Sana müjde ayetini kendime alabilir miyim?
Hicr suresi 55. ayeti kendime alabilir miyim?
Bu dönemde çok endişe ettiğim, olur mu olmaz mı diye çaresizliğe düştüğüm bir mevzu vardı. Tesadüfen İnternete karşıma Hicr Suresi 55. ayet çıktı. "Sana kesinlikle olacak bir şeyi müjdeliyoruz!" diye. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bildiğim için gelen ilahi bir mesaj olduğunu düşünmek istedim, ancak tefsiri araştırdığımda Hz. İbrahim için inen bir ayet olduğunu öğrendim. Bunu nasıl yorumlamalıyım?
Değerli kardeşimiz,
Hicr Suresi 55. ayetin meali şöyledir:
(Melekler) "Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!" dediler. (Hicr, 15/55)
Bu ayet, Hz. İbrahim (as) için bir müjde olarak inmiştir. Ancak bu ayetin genel mesajı, ümitsizliğe düşmeme hususunda tüm müminlere bir uyarıdır. Ayetteki “Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!” ifadesi, her müminin hayatında karşılaşabileceği zorluklar karşısında nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğine dair önemli bir öğüt taşır.
Bu nedenle, hissettiğiniz endişeler ve çaresizlikler içinde bu ayeti kendinize bir rehber olarak alabilir, Allah'a olan güveninizi tazelemenin bir vesilesi olarak değerlendirebilirsiniz. Her zaman için ümitvar olmak ve sabretmek, müminin en güzel vasıflarındandır.
Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:
Hicr suresinin 54-55. ayetlerinde şu hususa dikkat çekilmiştir:
Hz. İbrahim normal insan misafir sandığı varlıkların melekler olduğuna kanaat getirince, (olumsuz bir durumu icra etmek için mi geldiklerini düşünerek) korkmaya başladı. Melekler: “korkma, biz bilge bir çocuğun olacağını sana müjdelemek üzere gelmiş bulunuyoruz” dediler. Bunun üzerine Hz. İbrahim “yaşlı olduğum halde nasıl olur da bana bir çocuğu müjdeliyorsunuz?” dedi. (Bunu bir peygamber vasfıyla değil, bir beşer olarak seslendirdi). Bunun üzerine melekler: “Bizim sana müjdelediğimiz konu hak ve hakikattır. Sakın ümitsizlerden olma!” dediler.
Şimdi şu noktalara dikkat edelim:
a) Bu çocuk müjdesinin doğrudan kendisiyle ilgili olduğunu düşünmek zaten doğru olmaz.
b) Eğer bir kimse (alimlerin çok hoş görmemiş olmalarına rağmen) tefeül suretinde Kuran’ı açar ve -sözgelimi- bu müjde ayeti karşısına çıkarsa, bir değer ifade edebilir.
c) Tefeül: -bize göre- tefeül bir duadır. Onunla “Ya rab! Şu iş konusunda bana bir yol gösterir misin?” deyip Kuran’dan bu duanın cevabını beklemekte bir sakınca yoktur. Fakat rabbimiz her duaya icabet etse de, onu aynen istediğimiz gibi kabul edip etmemesi hikmetinin ön kabulüne bağlıdır. Tefeül de buna dahildir.
d) Normal şekilde düşüncesine uygun bir ayetle karşılaşmak, doğrudan muhatap olmadığı kesin olan peygamberler dışındaki insanların ancak işari bir mana kabilinden biraz koklayabilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamber ümitsiz olur mu?
- Meleklerin Hz. İbrahim'e gelmesiyle ilgili ayetlerde bir çelişki mi var?
- Yaklaşan şerden vay Arab'ın hâline ne demektir?
- Namaz içinde okumuş olduğumuz salavat-ı şerifeler normal salavat-ı şerife okumuş yerine geçer mi? Efendimiz (asm)'ın buyurduğu, "Bana çokça salavat getiriniz." sözünü yerine getirebilmemiz için günde en az ne kadar salavat-ı şerife getirmemiz gerekir?
- Hz. İbrahim Allah'a karşı mı çıkmış sorusunda?
- Yunus suresi 94. ayette geçen, "Sana indirdiklerimizde herhangi bir şüpheye düşersen, senden önce kitap okuyanlara sor..." tabirini nasıl anlamalıyız?
- Kur’an’daki kıssalar arası farklılıkların sebebi nedir?
- Melekler, Hz. İbrahim’e ne diyor?
- Melekler görevlerini, Hz. Lut'a ne zaman açıklamışlardır?
- Peygamberimiz ahirette kendisine salavat getirenleri nasıl tanıyacaktır?