Peygamberimizin süt kardeşinin kolunu ısırması nasıl anlaşılmalı?

“Yâ Rasûlallah! Ben senin süt kardeşinim.” dedi. Efendimiz ona: - “Buna alâmet ve işâret nedir?” dedi. Şeyma kolunu açtı ve: “Yâ Rasûlallah! Sen küçük iken beni ısırmıştın! İşte izi.” dedi. Şeyma o günün hâtıralarını bir bir anlatmaya başladı. (İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. 4/101; Beyhakî, Delâil, 5/199; Zehebî, Megâzî, s. 507)
- Bu olay doğru mu, böyle bir olay yaşanmış mı? Eğer yaşanmışsa tamamı nasıldır?
- Efendimizin (asm) küçükken süt kardeşinin kolunu ısırması nasıl anlaşılmalı? Bunun bir hikmeti olabilir mi?

Değerli kardeşimiz,

Kaynakların verdiği bilgiye göre, Hevazin ve Sakif kabileleriyle yapılan Huneyn Gazvesi’nde, Hevazin kabilesinden alınan esirler içinde bulunan Şeyma, kendisini yakalayan askerlere Resul-i Ekrem’in sütkardeşi olduğunu söyleyerek ona götürülmesini istedi. Şeyma, Hz. Peygambere (asm) ve “Ya Resulallah! Ben Haris’in kızı Şeyma’yım, senin kız kardeşinim.” dedi.

Bunun üzerine, Hz. Peygamber (asm) “Eğer sözünde doğru isen, benden taraf sende meydana getirilen ve hiç eskimeyen / silinmeyen bir iz vardır.” dedi. Şeyma da kolundaki o izin yerini gösterdi ve şöyle dedi: “Küçükken seni sırtıma almıştım ve sen de kolumu ısırmıştın, işte bu onun izidir.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm) ona ridasını / cübbesini serdi ve üzerinde oturttu, sonra da “Ne istersen sana verilecek ve ne gibi bir şefaat yaparsan, senden kabul edilecektir.” buyurdu. (Beyhaki, Delailü’n-nübüvve, 1/199-200; Vakıdî, Megazi, 3/913; Şamî, Sübülü’l-hüda, 5/490)

Hz. Peygamber (asm) Efendimizin çocukken, süt kardeşinin kolunu ısırmasının hikmetini açıklayan bir kaynağa rastlayamadık.

Esasen bunda başka bir hikmet aramanın manası da yoktur. Olayın içinde hikmetinin görüldüğü söylenebilir.

Kim bilir, belki de süt kardeşinin onlarca yıl sonra başına gelecek esirlik gibi hayatının en önemli tehlikesinden kurtuluşuna vesile olacak ve iz bırakacak kadar derin bir ısırma olayı başına gelmiş olabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz, "Benden taraf sende meydana getirilen ve hiç eskimeyen / silinmeyen bir iz vardır.” diyerek, o hikmete dikkat çekmiştir.

Vakıanın doğru olmadığına dair herhangi bir bilgiye rastlayamadık.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet