Kadın hanım ağa mı, evlilikte zorunlu bir görevi yok mu?
“Evlenme akdinin taraflara tanıdığı hak ve yükümlülükler var. Bunlar arasında kadının, ev içi hizmet mecburiyeti yok. Yapar ise ülfet, geçim, karşılıklı sevgi saygı oluşur. Yapmaz ise koca, mahkemeye baş vurarak bunu talep edemez. Gücünü kullanarak, şiddet uygulayarak yaptırırsa günah işlemiş olur. " "kadın yemek yapmak gibi gerekli işleri yapmadığında dini açıdan sorumlu olur." "Kasani de bunu söylemektedir. Onun ilgili eserindeki ifadeler özetle şöyledir: Erkeğin kadının nafakasını temin etme mecburiyeti vardır. Şayet erkek, pişirilmeye muhtaç olan ekmek ve benzeri yiyecekleri eve getirse, kadın bunları pişirmemek için dirense bu caiz değildir."
1) Bu konu ile ilgili bir sürü şey söyleniyor hangisi doğru?
2) Eğer kadın ev işi, temizlik yapmak zorunda değil ise eğer; yani islam nasıl böyle bir şey söyleyebilir. Evi geçindirmek için çalışmak zorunda değil, eğer çalışırsa malını, kazancını evine harcamak zorunda değil, ev işi, temizlik yapmak zorunda değil. Bu konuya söyleyecek söz bulamıyorum, bu nasıl iş, Allah nasıl böyle bir şey söyler. Erkek bir sürü şeyi yapmak, karşılamak zorunda yapmaz ise mesul, kadın yapar ise lütuf, yapmak zorunda değil. Allah adaletlidir denir ama bu durum adaletli mi? Hak din İslam nasıl böyle birşey yapabilir/söyleyebilir. Bu konu insanı dinden çıkmaya bile itebilir. (Hatta bazı yerlerde kadın çocuğunu emzirmek zorunda değil, eğer süt annesi yoksa emzirmek zorunda gibi şeyler de duymuştum. Bu da eğer doğruysa bu konunun tuzu biberi)
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, kadının ev işlerini yapması konusu, hukuki bir zorunluluk değildir. Yapmadığı zaman kocası da hakim de zorla yaptıramaz ve ceza veremez. Ancak kadın yemek yapmak, çocuğa bakma gibi gerekli işleri yapmadığında ve aile huzuru bozulduğunda dini açıdan sorumlu olur.
İşte kadının sorumlu olması konusu bu açıdandır. Bu sorumluluğu, Hz. Peygamber (asm) Efendimiz ilk olarak kızı Fatıma annemize vermiştir.
Evlenme akdinin taraflara tanıdığı hak ve yükümlülükler var. Bunlar arasında kadının, ev içi hizmet mecburiyeti yok. Yapar ise ülfet, geçim, karşılıklı sevgi saygı oluşur. Yapmaz ise koca, mahkemeye baş vurarak bunu talep edemez. Gücünü kullanarak, şiddet uygulayarak yaptırırsa günah işlemiş olur.
Mutlu bir evlilik, akdin hak ve yükümlülüklerini ortaya koyup mesele yaparak oluşmaz; örf ve âdete, imkânlara göre karşılıklı fedakârlık ve anlayışla oluşur.
Örf ve âdete, ahlâka, bir de yapabilme kabiliyetine göre vazifeler bellidir; her iki taraf buna uyar. Akdin gereği başka, aile hayatı başkadır; aile hayatı örf ve âdete göre yürür, yardımlaşma, sevgi, saygı, fedakarlık olmadan mutlu aile hayatı olmaz.
Hz. Fâtıma omzunda, iki tarafında su kabı bulunan sırık ile su taşıyor ve omuzu bereleniyor, eliyle el değirmeninde un yapıyor, eli bereleniyor, çocuklarına bakıyor… Hz. Peygamber (asm) Efendimizden çözüm istiyor, o da evin iç işlerini sen yap, dışarıda olanları da eşin Ali (r.a.) yapsın diyor.
Bunun üzerine Fatıma anamız: “Allah’tan ve Elçisinden razı oldum.” dedi ve bundan sonra hiçbir hizmetçi ona hizmet etmedi. (Ebu Davud, Harac, 19-20)
Nitekim fıkıh kitaplarımızda konu özetle şöyle açıklanır:
Erkeğin kadının nafakasını temin etme mecburiyeti vardır. Şayet erkek, pişirilmeye muhtaç olan ekmek ve benzeri yiyecekleri eve getirse, kadın bunları pişirmemek için dirense bu caiz değildir. Çünkü rivayete göre, Peygamber Efendimiz (asm) Hz. Ali ile Hz. Fatıma arasında işleri taksim etmiş, evin dışındaki işleri Hz. Ali’ye evin içindeki işleri Hz. Fatıma’ya vermiştir. Bununla beraber, kadın evin işlerinin yapmaya zorlanamaz. Erkek o işleri bir şekilde hazırlamak zorundadır. Fakat eğer kadın bu işleri yaparsa ücret isteyemez. (bk. Kasani, Bedayi, 4/24)
Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:
Bu gibi hassas konularda doğru bilgiye ulaşmak ve meseleleri bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirmek büyük önem taşımaktadır. Zira İslam dini, her alanda olduğu gibi aile hayatında da eşler arasında denge, adalet ve huzuru hedeflemiştir.
1. Evlilikte Kadının Ev İşi Yapma Zorunluluğu ve Çelişen Görüşler
İslam hukukunda kadının ev işlerini yapmakla doğrudan hukuki bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Yani, bir kadın ev işlerini yapmadığı takdirde kocası onu mahkemeye verip bunu talep edemez. Bu durum, kadının nafakasının (yemek, giyecek, barınma) tamamen kocasına ait olmasından kaynaklanır.
Ancak bu, kadının ev işlerinden tamamen sorumsuz olduğu anlamına gelmez.
Kadının yemek ve ekmek pişirmesi, elbise yıkaması, ev işlerini tertip ve düzenlemesi, kocasının yükünü hafifletmeye çalışması ahlaki birer görev ve şerefli bir hizmettir.
"Her ne kadar kazaen mecbur değilse de işin bir de dinî yönü, insanî yönü, merhamet boyutu vardır." Yani, hukuki bir zorunluluk olmasa da aile içindeki huzur, sevgi ve karşılıklı fedakârlık açısından bu tür işleri yapmak güzel ve tavsiye edilen bir davranıştır.
Başta da ifade ettiğimiz gibi, Hz. Peygamber (asm) Efendimizin kızı Hz. Fatıma (ranha) ile damadı Hz. Ali (ra)'yi evlendirdiğinde, evin iç işlerini Hz. Fatıma'ya, dış işlerini ise Hz. Ali'ye verdiğini ve bu konudaki tavsiyesini belirtmiştir. Bu durum, aile içinde iş bölümünün önemli olduğunu göstermektedir.
Öte yandan, Hz. Peygamber (asm) Efendimizin kendisinin de ev işlerinde ailesine yardım ettiği ve bunun ümmetine sünnet olduğu bildirilmiştir. Bu da erkeklerin ev işlerine yardım etmesinin caiz ve güzel bir davranış olduğunu gösterir.
Farklı ifadelerdeki çelişki gibi görünen husus, hukuki zorunluluk ile ahlaki ve insani sorumluluk arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. İslam, hukuki olarak kadına ev işi yapma mecburiyeti yüklemese de aile kurumunun sağlam temeller üzerine oturması için karşılıklı sevgi, saygı ve yardımlaşmayı teşvik eder.
2. İslam'ın Adalet Anlayışı ve Eşlerin Görevleri
İslam'da adalet, hak ve sorumlulukların dengeli bir şekilde dağıtılmasıyla sağlanır. Erkek, ailenin geçimini temin etmekle, yani evin dış işlerinden ve ekonomik ihtiyaçlarından sorumlu kılınmıştır. Bu, erkeğe oldukça ağır bir yükümlülük yüklemektedir.
