Vefat edenlere gönderilecek en iyi hediye nedir?

Tarih: 30.11.2023 - 11:28 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Vefat edenlere gönderilecek en iyi hediyenin onlar için yapılacak dualar ve onlar adına verilecek sadakalardır ve bu onun için dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir, şeklinde bir hadis duydum, böyle bir hadis var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edeli ki, vefat edenlerin ruhları berzah âlemi dediğimiz yere giderler, ruhlarına münasip latif bir elbise giyerler ve orada yaşamaya devam ederler. Demek ki, ölüm başka âleme gitmenin bir ismidir.

Soruya gelince, evet, bu anlamda bazı hadis-i şerifler vardır. Bunlardan biri şöyledir:

“Kabir hayatındaki (bazı kimseler), denizde boğulmak üzere olan ve dehşet içerisinde yardım isteyen kimse gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden, samimi ve sadık arkadaşından bir dua bekler. Şayet bir dua gelecek olsa, bu onun için dünya ve içindekilerden daha kıymetli ve sevimli olur. Şüphesiz Allah, kabir ehline, dünyadakilerin duası bereketiyle dağlar misali ecir verir. Dirilerin vefat edenlere gönderebileceği en iyi hediye ise onlar için istiğfar etmek ve onlar adına sadaka vermektir.”(1)

Bu rivayetin garip olduğu söylenmiş, ancak Beyhaki, bunu garip olmaktan çıkarak başka senedin de varlığını ifade etmiştir.(2)

Bu hadis-i şerif, kişinin kabir âlemindeki hâlinden haber vermekte ve o günün sıkıntı ve umutlarından bahsetmektedir.

Kabir hayatındaki bazı kimseler, boğulmak üzere olup imdat isteyen kişi gibidir…

Evet, kabirdeki hâlimiz budur, boğulmak üzere olup imdat isteyen kişinin hâli gibi…

O anı hayal edebiliyor muyuz? Daracık ve karanlık bir mekânda, bütün dünya nimetlerinden mahrum karanlık bir yerde, bütün dostlardan uzak, yalnız, kimsesiz ve tek başına…

Ümitler tükenmiş, emeller bitmiş, hayaller kesilmiş bir hâlde…

Kişi imdat ister, yardım bekler, bir kurtarıcı arar, bir yere sığınmak ister…

O anı hayal edebiliyor muyuz? Acaba bu hâldeki bir insan ne bekler ve ne ile mutlu olur? Acaba kabrin o karanlık çukurunda yatan kişiyi ne mutlu eder?

Kendisine ulaşacak bir duayı bekler…

Evet, onun beklediği bir duadır, ruhuna bağışlanmış bir Kuran’dır, sevabı ona bağışlanmış bir sadakadır ve hakeza… Kabir hayatında bunlardan başka hiçbir şeyin kıymeti yoktur.

Eğer kabir ehline seslenseniz ve deseniz ki: “Elimde bir kese altın var, kim ister?”

Oradan bir ses duyamazsınız, bir istek ve bir talep göremezsiniz. Ancak şöyle deseniz:

“Kimin ruhuna bir Fatiha okuyayım, kimin ruhuna bir dua göndereyim?”

Hepsi ellerini uzatır ve “Bana, bana oku!” derler.

İşte kul, kabirde kendisine ulaşacak bir duayı bekler.

- Peki, kimden bekler?

Babasından, anasından, kardeşinden veya dostundan…

Yani kendisini tanıyanlardan ve dostlarından bekler. Dünyada iken arkadaş olduğu insanlardan bekler. Bu babasıdır, anasıdır, kardeşidir, eşidir, evladıdır, arkadaşıdır ve hakeza…

Bu arada anasını, babasını, akrabalarını ve dostlarını unutanların ve bir duayı onlara çok görenlerin kulakları çınlasın!

Peki, kendisine bir dua ulaşan kabir ehli ne yapar? Bu duaya ne kadar sevinir? İşte cevabı:

O dua kendisine ulaşınca, dünya ve içindekilerden kendisine daha sevgili olur…

Yani eğer ona dünyada iken, dünya ve içindekiler bütünüyle kendisine verilseydi, ne kadar sevinirdi?!. İşte, kabirde iken kendisine ulaşan bir duaya bundan daha çok sevinir.

