Akıl ile zeka aynı mı?

Tarih: 19.08.2024 - 08:10 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Zeka hakkında bir temellendirme yapayım: Bana göre zeka tek bir çeşit değil birkaç çeşittir. Bunlar içinde matematiksel mantıksal zeka, sanatsal zeka, duygusal zeka... gibi birden fazla parçaya ayrılıyor. Ama günlük hayatta kullanılan zeka türü genel anlamda matematiksel mantıksal zeka oluyor. Bu sebepten matematiği iyi olanın zekası yüksek olmayanın düşük gibi bir genelleme.
“Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır.” (Tirmizî, Kıyâmet 25, İbni Mace, Zühd 31) hadisi ile çelişir mi?
- Misal olarak einstein benden zeki demek (ben Müslümanım ve ahiret için de çalışıyorum) Stephen hawking Ayşe teyzeden zeki demek (Ayşe teyze yine tanıma uyuyor) Matematikçi edebiyatçıdan daha zeki demek gibi örnekler sakıncalı mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Akıl ve zekâ sıklıkla birbiriyle karıştırılan kavramlar olsa da aslında birbirinden farklıdırlar.

İşte bu iki kavramın farkları: 

Zekâ, bir insanın bilgi işleme kapasitesi, problem çözme yeteneği ve çevresel uyum kabiliyeti ile ilgilidir.

Zekâ, öğrenme, hafıza, mantık yürütme ve kavrama gibi zihinsel işlemleri kapsar. Genellikle IQ (Intelligence Quotient) testleriyle ölçülür.

Sizin de belirttiğiniz gibi zekânın farklı türleri vardır örneğin, analitik zekâ, duygusal zekâ, sosyal zekâ. 

Zekâsı yüksek bir kişi, matematiksel problemleri hızlı bir şekilde çözebilir veya dil öğrenmede daha başarılı olabilir. Sosyal zekâsı iyi olan bir kişi çevre ile çok iyi uyum sağlayabilir, vb.

Akıl ise düşünme yeteneği ve muhakeme gücüdür.

Akıl, bir bireyin doğruyu yanlıştan ayırt etme, karar verme ve geleceği planlama yeteneği ile ilgilidir.

Ayrıca ahlaki ve etik değerlendirmelerde bulunabilme yeteneği de akla dayanır. 

Zekâdan farklı olarak, akıl daha çok bilinçli düşünme, deneyim ve sağduyu ile şekillenir.

Akıl, hayat tecrübesiyle gelişebilir. Örneğin, akıllı bir kişi, hayatında önemli kararlar alırken etik ve uzun vadeli sonuçları göz önünde bulundurarak hareket eder. Sizin de belirttiğiniz gibi akıllı kişi nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır.

Bu durumda bir insan diğerinden bir alanda daha zeki olabilir. Mesela birisinin sosyal zekâsı diğerinden daha yüksek olabilir veya matematik zekâsı daha ileri seviyede olabilir. Bunda dinen de bir sakınca yoktur. Çünkü Allah insanları farklı farklı yaratmıştır. Bazı kişiler, Allah’ın onlara verdiği zekâyı eğitimle daha da geliştirmişlerdir.

Ancak hidayet Allah’ın elindedir, kimse sadece zekâsıyla veya aklı ile iman etmiyor. Kişi aklını hayırda kullanmayı istemeli o yöne doğru teveccüh etmelidir. Ancak o zaman Rabbim hidayet verebilir.

Eğer hayra doğru yönelmezse, zekâ veya akıl tam tersi yöne de çalışabilir. Mesela uzay teknolojisinde çok ileri seviyede zekâya sahip bir Hindu, ineğe tapabiliyor. Yani zekâ orada işe yaramıyor.

Müslüman bir kişi, aklını hayırda kullandığı için iman etmiş oluyor veya imanını devam ettiriyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 60
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun