Ahiret için hangi duayı etmeliyiz?
Ahiret için edilecek dua önerebilir misiniz, ne demeliyiz?
Değerli kardeşimiz,
Rabbimiz bir ayetinde şöyle dua etmemizi ister:Bir ayet:
رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kınâ azâben-nâr.
“Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik, güzellik, esenlik ver; âhirette de iyilik, güzellik ver; ve bizi cehennem azabından koru.” (Bakara, 2/201)
Peygamber (asm) Efendimiz de gece yatarken, kıyametin o dehşetli gününden korunmak için şu duayı okurdur:
اللَّهُمَّ قِنِي عَذَابَكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ
“Allahümme kınî azâbeke yevme teb‘asü ibâdek
Allahım! Kullarını yeniden dirilttiğin gün beni azabından koru!” (Tirmizî, Daavât 18)
Dünya işlerini kolaylaştırmak ve ahiret hayatını kazanmak için okunacak bir dua da şöyledir:
اَللّٰهُمَّ أَصْلِحْ ل۪ي د۪ينِيَ الَّذ۪ى هُوَ عِصْمَةُ أَمْر۪ي وَأَصْلِحْ ل۪ي دُنْيَاىَ الَّت۪ى ف۪يهَا مَعَاش۪ي وَأَصْلِحْ ل۪ي آخِرَت۪ي الَّت۪ي ف۪يهَا مَعٰاد۪ي وَاجْعَلِ الْحَيَاةَ زِيَادَةً ل۪ي ف۪ي كُلِّ خَيْرٍ وَاجْعَلِ الْمَوْتَ رَاحَةً ل۪ي مِنْ كُلِّ شَرٍ
“Allahümme aslih lî dînillezî hüve ısmetü emrî, ve aslih lî dünyâyelletî fîhâ meâşî, ve aslih lî âhiretilletî fîhâ meâdî, vec‘ali’l-hayâte ziyâdeten lî fî külli hayr, vec‘ali’l-mevte râhaten lî min külli şer"
"Allahım! Bütün işlerimin başı olan dinim konusunda hataya düşmekten beni koru! Yaşadığım şu dünyadaki işlerimin yolunda gitmesini sağla! Dönüp varacağım ahiretimi kazanmama yardım et! Hayatım boyunca daha çok hayır yapmama imkân ver! Her türlü kötülükten kurtulmamı sağlayacak bir ölüm nasip et!” (Müslim, Zikir 71)
Dünya ve ahiret saadeti için şu dua da okunabilir:
رَبِّ اغْفِرْ لِي، وَارْحَمْنِي، وَاهْدِنِي، وَعَافِنِي، وَارْزُقْنِي، وَاجْبُرْنِي، وَارْفَعْنِي
رَبِّ اغْفِرْ لِي، اغْفِرْ لِي
Rabbi’ghfir lî, verhamnî, vehdinî, ve ‘âfinî, verzuknî, vecburnî, verfa‘nî. Rabbi’ghfir lî, ighfir lî.
“Ey Rabbim! Beni bağışla, bana merhamet et, bana doğru yolu göster, bana afiyet ve sağlık ver, bana rızık ihsan et, gönlümdeki kırıkları onar, derecemi yükselt.
Rabbim, beni bağışla; evet, beni bağışla!” Müslim, Salât, 78 (Hadis No: 2697)
Unutmamak gerekir ki, hem dünyamızı hem de ahiretimizi beraber düşünmeli, ona göre hareket etmeliyiz. Nitekim verdiğim ayet ve hadislerde de bunu açıkça görmekteyiz.
Resul-i Ekrem (asm), ashabından bir zatın hastalandığını duydu ve hemen ziyaretine gitti. Hastalanan sahabi, hastalıktan iyice zayıflamış ve âdeta bir kuş yavrusuna dönmüştü. Allah Resulü yanında bir müddet kaldıktan sonra ona, “Herhangi bir konuda Allah’a dua ediyor veya ondan bir şey istiyor muydun?” diye sordu. Hasta zat “Evet. Allah’ım! Beni ahirette ne ile cezalandıracaksan onu şimdiden dünyada bana ver, diye dua ediyordum.” cevabını verdi.
Bunun üzerine şaşkınlığını açıkça ifade eden Allah Resulü böyle dua etmemesi konusunda onu uyardı ve ona, “Allâhümme âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve gınâ azâbe’n-nâr.” (Allah’ım, bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!) anlamındaki en başta verdiğimiz ayetle dua etmesini tavsiye etti.
Tavsiyeye uyan hasta, bir süre sonra iyileşti. (Müslim, Zikir, 23)
Bu dua, Allah Resulünün Yüce Allah’tan istediği şeyler içinde en önde geleninin, dünya ve ahiret arasındaki denge olduğunu bize öğretir. Allah Resulü hem dünya hem de ahiret iyiliği istemek suretiyle bu iki hayatın birbiri ile olan bağına anlamlı bir atıfta bulunmuştur.
Allah Resulünün öğretisinde dünya ve ahiret, birbirinin devamı olan ve birlikte kazanılan hayatlardır. İnsanlardan beklenen, hayata gözlerini açtıkları dünya ile hayata gözlerini yumduktan sonraki ahiret arasında bir denge kurmalarıdır: “Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma!..” (Kasas, 28/77)
Bu dengeyi sarsacak aşırı uçların bir tarafında tamamen maddeye dayalı olan dünyevileşmiş bir yaşantı, diğer tarafında ise ruhbanlık denilen tamamen mistikleşmiş bir hayat bulunur. Hz. Peygamber’in kendisini ibadete adadığı için eşini ihmal eden sahabi Osman b. Mazun’a söylediği, “Ey Osman! Biz (Müslümanlara) Ruhbanlık emredilmedi...” (İbn Hanbel, 6/226) sözü, insanlardan yeme içme, uyuma ve evlenme gibi dünyevî hazları terk ederek bir ruhban hayatı sürmeleri beklenmediğini açıkça göstermektedir.
Dünyayı ahirete giden bir araç olarak görüp, dünyamızı Allah’ın güzel isimlerinin yansıması ve ahiretin tarları gibi yaşayıp, gideceğimiz yere göre hazırlanmak esas olmalı.
“Kimin kaygısı ahiret olursa Allah onun zenginliğini kalbine yerleştirir, iki yakasını bir araya getirir ve dünya zelil bir şekilde ona gelir. Kimin kaygısı da dünya olursa Allah onun fakirliğini iki gözü arasına koyar ve onun iki yakasını bir araya getirmez; kendisine ancak onun için takdir edilen dünyalık ne ise o gelir.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 30)
“Akıllı kişi, nefsini küçük gören (kendini hesaba çeken) ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz kişi ise, nefsinin arzularına uyan ve (bu hâline bakmadan bir de) Allah’tan (bağışlanma ve cennet) isteyen kimsedir.” (Tirmizî, Sıfatü‘l-kıyâme, 25)
Yüce Allah dünya ve ahiret hayatlarını bir ölçü ve denge içinde yaşayan ve “ne ticaretin ne de alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardan” övgüyle söz eder. (Nûr, 24/37-38)
“Kaygısı en yüksek olan insan, dünya ve ahiret işlerine önem veren mümin insandır.” (İbn Mâce, Ticâret, 2)
Özetle, asıl kaygımız ahiret hayatı olmalı ama dünya hayatından da helal ve meşru dairede istifade edip şükretmeyi ihmal etmeyelim.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Sadece 5 dua etme hakkımız mı var?
- İki secde arasında dua edilir mi?
- Mutlu olmak için ne yapmalıyız?
- Her Hafta Bir Dua- 25.Hafta
- Ey Ali! Duayı umumi yap, diye bir hadis var mi? Varsa ne demektir?
- Hz. Süleyman ve Hz. Yunus’un duaları | Dua İklimi 16
- Hz. İbrahim'in duası | Dua İklimi 11
- Sünnetle Yaşamak- 99. GÜN
- Her Hafta Bir Dua- 41.Hafta
- Hz. Yusuf’un duası | Dua İklimi 13