Kan davamız var nasıl barışı sağlayacağız?
- Yıllardır devam eden davamız var o zaman bizim aileden biri, bir kişiyi öldürdü, onlar da bizim aileden birini vurdular, ortalık çok karışmış durumda. Fitne çıkartan çok onun için barışmak zor.
- Bir de insan kabullenemiyor barışmayı. Şahsen ben de onları hiç görmek ve barışmak istemiyorum. Ama biliyorum ki barışmak en iyisi barış, sen evine o evine, ama ikide bir kışkırtan ve fitne yapanlar oluyor.
- Hayatım alt üst olmuş sürekli kin, nefret, korku ve tereddüt ile yaşıyoruz.
- Tabi bizler imtihan dünyasındayız, Müslüman 3 günden fazla küsmez.
- Bu barışı nasıl sağlarız? Bu kadar insanı nasıl ikna ederim?
Değerli kardeşimiz,
Kan davası, ülkemizin en derin sosyal problemlerinden biridir. Çünkü sadece bir veya iki kişinin ölümüne neden olmuyor, maalesef nesiller boyu devam eden ve sonu gelmeyen bir öldürme zincirine sebebiyet veriyor. Üstelik her iki aile ve çevresini, -sizin de belirtiğiniz gibi- sürekli kin, nefret, korku içinde bırakarak devam ediyor.
Bundan dolayı bir an önce bir çözüm arayışı içinde olmanız takdire şayandır ve çok gerekli bir adımdır.
Her ölüm, insanı fâni hayatında sevdiklerinden ayırdığı için üzücüdür, ancak insanın sevdiği birinin pusu kurularak, kin ve intikam duygularıyla katledilmesi kişi için çok daha travmatik bir acıdır.
Bundan dolayı sizin karşı tarafı kabullenmeyişiniz, barışı kalben istemeyişiniz, onlardan birini görmekten kaçınmanız son derece normaldir, insani olan da budur. Nitekim Peygamber (asm) Efendimiz dahi, amcası Hz. Hamza’yı şehit edeni Vahşi’yi Müslüman olduktan sonra affetmiş, ama “Seni görünce elimde olmadan üzülüyorum.” demiştir. Çünkü katil, özür de dilse, affedilse bile, öldürdüğü kişiyi ve öldürme şeklini hatırlattığı için, maktulün yakınlarının acılarını tazelendirir.
Anladığımız kadarıyla, kalbiniz razı gelmese bile, aklınız kan davasının zararlarını bildiği için barışmanın yollarını arıyor.
Öncelikle aklıselimle davrandığınız için sizi tebrik ederiz. Her şeye kadir olan Cenab-ı Hak bu yolda yar ve yardımcınız olsun.
Kan davaları sosyal ve psikolojik bir olaydır. Bundan dolayı bu sürecin önüne geçmek isterken, karşınıza toplumsal baskılar, töreler gibi sosyolojik engeller çıkacağı gibi, aile gururu, şerefi, intikam duygusu, kin ve nefret gibi duygular da çıkacaktır.
Bu engelleri de şahsi çabanızla aşmanız zordur. Çünkü aile büyükleri tıpkı sizin gibi, kan davasını bitirmek isteseler bile, az önce saydığımız engeller onlara izin vermeyecektir, en iyi ihtimalle kendi çevrelerinden çekineceklerdir. “Korktular, kardeşlerinin kanı yerde kaldı...” vb gibi baskılar, onların adım atmalarına izin vermeyecektir.
Bu konuda geçmişten gelen tecrübeler ve uygulamalar bize, en etkili yolun, her iki tarafın da kabul edebileceği otorite figürlerini bulmak olduğunu gösteriyor. Bunlar dini cemaat önderleri, toplumda saygınlığı olan kanaat önderleri, STK temsilcileri, vali, kaymakam gibi devleti temsil eden mahalli mülki amirlerdir.
Bu çerçevede size tavsiyemiz, öncelikle bu kişilerle temasa geçmeniz ve onlardan yardım istemenizdir.
Bunun yanında karşı taraftan bir kişi ile iletişime geçmenizde de fayda var. Çünkü siz de sonuçta bir taraf olduğunuz ve acılarınız hâlâ taze olduğu için, karşı tarafı ikna edemezsiniz. Çünkü size güvenmezler. Ancak karşı taraftan sizin gibi aklıselim birsi ile temasa geçip ona niyetinizi açabilirsiniz. Bu konuda iş birliği içinde neler yapacağınızı konuşursanız, daha iyi bir netice elde edebilirsiniz.
Bunun yanında kendi aile çevrenizi de bilgilerinizle barış fikrine alıştırmanız gerekecektir. Çünkü birden “barış” teklifi ile gelmeniz, onları da rahatsız edebilir. Ancak bunu başarabilmeniz için, öncelikle bizzat sizin kan davalarının zararları hakkında dini, sosyolojik ve psikolojik gerekçelere hâkim olmanız gerekir. Yani neden kan davasını bitirmeniz gerektiği konusuna iyi hazırlanmanız lazım.
Dinimizin bu konudaki yasaklarını araştırın, aileye ve gelecek nesillere vereceği zararları madde madde yazın ve hazırlanın, tüm geniş aile üyelerinin psikolojisini nasıl bozduğu konusuna çalışın. Çünkü sürekli kin ve nefret duyguları ve ölüm korkusu ile yaşamak kişilerde ciddi kaygı bozuklukları, depresyon, panik atak gibi ruh hastalıklarına neden olmaktadır.
Çevrenizi ikna edecek kadar bu konulara hâkim olduktan sonra, yavaş yavaş anlatmaya başlayın.
Anlatmaya ve taraftar kazanmaya önce size güvenen ve ikna edebileceğiniz kişilerden başlayın. Giderek yavaş yavaş, ama sadece ikili görüşmelerle taraftar sayısını artırmaya çalışın. Yavaş yavaş ikili görüşmelerden sonra küçük aile meclislerinde konuyu gündeme getirin. İnşallah zaman içinde Rabbim onların da kalbini yumuşatacaktır.
Hangi şekilde ve kimin aracılığı ile barış masasına gelinirse gelinsin, bilinmelidir ki, kan davalarında insanların kalbini bütün bütün sakinleştirmek, yani mutlak barış mümkün olmayabilir. Onun için hedef koyarken, ne kadar ilerleyebileceğinizi düşünün. Ama bu sınır, en azından kan davasını devam ettirmeme olması gerekir.
İki ailenin barışması ve kalplerindeki soğukluğun geçmesi için uzun bir sürece ihtiyaç olabilir, lütfen sabırla, dua ile dilinizden, elinizden gelenleri yapmaya devam ediniz.
Rabbimiz yâr ve yardımcınız olsun. Âmin.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Lütfen Geç Kalmayalım
- KAN DAVASI
- KAN DAVASI
- Eşim dindar ama noksan örtünüyor, ne yapmalıyım?
- Hz. Muhammed, otorite kazandıktan sonra yumuşak davranmayı bırakmış mı?
- "Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın." ayeti, barışı yasaklıyor mu?
- Eski kocasını kaybetmiş olan karıma nasıl sevgi gösterebilirim?
- Zinanın aile kurumuna zarar vermesi nasıl temellendirilmektedir?
- Bazı insanlar sarhoş etmeyecek kadar içkinin neden haram olduğunu soruyorlar. Bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
- Müslümanlar güçlenince, diğer insanlara hayat hakkı tanımaz mı?