Kadın ise, evin iç düzeni ve çocukların yetiştirilmesi gibi daha çok iç işlerle ilgilenme potansiyeline sahiptir. Erkeğin ailesinin geçimini temin etme sorumluluğu vardır.
"Hanım aile reisi gibi dış işlerinde çalışarak, geçim temin etme zorunda değildir."
Kadın çalışsa bile, kazancını evin ihtiyaçlarına harcamak zorunda değildir; kendi malı üzerinde tasarruf hakkı vardır. Erkeğin nafaka yükümlülüğü devam eder.
Kadının ev işlerini yapması bir lütuf veya ahlaki bir görev olarak görülürken, erkeğin nafaka temin etmesi ve ailesinin geçimini sağlaması farz bir görevdir ve yapmadığı takdirde mesuldür.
Bu, adaletin terazisinin bir kefesine erkeğin maddi yükümlülüğünü, diğer kefesine ise kadının ev içi katkısının ahlaki teşvikini koyar.
Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, İslam'ın adalet anlayışı, her iki cinse de fıtratlarına uygun roller ve sorumluluklar yüklemiş, ancak bu rolleri katı sınırlamalarla değil, karşılıklı anlayış ve yardımlaşma ile esnetilebilir kılmıştır. Bir tarafın yükümlülüğü hukuki ve maddi iken, diğer tarafın katkısı daha çok ahlaki ve manevi huzurun sağlanmasına yöneliktir. Aile, sadece hukuki kuralların değil, sevgi, merhamet ve fedakârlığın da hüküm sürdüğü bir kurumdur.
3. Çocuğu Emzirme Konusu
Çocuğunu emzirme konusunda da benzer bir durum söz konusudur.
"Bir anneye doğurduğun çocuğu emzir diye zorlanamaz. Ancak başka süt anne yoksa veya çocuk anasından başka kadınları emmez ise mecbur edilir ve zorlanır. Yani, hukuki olarak bir anne çocuğunu emzirmeye zorlanamaz.
Bununla beraber, süt anne olsa da "Çocuğunu emzirmek, anne üzerine diyaneten lazımdır.” Çünkü Kuran-ı Kerim'de geçen,
"Anneler çocuklarını tam iki sene emzirirler.” (Bakara, 2/233) ifadesi, haber kalıbı ile tekitli emirdir. Bu, emzirmenin dinen çok önemli ve teşvik edilen bir görev olduğunu göstermektedir.
Görüldüğü üzere, İslam'ın aile hayatına dair hükümleri, sadece kuru bir hukuktan ibaret değildir. Hukuki zorunlulukların yanı sıra, aile bağlarını güçlendirecek, karşılıklı sevgiyi ve merhameti artıracak ahlaki ve insani değerleri de ön plana çıkarır. Bu dengeli yaklaşım, ailelerin dünya ve ahiret saadetini hedeflemektedir.
Unutmayalım ki, aile hayatında karşılıklı fedakârlık ve anlayış esastır. Hz. Peygamber (asm) Efendimizin de buyurduğu gibi:
"İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.” (Buhâri, Tevhid 2, Edeb 27)
"Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin." (bk. Ebû Dâvûd, Edeb 58)
Bu merhamet, şefkat ve fedakarlık aile bireyleri arasında da en üst düzeyde olmalıdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kadın neden ev işleri yapmak zorunda?
- Kadının aile içerisindeki sorumlulukları ve kocasına karşı görevleri nelerdir?
- Kadının yemek yapması, çocuk bakması ikramdır, hadis mi?
- Bir kadın çocuğuna ve kocasına bakmak zorunda mıdır?
- Kadının kazancı kime aittir?
- Kadın, kocasının her helal emrine itaat etmek zorunda mı?
- Tesettüre girmeyen kadını boşamak gerekir mi? Eşim bana ve aileme saygı göstermiyor ve tesettürüne dikkat etmiyor. Evliliğimi devam edip etmemem konusunda nasıl karar vermeliyim?
- Eşlerin birbirine karşı vazifeleri nelerdir?
- Gelin, damat kaynanasına, kayınpederine bakmak zorunda mıdır?
- Gelin, damat kaynanasına, kayınpederine bakmak zorunda mıdır?