Ne mutlu arkasından dua okunanlara! Ne mutlu öldükten sonra unutulmayanlara! Ne mutlu hayırlı evlatlar ve dostlar tarafından ismi anılanlara! Ne mutlu…

Allah Teâlâ, yer ehlinin duasından kabir ehline, dağlar gibi (rahmetler) indirir...

Evet, Allah Teâlâ, o duadan hasıl olan nuru ve rahmeti, dağlar gibi, kabir ehline indirir. Edilen her dua, bağışlanan her Kuran ve kabir ehli için yapılan her iş, ona ulaşır ve sevabı onun defterine yazılır.

Muhakkak ki dünyadakilerin kabir ehline hediyesi, onlar için istiğfarda bulunmaktır…

Demek, kabir hayatına giden sevdiklerimizin affı için Allah’a dua etmeli ve Allah’ın onları affetmesi için yalvarmalıyız. Bu, bizlerin onlara hediyesidir. Eğer berzah âlemine göçen yakınlarımıza, dostlarımıza ve diğer müminlere kıymet veriyorsak ve akrabalığın, dostluğun, imanın da hakikatine ulaşmışsak, onları hediyesiz bırakamayız.

Ne mutlu o vefat edenlere ki, arkalarında hakiki dostlar bırakmışlar ve dostları onlara devamlı hediyeler gönderiyor! Ne mutlu, kabre girince unutulmayanlara…

Ehl-i kabrin dua beklemesi ve onlara yapılan duaların bereketinden istifade etmeleri hususunda birçok hadis-i şerif mevcuttur. Makam münasebetiyle bir kısmını burada nakletmeyi uygun buluyoruz:

Şüphesiz ki Allah Teâlâ, salih bir kulunun cennette derecesini yükseltir. O: “Ya Rabbi! Bu bana nereden geldi?” diye sorunca, Mevla Teâlâ: “Çocuğunun senin için istiğfar etmesi sebebiyle” buyurur.(3)

Kim ebeveyninden birine bedel haccederse, bu hac ile onun borcunu ödemiş olur. Bu durum semadaki ruhuna müjdelenir. Kişi, anne ve babasına karşı isyankâr bile olsa (bu iyiliği sebebiyle) Allah’ın nezdinde iyi kullar meyanında yazılır.(4)

“Ey Allah’ın Resulü! Benim annem vefat etti ve vasiyette bulunmadı. Onun adına sadaka vermem, kendisine fayda verir mi?” diye soran birisine Peygamber (asm) Efendimiz: “Evet” dedi.(5)

Kul vefat edince bütün amelleri kesilir; üç ameli müstesna: Sadaka-i cariye, kendisi ile faydalanılan bir ilim ve kendisine dua eden salih bir evlat.(6)

Bir adam: “Ey Allah’ın Resulü! Anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sordu. Resulullah (asm): “Evet vardır.” dedi ve şöyle açıkladı:

“Onlara dua etmek, onlar için Allah’tan istiğfar talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sılayırahmi ifa etmek ve anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak.”(7)

Ya Rabbi, berzah âlemine gidenler için yaptığımız duaları onlara ulaştır! Onları bizden hoşnut ve razı eyle! Arkamızdan, bizlere de dua edecek hayırlı bir nesil bırakmayı bizlere nasip eyle! Buradan göçüp kabir âlemine gittiğimizde bizleri unutmayacak hakiki dostları, bu dünyada bizlere ihsan eyle! Âmin, Âmin, Âmin!

İlave bilgi için tıklayınız:

Ölünün arkasından Kur'an okunur mu?

Kaynaklar:

1) Deylemî, el-Firdevs bi-Me’sûri’l-Hitâb, Beyrut 1986, IV, 103/6323; Ali el-Müttakî, XV, 694/42783; XV,749/42971; Beyhaki, Şuabu’l İmam No 7905.
2) bk. Mübârekfûrî, Miratü’l-mefatîḥ şerhi Mişkati’l-Mesâbîh, 8/60-61.
3) Ahmed İbni Hanbel, Müsned No: 10615.
4) Taberâni, Mu’cemu’l-Kebir, 3/282.
5) Buhari, Vesayâ 55; Tirmizî, Zekât 5.
6) Müslim, Vesaya, 14.
7) Ebu Dâvud, Edeb, 129, (5142); İbnu Mâce, Edeb: 2, (3664).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun