Afrika ve benzeri yerlerdeki çok cahil, yaşam seviyesi çok düşük ve inançları da çok sapık insanların yaratılışının hikmeti nedir?

Tarih: 13.04.2011 - 00:45 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Her insan dünyaya cahil olarak gelir. Zaten bir anlamda imtihan kimin bu cehaletini -akıl ve vahiy ışığında- giderip gideremeyeceğine yöneliktir. Afrika’ya cehalet ve fakirlikten kurtulmamaları için özel bir ilahî ambargonun olmadığı da bir gerçektir. Çünkü, Allah’ın onlara özel bir garazı olamaz ve Allah kimseye haksızlık etmez. Bu konu, müminlerin şüphe etmemesi gereken bir husustur ve iman şuurunun zorunlu bir istikametidir.

Afrika’da binlerce ilim adamının bulunması, cehaletin o kıtaya mahsus bir musibet olmadığının göstergesidir.

- Allah’ın, kulları için hazırladığı yeryüzündeki ihtiyaç maddeleri, normalde kıyamete kadar insanlık camiasına yeterli olacak ölçüdedir. Tarih boyunca -seller, tufanlar yanında- defalarca meydana gelen kıtlıklar da birer ilahî uyarı veya cezadır.

- Afrika ve kıtlıktan açlık çeken benzeri ülkelerin, bu duruma neden düştüklerini kesin olarak söyleme imkânımız yoktur. Çünkü, sebep bir değil, pek çoktur. Emperyalistlerin gaspları, zulümleri, yerli bazı yöneticiler ve bazı zenginlerin zulümleri de bu sebeplerden bazılarıdır. Şüphesiz insanların zulüm yaptığı aynı yerde Allah adalet eder. Zalimlerin yaptığı zulmün faturasını Yüce Yaratıcı'ya kesmek, yerden göğe haksızlıktır ve büyük bir dinî risk taşımaktadır.

“Nerdeyse fakirlik küfre dönüşür.” (Aclunî, II/108)

manasındaki hadisin ifade ettiği gibi, fakirlik isyan ve küfür potansiyeline sahip bir durumdur. Bu olumsuz potansiyel, fakirin kendisi için olduğu gibi, insan olarak fakirin fakir hâlini düşünen kimseler için de ciddi bir tehlike arz etmektedir. Şeytan insanı isyana sevk etmek ve küfre sürüklemek için kullandığı kozların başında belki de fakirlik gelir. Bize düşen, bu tuzağa düşmemeye çaba sarf etmektir.

- Şeytanın en büyük tuzağı, insanın altından çıkamadığı fakirlik gibi bazı meseleleri ikide bir önüne sürmesi ve onun imanını çalmaya çalışmasıdır. Âdeta, kişinin sahip olduğu iman sarayının açık olan doksan dokuz kapısını bir tarafa bırakıp, kapalı olan bir kapının yanına götürür ve “İşte kapısı kapalıdır bu sarayın... Demek ki içi boştur... İçine girilmez... Yoksa böyle kapalı  olur muydu?” diyerek, bir vesvese kapsını açar. Halbuki, bir sarayın bir tek kapısı açık olsa, o sarayın içinin dolu olduğuna, oranın oturulacak bir yer olduğuna kanaat getirmek gerekir. Bunun gibi, bizim Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna, Allah’ın bir olduğuna dair onlarca kesin delil elimizde olduğu hâlde, şeytan bunları göz ardı ettirip, bizim mahiyetini bilmediğimiz bazı afakî sorunlara götürür, "Haydi çözün?.." der.. Onunla hak yoldan saptırmaya gayret eder...

- Bu gün Amerika’da Müslüman olan insanların çoğu Afrika kökenlidir. Bu da, Afrika kıtasının iman çiçeklerinin yetişmesine müsait olmayan çorak bir arazi olduğunu düşünenlerin yanlışlarını göstermeye yeterlidir.

- Allah, bu dünyayı bir imtihan salonu olarak yaratmıştır. Sonsuz adaletinin bir gereği olarak, bütün insanlara imtihana kazanmak için gereken kabiliyet ve istidat vermiştir. Bu sebepledir ki, mümini kâfiri -insan olarak- aynı şeyleri hissedebiliyorlar. Kâfirlerde de bu güzel kabiliyetler olduğu için bazen çok güzel yansımaları söz konusudur.

Ancak, yüce Yaratıcı, insanoğluna verdiği insanî donanımlarının nasıl kullanılacağını, gönderdiği peygamberleri vasıtasıyla belirtmiştir. Maddî-manevî duygularını, donanımlarını bu kılavuza göre kullanmayanlar, oluşacak arızalardan tamamen sorumlu olacaktır.

“Biz insanı en mükemmel surette yarattık, sonra da onu en aşağı derekeye düşürdük.”(Tin, 95/4-5)

mealindeki ayetler bu gerçeğe işaret etmektedir.

Bu ilahî mesajdan haberi olmayanların sorumluluğu yoktur. Fakat, bu mesajı aldığı hâlde, insanlık cevherini boş yere yok eden, ağaç olup güzel meyveler versin diye verilmiş olan insanlık çekirdeğinin çürümesine sebep olanlar, hak ettikleri cezaya çarpılacaklardır.

Son söz olarak şairin şu sözüne bakabiliriz:

“İdrak-i meali bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun