Proteinlerin meydana gelmesi için başka proteinlerin var olması mı gerekir?

Tarih: 05.06.2016 - 02:53 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Canlının yapısına katılan amino asitlerin meydana gelebilmesi için canlı bir hücrenin olması şart mıdır?
-  Geçmişte amino asit elde etmek için hile yapılarak da olsa, yapılan bazı deneyler var. Sonuç olarak birkaç amino asit elde edildiği söylendi.
- Peki canlı bir organizma olmadan canlının yapısına katılan amino asitler nasıl oluştu veya nasıl elde edildi?
- Şartlar uygun olduğunda amino asitler elde ediliyor mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Amino asit ve benzer kimyevî reaksiyonların meydana gelmesi için canlılık şart değildir. Fakat onu yapacak olanın canlı olması gerekir. Sadece canlı olması da yetmez. İlim, irade kudret sahibi olacaktır. Çünkü yapılan işler sonsuz kudret, ilim ve irade sahibi birisinin varlığını zaruri kılıyor.

Kimyevî hadiseler ve reaksiyonlar ayrı bir şey, canlılık ise tamamen farklı bir olaydır. Sodyum ile kloru bir araya getirirsiniz, bu durumda sofra tuzu olan sodyum klorür hâsıl edilir. Onu suya atarsanız sodyum ve klor iyonlarına ayrılır. Bu kimyevî reaksiyonlar bir kapta yapılabildiği gibi, canlı bünyesinde de meydana getirilmektedir. 

Proteinlerin meydana gelmesi için başka proteinlerin olması şart değildir.

Amino asitlerin ve DNA molekülünün bulunması lazımdır. DNA molekülleri vasıtasıyla amino asitlerden mRNA ve kalıp RNA molekülleri yapılır. Bunlardan birisi kalıp RNA molekülü olarak kullanılır. Diğeri de mesanjır RNA’dır. mRNA’ya verilen şifre doğrultusunda amino asitler sitoplazmadan mitekondri üzerine taşınır. Burada kalıp olarak yerleşmiş olan RNA’ya uygun olarak yan yana getirilmiş olan proteinler ester bağı ile birbirleriyle bağlanarak istenen proteinleri verirler.

Allah’ı devreden çıkararak sebeplerden hareketle bir yere varmak ve kâinatta teşekkül eden olayların tesadüf ve tabiatla veya gelişigüzellilikle meydana geldiğini ileri sürmek mümkün değildir.

Bazıları Allah’ı kabul etmemekte direniyor. Allah’ı kabul etmediği zaman her bir atoma bir ilah kadar ilim, irade ve kudret vermek durumunda kalıyor.

Eseri kabul edip, onun ustası ve yaratıcısı olan Allah’ı inkâr etmekle işin içinden çıkamıyor. Öyle bir kimse, kıyamete kadar da uğraşsa, ustasız bir eserin meydana gelmesini sıhhatli düşünen bir vicdan sahibine kabul ettiremez. Çünkü böyle bir şeyin ispatı muhaldir, imkânsızdır.

Daha önce amino asitlerin bir araya getirilerek proteine benzer bazı yapıların elde edildiği doğrudur. Peki o amino asitleri bir araya getiren ve o deneyi hazırlayanı kabul etmeden olayı nasıl açıklayacaksınız?

Mimar Sinan’ı devreden çıkararak Selimiye Camiinin meydana gelişini açıklamak nasıl mümkün değilse, Allah’ı devreden çıkararak atomdan galaksilere kadar bütün varlıkların her birisinin meydana gelişini açıklamak imkânsız olacaktır.

Ölmüş bir kimsenin vücudunda amino asitler, proteinler, RNA’lar ve DNA’lar gibi bütün biyolojik materyalleri mevcuttur. Ama ölen bir kimsenin cesedinde canlılık sona erdiği için, ne bir protein sentezlenmekte ve ne de bir hayat olayı meydana gelmektedir.

O halde her olay, canlılık denen o şeyde düğümlenmektedir. O canlılığın mahiyetini bilemiyoruz. Sadece bir takım davranış ve hayat olaylarının şeklini tarif ediyoruz.

İşte işin esas püf noktası burasıdır. Amino asitleri bir araya getiren bir ilim adamı olduğu gibi, atomları, amino asitleri ve hücreleri yapıp ona hayat veren de sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir Allah’ın varlığını kabul zaruridir. O’nun varlığı kabul edilince o zaman her şey yoluna girmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun