Ahirete iman edenler, Kuran’a da iman ederler mi?

Tarih: 08.11.2018 - 20:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

1) Enam 92’de ahirete inananlar bu Kuran’a da inanırlar diyor.
- Fakat Hristiyanlar ve Yahudiler ahirete inandığı halde Kuran’a inanmazlar. Burada felsefi bir çelişki yok mudur?
2) Ayrıca namaz ile ahiretin münasebeti nedir ki, bu ayette, bütün ibadetler içinde sadece namaz ibadetine dikkat çekilmiştir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Bu ayetin tefsirinde farklı bazı yorumlar yapılmıştır. Önemli olan bir kısmı şöyledir:

a) Prensip olarak ahirete iman edenler, oradaki hesap ve cezadan korkarlar. Bu korku onları iman etmeye sevk eder. (bk. Zemahşeri ilgili yer)

b) Ahirete iman eden kimse, Allah’ın vadettiği sevap ve cezaya, cennet ve cehenneme de iman etmiş olur. Bunlara iman eden kimse, cenneti kazanmak cehennemden kurtulmak için Allah’ın varlığı-birliği ve nübüvvetin doğruluğu hakkında araştırmaya ve tefekkür etmeye başlar. Bu tefekkür ve araştırma ise, kendisini iman etmeye yönlendirir.

Ayrıca, İslam dini, (tevhidden sonra) ahirete iman üzerine kurulmuştur. Başka hiçbir dinde ahirete iman konusu bu kadar işlenmemiştir.

Bu sebeple, İslam dini ile ahiret akidesi ayrılmaz iki parçadır. Birine iman eden diğerine de iman etmek zorundadır. Ayette bu gerçeğe işaret edilmiştir. (bk. Razi, Beyzavi, İbn Acibe, İbn Aşur,  ilgili yer)

c) Bazı alimlere göre, bu ifade Mekke müşriklerine yapılan bir azarlama ve bir uyarıdır. Bununla, Mekke müşriklerinin İslam dinine iman etmemelerinin asıl sebebinin, ahirete imanlarının olmaması olduğuna dikkat çekilmektedir. Ahiretteki mükâfat ve cezaya inanmayan kimsenin bir dine girip ondaki mükellefiyetleri omuzlaması, makam ve mevki, dünya menfaatini terk etmesi pek makul da değildir. (bk. Razi, ilgili yer)

d) Bu ayetin ifadesinin manası şudur: Ahirete iman edenler, Kur'an’a iman eden müminlerdir. İster Ehl-i kitap olsun ister olmasın, Kur'an’a iman etmeyen kimsenin ahirete imanı da muteber değildir. Çünkü başka dinlerde ahiret konusu Kur'an’daki gibi detaylı ve açık seçik bir şekilde söz konusu edilmemiştir.

Demek ki, bu ayetten maksat, Kur'an’a iman eden müminlerdir. Ardında gelen “Namazlarını muhafaza ederler.” cümlesi de bunu göstermektedir. (bk. İbnu’l-Cevzi, Kurtubi, Meraği, ilgili yer)

Bu ifadeyle İslam dinine iman etmeyen Ehl-i kitabın ahirete imanlarının da muteber olmadığına işaret edilmiştir.

e) Bir kısım alimlere göre, ayette İslam dinine iman ile ahirete iman, birbirinin lazımı olarak kullanılmıştır. Buna göre, ahirete iman etmek, Kur'an’a iman etmeyi gerektirir. Çünkü ahiretin mükâfat ve mücazatı en detaylı ve en açık bir şekilde Kur'an’da dile getirilmiştir. (bk. Şevkani, ilgili yer)

f) Bu konuyu şöyle özetleyebiliriz:

Ayette ahirete iman ile İslam dinine iman arasında kurulan bağlantının hakikati şudur: İster Ehl-i kitap (Yahudi ve Hristiyan) olsun, ister olmasın, samimi ve doğru olarak ahirete iman eden kimse, aynı zamanda Allah’ın varlığına ve birliğine de iman etmiş demektir. Çünkü ahireti getiren, mükâfat ve ceza veren ancak Allah’tır.

Allah’ın ahiret gibi bir hesap yerini yarattığına iman eden kimse ise, dinlerin varlığına iman etmek zorundadır. Çünkü, din olmadan imtihan olmaz. İmtihan olmadan mükâfat ve ceza olmaz. Bu ikisi olmadan ahiret olmaz.

Öyleyse, ahirete iman edenler, Allah’a, peygamberlere, kitaplara ve dinlere iman etmek zorundadır. Diğer peygamberlere iman eden kimsenin Hz. Muhammed (asm)’e iman etmemesi, affedilmeyecek ağır bir suçtur.

Özellikle, ahirete doğru, kesin bir şekilde iman etmek, Kuran’a iman etmeyi zorunlu kılar. Çünkü ondan daha güzel ahiretin bir tasviri yapılmamıştır.

Bir gümüş madenini araştırıp bulan kimsenin hemen yanı başında bulunan altın madenin araştırıp bulmaması bir akıl ve  mantık sorunudur.

Demek Hz. Muhammed (asm)’in getirdiği İslam dinine iman etmeyenlerin, ahirete olan imanları da sağlam ve muteber değildir.

Cevap 2:

Ayette ahirete samimi iman edenlerin iki önemli vasıflarına vurgu yapılmıştır. Birincisi, Kuran’a - Hz. Muhammed (asm)’e iman etmek.. İkincisi,  Beş vakit namazı sürekli kılmak.

- Namazın özellikle zikredilmesi, onun diğer ibadetlerin hepsinin bir fihristi ve hepsinden daha faziletli olduğuna işarettir.

- Kuvvetli bir imanla  samimi olarak namaz kılan kimsenin bu namazı, onun diğer ibadetleri de yerine getirmesini ve günahlardan uzak durmasını sağlayacaktır.

- Ayette namaza özellikle vurgu yapılması, onun  imandan sonra İslam dininin en büyük bir ibadeti olduğuna işarettir.

- Namazın, hadiste “dinin direği” ve  ayette “imanın alameti” olarak nitelendirilmesi, namazın diğer ibadetlerden çok faziletli, sevaplı ve ahirette en fazla faydası olan bir ibadet olduğunu göstermektedir. (krş. adı geçen eserler, ilgili yerler)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun