bir şartı ise, haramlar başta olmak üzere her türlü günahtan sakınmak, farzla başta olmak üzere her türlü ibadeti yerine getirmektir.

Demek ki, gönlümüzle, kalbimizle, dilimizle, halimizle, davranışlarımızla; özetle her yönden Allah’a sığınmamız gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun