Torpil kul hakkı mı kamu hakkı mı?
Değerli kardeşimiz,
Haksızlığa aracılık etmek hem kul hakkıdır hem de kamu hakkıdır.
Adaletsiz devlette, güven ve huzur olmaz.
Zulümle elde edilen, çürük zemine yapılmış bina gibidir; er veya geç yıkılır.
Adaleti engelleyen çok şey vardır; bizce bunların en yaygın olanları “Kin ve nefret, sevgi ve yakınlık, ahlaksız güç, haksız tarafı tutma ve torpildir.”
Torpil kullanmak, etkili bir kimseyi, amaca ulaşmak için aracı kılmaktır; bir kimseyi kayırma işidir.
Amaç meşru ise aracı kılmak ve aracı olmak sakıncalı değil, hatta hakkın yerini bulmasına yardım etmek olduğundan iyidir, sevaplı bir davranıştır.
Amaç meşru değil ise aracı kılmak da aracı olmak da haramdır, günahtır.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Kim güzel bir işe aracılık ederse ondan kendisi için bir nasip olur; kim de kötü bir işe aracılık ederse onun da buna denk bir payı olur. Allah her şeyi koruyup hakkını vermektedir.” (Nisâ, 4/85).
Ayette aracılık için “şefaat” kelimesi kullanılmıştır.
Türkçede şefaat daha ziyade ahiretteki aracılık ve özellikle de Hz. Peygamber’in (asm), hem bütün insanlara (hesaba çekilmenin, yargılanmanın bir an önce başlaması, bekleme sıkıntısının son bulması için) hem de ümmetinin günahkârlarına (günahlarının bağışlanması için) Allah nezdinde yapacağı aracılık mamasında kullanılır.
Kuran’da ve Arapçada ise şefaatin buna ek olarak daha geniş bir manası vardır: İki kişi arasında görülecek bir iş, elde edilecek bir fayda veya önlenecek bir zarar konusunda üçüncü bir şahsın devreye girmesi, aracı olması, hatırını ve gücünü kullanarak sonuç elde etmeye teşebbüs etmesidir.
Nisa suresi 88. ayette, ifade edildiği üzere, müminler, bazen Müslüman olmayan kimseler için de bu manada şefaatte bulunuyorlardı.
Ayrıca hemen her zaman toplum içinde aracılık faaliyeti sürdürülmüş ve aracılar bulunmuştur. Özellikle hukuk, adalet, ehliyet ve emanet duygusu ve şuurunun ve bunlara dayalı uygulamaların ikinci plana atıldığı; güçlü, hatırlı, yakın olanların -haklı veya haksız olarak- işi bitirdiği dönemlerde, bu manada toplum ahlakının zaafa uğradığı zamanlarda şefaat (adam bulma, torpil kullanma) yaygın hale gelmektedir.
Ayet hem tarihî hem de evrensel olarak şefaat konusunda bir kural getirmektedir: Şefaat kötü, çirkin ve yasak değildir; ancak meşru, hukuka ve ahlaka uygun olmalı; başkası aleyhine haksızlık doğurmayacak ve iyi olan bir sonucun hasıl olması için yardım manası ve amacı taşımalıdır.
Böyle olan şefaatin ecri vardır. Hasıl olan iyilik ve ecirden şefaat sahibi (buna aracılık eden, hatırını ve imkânını kullanan) kimseler de nasip alırlar.
Haksız bir talebin, kötü sonucun gerçekleşmesi için yapılan aracılık da yapana sorumluluk getirir; haksıza, zalime, kötülük edene verilen cezanın benzerini o da görür.
Bir örnek verelim:
Tanıdık, yakın, sevdiğiniz biri size gelip kendisi veya başkası için bir aracılıkta bulunmanızı istiyor. Mesela, bir makama veya işe atanmak, alınmak istiyor; bunun hakkı olduğunu söylüyor, ilgili kişiyi methediyor…
Diyelim ki, o makama, o işe birden fazla talip var; siz bunların tamamının ahlaki ve yeterlik (liyakat) durumunu bilmiyorsunuz, aracılık isteyen de bilmiyor. Böyle bir durumda birinin ihaleyi, işi almasına ve bir makama atanmasına aracılık ederseniz ve diğer talipler içinde daha layık olanı varsa aracı olarak sorumlu ve kul hakkına girmiş, kamu hakkı ve faydasına da zarar vermiş olursunuz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Aracılık yapmak günah mı?
- Torpil yaparak işe girenin kazancı haram mıdır?
- Kamu hakkı şehitliğe zarar verir mi?
- Şefaat ayetlere ve hadislere göre hak mıdır?
- Şefaat Haktır- Kur'an'dan Deliller- 1. Delil: Bakara suresi 255. Ayet
- Kamu kurumunda tanıdıklara iltimas geçilmesi, kolaylık gösterilmesi caiz midir?
- Şefaat Haktır- 28. Bölüm: Mustafa İslamoğlu’na cevap 1
- İLTİMAS
- Belediyede işe girmek için rüşvet vermek haram mıdır?
- Şafi mezhebine göre rüşvet ile ilgili hükümler nelerdir?