Cennet kılıçların gölgesi altında mı?
- Bu hadisin tam metni ve kaynağını verip açıklayabilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Evvela hadis-i şerifimizi verip açıklamaya çalışalım.
Ebû İbrahim Abdullah İbni Ebû Evfâ (ra)’dan rivayet edildiğine göre;
« يَا أَيُّهَا النَّاسُ لا تَتَمنَّوا لِقَاءَ الْعدُوِّ ، وَاسْأَلُوا اللَّه العَافِيَةَ ، فَإِذَا لقيتُموهم فاصْبرُوا ، وَاعْلَمُوا أَنَّ الْجَنَّة تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ »
ثُمَّ قَالَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
« اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِيَ السَّحَابِ ، وَهَازِمَ الأَحْزابِ ، اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنا عَلَيْهِمْ »
Düşmanla karşılaştığı gazalardan birinde Resûlullah (asm) Güneş tepe noktasından batıya doğru meyledinceye kadar bekledi, sonra kalktı ve:
“Ey Müslümanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; Allah'tan afiyet dileyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır.” buyurdu.
Sonra Nebi (asm) şöyle dua etti:
“Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allah'ım, şu düşmanı perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!” (Buhârî,Cihâd 112; Müslim, Cihâd 20)
Sabrın en çok lazım olduğu yeri savaş ve mücadele meydanlarıdır. Sabır kurtuluşun anahtarıdır.
Resûlullah’ın (asm) bu seferde düşman ile savaşmak için Güneş'in tepe noktasından batıya kaymasını beklemesi, havanın biraz serinlemesini ve duaların makbul olduğu namaz vaktinin girmesini istemesinden olsa gerektir.
Düşman ile karşılaşmayı temenni etmek, bir anlamda kendine aşırı güvenmek ve düşmanı küçümsemek demektir. Düşmanla karşılaşmayı istemek ahlakî bir zaaf, kendisine aşırı güvenmek ise, çok büyük taktik hatasıdır. Her ikisi de insanın başarısını değil, yenilgi ve perişanlığını hazırlar.
Hadis-i şerif ile şu ayetler arasında tam bir uyum ve paralellik bulunmaktadır:
“Ey iman edenler! Bir bölükle karşılaşırsanız sebat edin ve Allah’ı çok anın ki başarıya ulaşasınız. Allah’a ve Peygamber’ine itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir. Yurtlarından şımararak, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allah yolundan menedenler gibi olmayın.” (Enfâl, 8/45-47).
Resûl-i Ekrem (asm)'in buyurduğu gibi asıl yapılacak iş, Allah’tan afiyet dilemektir. Dünya ve ahirette afiyet, belasız ve sıkıntısız bir hayat istemek elbette en tabii iştir. Akıllı insan, durduğu yerde başına iş açmak istemez. Ancak, kendi iradesi dışında düşmanla karşılaşan mümin, Müslümana yakışan bir tavır sergileyerek sabredecektir. Zira cennete giden yollardan biri de cihaddır. Yani “Cennet kılıçların gölgesi altındadır.” Savaşın tahmini ve tahammülü güç sıkıntılarına, acılarına sabretmek, hem zaferi hem de Allah rızasını kazandırır.
Hz. Peygamber (asm) hadis-i şerifinn sonundaki duayı -Buhârî’nin bir rivayetinden öğrendiğimize göre- Hendek Gazvesi’nde yapmıştır. Belaya, musibete ve düşmana sabretmekte duanın büyük bir yardımcı olduğu da böylece ortaya çıkmaktadır. Nitekim yukarıda mealini verdiğimiz ayette de “Düşmanla karşılaşırsanız sebat edin ve Allah’ı çok anın ki başarıya ulaşasınız.” buyurulmuş, sabır ile Allah’ı anmak ve ona yalvarmak arasında sıkı bir bağın bulunduğuna dikkat çekilmiştir.
O hâlde şöyle diyebiliriz:
Bir hadiste “ziyadır” diye tarif edilen sabrı ve o ziyanın insana vereceği dayanma gücünü, Allah’ı anmak ve ona yalvarmak arttırmaktadır. Sabrımıza dualarımızla, kendimize de sabrımızla yardımcı olmak, dolayısıyla güçlü ve dayanıklı birer Müslüman olarak yaşamak biz Müslümanlara düşmektedir. Allah yardımcımız olsun.
Özetlersek;
1. Savaşta sabır, zafere ulaşmanın temel şartıdır.
2. Sabrın en çok gerekli olduğu yer, düşman karşısıdır.
3. Sabır, Allah’a güven ve güçlü bir imanın göstergesidir. (bk. Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Erkam Yay., Hadis No: 54)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Temizlik imanın yarısıdır..." diye başlayan hadisi açıklar mısınız?
- Cennetin kokusunu alan sahabe kimdir?
- Gerçek yiğit kimdir?
- Kimin cihadı Allah yolundadır?
- Taun (veba) nasıl bir hastalıktır?
- Sara hastası cennetlik mi?
- Peygamber ganimeti nasıl dağıtırdı?
- Önceki ümmetler, ganimet alıyorlar mıydı?
- Sancağı bir yiğide vereceğim...
- Allah'ım halkımı bağışla... diyen kimdir?