Mümin kardeşe fedakarlık nasıl olur?

Tarih: 28.11.2025 - 14:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

Bir müminin diğer mümin kardeşlere fedakarlığıyla ilgili ayet ev hadisler var. Günümüzde bu fedakarlığın nasıl olacağıyla ilgili örnekler var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, her türlü fedakarlığın gayesi ve hedefi, Allah’ın rızası olmalı ve asla bir menfaat ve karşılık içinde olunmamalıdır. Nitekim İnsan Suresinde şöyle buyururlur:

“Onlar, yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire seve seve ikram ederler. Ve şöyle derler: Biz sizi Allah için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.” (İnsan, 76/8-9)

Yüce dinimiz İslam’ın temel gayelerinden biri, Allah rızası için birbirini seven, birbirine yardım eden, iyilikte yarışan erdemli bireylerden oluşan bir toplum meydana getirmektir. İslam, bu hedefe ulaşmanın yolunu da bize göstermiştir. Bu yol; sevgi, merhamet ve kardeşlik temelinde yükselen, insanı bencillik, cimrilik ve kıskançlık gibi kötü hasletlerden arındıran îsâr ahlakıdır.

Îsâr; yalnızca Allah’ın rızasını gözeterek insanların ihtiyaçlarını imkânımız ölçüsünde karşılamaya gayret etmektir. Kendi nefsimizi düşündüğümüz kadar, hatta zaman zaman kendimizden daha fazla başkalarını düşünmektir.

Îsâr:

- Anne babamızın, eş ve çocuklarımızın gönüllerini şefkat, merhamet ve sabırla hoş tutabilmektir.

- Engelli kardeşlerimizin hayatını kolaylaştırmak; göremeyene göz, konuşamayana dil, işitemeyene kulak, yürüyemeyene ayak, tutamayana el olabilmektir.

Îsâr:

- İçinde yaşadığımız toplumun, hatta bütün insanların iyiliğe ve hayra ulaşması için kimi zaman malımızdan, kimi zaman rahatımızdan fedakârlıkta bulunmaktır.

- Bazen yan komşumuzun, bazen akrabalarımızın, bazen de Gazze’deki mazlum kardeşlerimizin yanında olmak; maddi ve manevi desteğimizi onlardan esirgememektir.

- Yeri geldiğinde din, vatan ve mukaddesat uğruna canımızı dahi ortaya koyabilmektir.

Bizler fedakârlığın en güzel örneklerini Peygamber Efendimiz (asm) ve güzide sahabesinden öğrendik. Onlar, karşılaştıkları her türlü zorluğa sabırla göğüs germiş; insanların gönüllerinin İslam’a ısınması için var güçleriyle çalışmış; onlar için daima Cenab-ı Hakka niyaz etmişlerdir.

Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Kendiniz için istediğinizi mümin kardeşiniz için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmazsınız.” (Buhârî, İmân, 7)

Bugün ise, îsâr ahlakıyla kolaylıkla çözülebilecek pek çok davranışla karşılaşmaktayız.

Bir tarafta birbirine ikram etmek için yarışan insanlar, diğer tarafta trafikte yol vermeyen, hatta bunun için tartışan kimseler görmek ne kadar düşündürücüdür.

Ambulans ve itfaiye araçlarının geçişini engellemek, emniyet şeridini ihlal etmek, engellilere ayrılmış park yerlerine araç park etmek; komşuları rahatsız edecek derecede yüksek sesle televizyon veya müzik açmak; satılan ürünün kusurunu gizlemek, tarihi geçmiş gıdaların etiketlerini değiştirmek, helal-haram hassasiyetini kaybetmek; toplu taşımada hasta, yaşlı ve hamileleri yok sayarak kendi konforunu öncelemek…

Bunların her biri îsâr ruhundan uzaklaştığımızın ibretlik göstergeleridir.

Oysa îsârın gereği; İyilik ve takva hususunda yardımlaşın.” (Mâide, 5/2) ilahî emrine icabet ederek, nerede bir ihtiyaç sahibi varsa ona koşmak, hayatı birbirimiz için kolaylaştırmaktır. Bir yetimin duasında, bir garibin tebessümünde pay sahibi olabilmektir.

Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

“Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun