Neden azat ettin ki, keşke dayılarına verseydin, hadisini açıklar mısınız?
- Bu hadisi açıklar mısınız?
Bir gün Muhammed Peygamber’in bir zevcesi bir cariyesini azat edip, durumu Muhammed Peygamber’e izah edince, Muhammed Peygamber kendisine şöyle demiş:
“Neden azat ettin ki? Keşke dayılarına verseydin; böylelikle senin için daha hayırlı olurdu.” (Buhârî, hibe 15; Müslim, zekât 44)
Değerli kardeşimiz,
İlgili hadis rivayeti şöyledir:
Müminlerin annesi Meymûne Binti’l-Hâris radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Meymûne Peygamber aleyhissalatü vesselama haber vermeden bir cariye azad etmişti. Kendi nöbet gününde Resûl-i Ekrem yanına gelince:
"Yâ Resûlallah! Farkına vardın mı, cariyemi azad ettim." dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem aleyhissalatü vesselam
“Gerçekten mi?” diye sordu. Hz. Meymûne:
"Evet, gerçekten azad ettim." deyince:
“Eğer cariyeyi dayılarına hediye etseydin daha çok sevap kazanırdın.” buyurdu. (Buhârî, Hibe 15, 16; Müslim, Zekât 44)
Bir iyilik yapılacağı zaman, öncelikle akrabayı düşünmek gerekir. Yapılacak o iyiliğe ve yardıma akrabadan hangisinin daha çok ihtiyacı var diye onları en yakından uzağa doğru gözden geçirmelidir.
İkinci bir husus da insan bir hayır yapacağı zaman, tıpkı yatırım peşinde olan bir tacir gibi, "Nasıl davranırsam daha çok sevap kazanırım?" diye düşünüp araştırmalıdır.
Şüphesiz Meymune annemiz, cariyesini sevap kazanmak için azad etti ve yaptığı hayrın karşılığını aldı. Fakat cariyesini azad etmeden önce Peygamber Efendimize (asm) danışıp fikrini almadı. Şayet Resûl-i Ekrem Efendimize danışsaydı, cariyeyi dayılarına hediye etmekle daha çok sevap kazanacağını öğrenecek ve elbette ona göre hareket edecekti. Peygamber Efendimiz (asm)'in Hz. Meymûne’ye câriyeyi dayılarına hediye etmesinin daha uygun olacağını söylemesi, o kimselerin bir hizmetkara ihtiyaçları bulunduğunu bilmesi sebebiyledir.
Bazı rivayetlerde “dayılarına” kelimesi yerine “kardeşinin kızına” ifadesi geçmektedir. Belki de Peygamber Efendimiz (asm), Hz. Meymûne’ye, hizmetkara ihtiyacı olan bazı akrabalarını hatırlatmıştır.
Şu halde yardım etmeden önce, o yardıma muhtaç durumda bulunan akrabayı birer birer düşünüp en münasibini bulmalı ve ona yardım etmelidir.
Burada dikkat etmemiz gereken şudur:
Bir köleyi azad etmek, değerli bir ibadettir. Yardıma muhtaç olan akrabaya hediyeler sunmak ve sıkıntılarını gidermek ise, köle azad etmekten daha üstün bir ibadettir.
Nitekim hayır yaparken akrabaya öncelik tanımanın insana kazandıracağı sevabı Peygamber Efendimiz (asm) şöyle dile getirmiştir:
“Yoksula verilen sadaka bir sadaka sayıldığı hâlde, akrabaya verilen sadaka iki sadaka sayılır. Biri sadaka sevabı, diğeri akrabayı koruyup gözetme sevabı.” (Tirmizî, Zekât 26)
Dilimizde, “etimizin parçası” diye sımsıcak, muhabbet dolu bir deyim vardır. Bu güzel deyimle yakınlarımızın, akrabamızın bizim ayrılmaz bir parçamız olduğunu anlatmak isteriz. Onları başkalarına muhtaç durumda bırakmak, bizi yaralar, gönlümüzü kanatır. Cenab-ı Hakk’ın bize verdiği imkanlardan öncelikle onların faydalanması kadar tabii ne olabilir?
Yardıma akrabalarından başlama prensibinin bir faydası da şudur:
Herkes yakınlarını daha iyi tanır. Onların muhtaç olup olmadığını veya fakir iseler ne ölçüde ihtiyaçları bulunduğunu akrabaları daha iyi bilir. Her şeyin sahibi olan Yüce Mevlâ’nın, şu fâni dünyada kendilerine mal mülk verdiği kimseler şayet akrabalarına sahip çıkarlarsa, bu denge kendiliğinden kurulur. Yoksulların sayısı azalır. Halini kimseye bildirmek istemeyen iffetli fakirler korunup gözetilmiş olur.
Hadisi şerh eden Ayni, akrabaya yapılan hibenin, köle azadından daha faziletli olması için, hibe edilen kimsenin yoksul olmasının şart olduğunu söyler. Aksi takdirde köle azadı daha faziletli olur. Çünkü köle azadının fazileti hakkında birçok hadîs-i şerif vardır. (bk. Umdetü’l-kari, ilgili hadisin şerhi)
Demek ki, esas olan kölenin azad edilmesidir, çok yakın ve yoksul olan akrabanın ciddi ihtiyacı olduğu durumlarda, azad etmek yerine muhtaç olana hediye etmek ise daha sevaptır. İşte bu hadis bu duruma dikkat çekmektedir. Yoksa cariyenin azad edilmesine karşı çıkmak değildir.
Buna göre:
- Kendi malı veya eşinin malı üzerinde harcama yapan bir hanımın, kocasına bu konuda bilgi vermesi uygun olur.
- Önemli bir hayır yapılacağı zaman, o konuyu iyi bilen kimselerin görüşü alınmalıdır.
- Yardım edilirken, öncelikle fakir ve yardıma muhtaç akraba düşünülmelidir.
- (Yoksul) akrabaya yardım etmek, köle azad etmekten daha üstün bir hayırdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamber Efendimizin, köle azat eden birini azarladığı doğru mudur?
- Hz. Muhammed'in elliden fazla erkek kölesi, on beş tane cariyesi olduğu doğru mudur?
- İslam'da cariyelerin konumu nedir?
- Köle ve cariye yok mu olmalıydı?
- Gıybet eden ve bizlere zararı dokunan art niyetli akrabaları ziyaret etmeli miyiz?
- Hz. Peygamber köleyi neden azat etmedi?
- İslam'ın ilk döneminde olduğu gibi, günümüzde de cariyelik var mıdır?
- Müslüman olmadan önce yapılan amellere sevap var mı?
- Resulullah, yirmi dokuz deve verip bir elbise mi almış?
- Akrabaya yardım etmeyi emreden ayet (Nahl, 16/90) Müslüman olmayan akrabayı da kapsar mı?