Ahir zamanda Yahudilerle Müslümanlar arasında çıkacak bir savaştan bahsediyorlar. Bir Yahudi'nin arkasına saklandığı ağacın veya taşın haber vermesi hakkında bilgi verir misiniz?

Ahir zamanda Yahudilerle Müslümanlar arasında çıkacak bir savaştan bahsediyorlar. Bir Yahudi'nin arkasına saklandığı ağacın veya taşın haber vermesi hakkında bilgi verir misiniz?
Tarih: 17.09.2006 - 23:36 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şu anlamda hadisler vardır:

"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!' diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)"

Ayetlerin müteşabihatı olduğu gibi hadislerin de müteşabihatı var. Yani bazı derin hakikatleri teşbih ve benzetmelerle ifade etme söz konusudur. İşte bu müteşabih hadislerden birisi de yukarıda bahsedilen hadistir. Allahu alem bir tabiri şu olabilir. Ahir zamanda Yahudilerin fesadı ve tahribatı o kadar fazlalaşak ve şımarıklık ve isyanları o kadar artacak ki, Müslümanlar ve Hristiyanların birleşmesine ve beraber hareket etmesine sebep olacaktır. Bu beraberlikten sonra Yahudilerin karşısında birtek kuvvet olup onları perişan edeceklerdir.

Tüm dünyada Yahudilere karşı ciddi bir anti pati oluşacağından herkes her türlü yayın ve basın aletleriyle Yahudileri ele verip haber verecek ve ortadan kaldırmaya çalışacaktır. Bu durumun ifrat derecede oluşunu Peygamberimiz (asm) "taşlar ve ağaçlar bile haber verecek" diye ifade buyurmuşlardır.

Muhbir-i Sâdık böyle haber vermiştir. Önünde sonunda, gerçekleşecektir. Şimdilerde, nihâî sonlarına kavuşacakları mahall-i Mev'ûd'da toplanmaya devam ededursunlar, insanlık vicdan-ı âmmesinde, yiyecekleri nihâî tokadın fetvasını verdirecek zulümlerine devam ededursunlar. Taş ve ağacın konuşmasıyla teşbih edilen insanlık vicdan-ı âmmesinin aleyhlerine dönme vetiresi tamamlanıncaya kadar, mazlumun âhı hedefine varacak, mazlum vicdanlarda çoktan verilmiş olan hükmün infazı için, gerekli maddî imkanlar da sağlanmış olacaktır.

Hz. Cabir (ra) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye kıyamet gününe kadar devam edecektir. O zaman İsa İbnu Meryem de iner. Bu Müslümanların reisi: 'Gel bize namaz kıldır!' der. Fakat Hz. İsa aleyhisselam: 'Hayır! Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emîrsiniz!' der." (Müslim, İman 247)

Hadis, kıyamete kadar, yeryüzünde İslam'ın devam edeceğini, hem de açıktan açığa mücadele edecek bir güç ve kuvvete sahip olarak devam edeceğini ifade eder. Bu ifade İslam'a karşı olan güçlerin devam edeceğini de ifade eder. Ancak, İslam'ın kesin bir mağlubiyetle her tarafta sindirilmiş, gizlilik içinde, gayr-ı müessir, mahdud ferdler arasında devamı suretinde değil, muzafferâne, açıktan açığa mücadelesini yapabilen bir haşmet içerisinde devam edeceğini ihbar etmektedir. Bu ihbar-ı nebevî, mü'minlerin gelecek hakkında ye'si atmaları için yeterli bir müjdedir.

Tarih boyu Müslümanlar çeşitli işkence, hakaret, muhaceret, mağlubiyet vs. zilletleri tatmışlarsa da, hiçbir zaman kesin bir yenilgiyle yok edilememişlerdir. Aleyhissalâtu vesselâm, bu halin kıyamete kadar devam edeceğini, yeryüzünün bazı bölgelerinde sindirilmiş olsalar bile, diğer bir kısım bölgelerinde tevhid bayrağının dalgalanacağını haber vermektedir.

Peygamber Efendimiz (asm) kıyamete kadar gelecek bütün günleri -Allah'ın izniyle-  hiç şüphesiz görmüştür ve haber vermiştir. Verdiği haberler de zamanı geldiğinde sabah güneşi gibi çıkmıştır veya çıkmaya namzettir. Fakat gelecek haberleri olduğundan teklif sırrını incitmemek için perdeli haber vermesi gerekiyordu. O da perdeli haber verdi. Kıyamet haberleri bunlardandır.

Şimdi Peygamber Efendimiz (asm)'in gelecekle ilgili verdiği haberlerden birkaç tanesine bakalım:

Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki:

‘Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki, imamınızı öldürmedikçe, kılıçlarınızı birbirinize kullanmadıkça, dünyanıza kötüleriniz vâris olmadıkça kıyamet kopmayacaktır.’”1

Hz. Ebû Hüreyre (ra) ve Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki:

‘Kıyamet kopmazdan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. O vakit kişi mü’min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mü’min olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok kimse azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar.’”2

Ebû Mûsâ radiyallahü anh anlatmıştır: “Resûlullah Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:

‘Sizden sonra gelecek günler vardır ki, o günlerde ilim kaldırılacak ve herc çoğalacaktır!’

“Ashab-ı Kirâm (ra):

‘Yâ Resûlallah! Herc nedir?’ dediler.

“Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm:

‘Öldürmektir. Öldürmektir. Öldürmektir’ buyurdu.”3

Ömer ibn-i Hamza (ra) bildirmiştir: “Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki:

‘Sizler Yahûdîlerle muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hattâ taş: ‘Ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahûdî’dir! Gel de onu öldür!’ diyecektir.”4

Abdullah bin Ömer (ra) bildirdi: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:

‘Yahûdîler sizinle savaşacaktır! Fakat netîcede siz onlara musallat kılınacaksınız! Öldürme o kadar şiddetli olacak ki. Bir kaya parçası: ‘Ey Müslüman! Şu arkamda duran kişi bir Yahûdî’dir. Onu öldür!’ diye haber verecektir.”5

Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu:

‘Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”6

Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir: Resûl-i Ekrem Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdu:

“İlim inkırâza uğramadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman yaklaşıp gece ile gündüz bir olmadıkça, fitneler meydana çıkmadıkça, adam öldürme olayları artmadıkça, aranızda mal çoğalıp sel gibi akmadıkça, halk yüksek kâşâneler yapma yarışına girmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. Kıyâmet öyle bir ansızın kopacaktır ki, sağmal devenin sütünü sağıp gelen kişiye sütü içmek nasip olmayacaktır. Yemek yiyen kişi lokmasını ağzına götürecek, fakat yemek nasip olmadan kıyamet ansızın kopacaktır.”7

Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Ümmetimden bir kısım insanlar Dicle denen bir nehir yanında, Basra denen geniş bir düzlüğe inerler. Nehrin üzerinde bir köprü vardır. Oranın halkı kısa zamanda çoğalır ve Müslümanların beldelerinden biri olur. Ahir zamanda geniş yüzlü, küçük gözlü olan Benî Kantûra gelip nehir kenarına inerler. Bura halkı üç fırkaya ayrılır:

- Bir fırka sığır ve kır develerinin peşlerine takılırlar (dünya işlerine çok dalarlar, bunlar) helâk olurlar.
- Bir fırka nefislerini(n kurtuluşunu esas) alırlar (ve Benî Kantûra ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.
- Bir fırka da çocuklarını geride bırakıp onlarla savaşırlar. İşte bunlar şehit olurlar.”
8

Allah Resûlü (asm) bu hadislerinde, Müslümanların kıyamete yakın zamanlarda,

1. İman zaafına düşeceklerini,
2. İyiliği emredip, kötülükten sakındırma işini ihmal edeceklerini,
3. İman zaafından dolayı yer yer iç kargaşaya ve iç kavgalara sürükleneceklerini,
4. Kötülerin ve zâlimlerin mâsûmlar üzerinde hâkimiyet kuracaklarını,
5. Dünyada kötülerin ve şerirlerin şiddetli rahatsızlık unsuru olacaklarını haber vermiştir.

Hadislerde Müslümanların Yahudilerle savaşacakları açık bir dil ile bildirilmiştir. Bu savaşta Müslümanların saldırgan taraf olmayacağını da hadîslerin metninden anlamak mümkündür. Müslümanlar dâvâlarında haklı bulunacaklardır. Bundan dolayı Müslümanlar; Müslüman olsun gayri müslim olsun dünya kamuoyunu arkalarına alacaklardır. Hadiste taş ve ağacın konuşması, insanlığın ortak vicdanına, yani dünya halklarının ortak sesine teşbihtir.

Demek, dünya kamuoyu Yahudileri tasvip etmeyecektir. Ancak Yahudileri saldırganlıklarında tasvip eden, onlara destek veren, onları koruyan ve kollayan ve onlar adına savaşan bir kavim olacaktır. Bu kavim, istikbali çok net gören Peygamber Efendimiz (asm) tarafından “Garkad Ağacı” olarak tasvir ve teşbih edilmiştir.

O zaman henüz kurulmamış olan Basra ve Bağdat şehirlerinin kurulacağını ve buralarda Müslüman halkın yaşayacağını Allah Resûlü (asm) mucizevî bir şekilde haber vermiştir. Nitekim bu hadis-i şerife Üstad Bedîüzzaman Hazretleri de temas etmiştir.9

Bilindiği gibi hicrî 656 tarihinde Bağdat bir kez de Hülâgu tarafından yakılıp yıkılmıştır. Böylece Benî Kantûrâ’nın yorumu çıkmıştır. Fakat günümüzde Yahudilerle dirsek teması bulunan Amerika ve İngiltere’nin Bağdat’ı ve Basra’yı yeniden yakıp yıkması, Benî Kantûrâ zulmünü, bu defa Yahûdî’ere destek veren Garkad Ağacı teşbihiyle birlikte, bir defa daha gündeme getirmiştir.

Günümüzde Yahudi fitnesinin Orta Doğu’yu ne derece ateş cehennemine çevirdiği malûmdur. Hadislerden anlaşılan odur ki, Yahudiler bozguna uğratılıncaya kadar bu savaş ahir zamanın acı bir musibeti olarak devam edecektir. Allah hayıra tebdil eylesin.

Dipnotlar:

1. Tirmizî, Fiten 9, (2171).
2. Tirmizî, Fiten 27, 30, (2196);
3. bk.  Müslim, Fiten 18, (157); Tirmizî, Fitne, 28.
4. Müslim, Fiten, 80.
5. Müslim, Fiten, 81.
6. Müslim, Fiten, 82.
7. Buhârî, 12/2123.
8. Ebu Davud, Mehalim 10, 4306.
9- Mektûbât, s. 112.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

mussaisab

Allah razı olsun

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun