Allah istek duygusunu, acı çekeyim diye mi verdi?

Tarih: 09.09.2023 - 09:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ben arzularımı Allah’tan istemekten korkar hale geldim. Dua edemez etsem de duadan sonra umut edemez sevinemez bir hedef belirleyemez hale geldim. Ben Rabbimden, Ya Rabbi isteklerimi zaten biliyorsun, hatta ne istediğimi benden iyi biliyorsun, diye dua ediyorum. Ama sonra içime bir endişe geliyor ki benim hayatımı alt üst ediyor. Sanki şimdiki isteklerimden daha çok istediğim bir şey var ama onu ben bilmiyorum ve bu duayla şimdiki isteklerimi değil, başka bir şey istiyormuşum gibi. Çünkü O benden iyi bilir. Ben Rabbimin bana istediğim zaman istediğim yerde mutluluk ve güzellikler verebileceğini biliyorum.
- Benim korkum hayalimdekini isteyememek, nasip olmayacak bir şey için umut etmek, boşuna çabalamak. Rabbim bana bunu yapar mı?
- Eğer aslında istediğim başka bir şey ise, şimdiki istediğim şeylere karşı neden bana istek duygusu verdi? Acı çekeyim diye mi?
- Bana vesveselisin demeyin veya okb, çünkü ben bunu zaten biliyorum. Bunun kafamdan gitmesi için ilimle tard etmem gerek. Bu dua ile Allah’tan şu anki hayallerimi mi istemiş olurum yoksa başka bir şey mi?
- Bir insanın en çok istediği şeyi bilmemesi mümkün mü?
- Ama dikkat edin ihtiyaçtan bahsetmiyorum, istemekten arzu etmekten bahsediyorum.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah’ın verdiği her nimet, yerinde kullanmak için verilmiştir. Buna, o nimete adaletli davranmak denir. Eğer yerinde değil de başka yerde kullanırsak ona da zulümlü davranmak denir. Adaletli davranmak kişiye huzur verirken, zulümlü davranmak da sahibine zarar ve azap verir.

Örneğin, Allah bize görmek için göz vermiş, ne güzel bir nimet. Ancak gözün sahibi gözünü, görmede değil de yemeğin tuzuna bakmada kullanırsa, elbette gözüne zarar verir, acısını da gözün sahibi çeker.

Bu durumda kişinin, "Bana gözün verilmesi azap vermek için mi!.." diye bir soru sormaya hakkı olmaz.

İsteme duygusu da böyledir, Allah, sonsuz rahmetiyle hak etmediğimiz ve alacağımız olmadığı hâlde, ikram ve ihsanıyla bize istemek gibi harika bir duygu nasip etmiş. Bunu yerinde kullanırsak hem adaletli oluruz hem de huzur bulur, mutlu oluruz. Yoksa acısını yine biz çekeriz, sorumlusu da biz oluruz.

Ayrıca, Allah'tan bir şey istemek kulluğun gereğidir. Eğer o vermek istemeseydi, isteme arzusunu insan vermezdi. Şu hâlde, Allah vermek istiyor ki bize isteme duygusu vermiş.

Demek ki, sorudaki temel yanlış, Allah’ın normal ya da onu mutlu edecek isteğini kabul etmeme ihtimali ya da kaygısı veya bir adım öteye gidersek o isteği kabul etmeyişidir. Buna kesin olarak inanılmış ve sorudaki satırlar öyle yazılmış.

Oysa asıl istek gerçek istek, ebedi olarak var olmayı ve verilen her şeyin daha iyisinin sonsuzca verilmesini istemektir. Bu isteğin yanında diğer isteklerin ne önemi olabilir. Elbette dünya hayatımızda meşru ve helal olan her şeyi isteyebiliriz. Buna bir sınır yok. Ancak ne de olsa sonludur, geçicidir, yok olmaya biz de onlar da mahkûmuz. O hâlde, ebedi ve sonsuz bir diyarda var olmaya devam etmemiz ve her şeyin orada bizimle beraber var olması, en büyük saadet ve ne büyük mutluluktur.

İşte, istek duygusunun kemali ancak böyle gerçekleşir ve diğer helal isteklerin de böylece bir anlamı olur.

İnsan dünya hayatı için de Allah'tan her şey isteyebilir; bunda sınır da yok süre de yok; fakat onun bunu kabul mecburiyeti yok veya daha güzel bir ifadeyle Allah her insanın bütün isteklerini yerine getirmek zorunda olan bir varlık değil.

Allah -haşa- kâinatı her insanın arzu ve isteklerine göre yönetmiyor. Hasta doktordan bir ilaç ister, doktor o ilacı değil de ondan daha güzel bir ilacı ona verir. Bu durum, onun ilaç isteğini reddettiği anlamına gelmez.

Siz de doğru bir tespitle "O, beni benden daha iyi bilir.” diyorsunuz. Fakat ondan sonra çok istediğiniz şeyi kabul etmeme ihtimalinden bahsediyorsunuz.

Siz de dualarınızda istediğiniz şeyi sürekli olarak adabına uygun bir biçimde istemeye devam ediniz. İstediğiniz şeylerin aynısı verilmese de Allah hakkınızda verdiği hükmü kabul edin. Nitekim bir doktorun istediğimiz ilacın bize fayda verip vermeyeceğini elbette doktor bilir ve onun vereceği karara da uyarız.

Mutlak hekim olan Allah, bizi de geleceğimizi de bilendir. İsteklerimize ona göre cevap verir, ya aynen verir ya da bize zararlı olacağını bilir daha hayırlısını verir veya ebedi ahiret hayatımız için kabul eder.

Demek ki, isteme ibadetinin yanında, her isteğimize de mutlaka bir cevap verilmektedir. Önemli olan bizim bunun farkına varmamız ve bu farkındalığı sürekli hâle getirebilmemizdir.

Son olarak ifade edelim ki, Allah, bir şeyi verdiği için sevilmez; vermediği için sevilmekten vazgeçilmez.

Kısaca burada sizin kendi içinizde kendinizle olan bir çıkmazınız var; ilk önce Allah ile olan ilişkilerinizi iman-ı tahkiki bağlamında tekrar gözden geçirmesini tavsiye ederiz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun