Anne-baba boşandıkları için, annesiyle yaşayan çocuk yetim sayılır mı?

Tarih: 30.06.2013 - 00:38 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Babası hayatta olup da anne-baba boşandıkları için babasından ayrı, annesiyle yaşayan çocuk yetim sayılır mı?
- Çocuğun babası hayatta fakat annesiyle barındıkları için hiç göremiyor. Bu çocuk yetim sayılır mı?
- Sayılarsa neden? Delili var mı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sözlükte “yalnız olmak, tek başına kalmak” anlamındaki yütm kökünden türeyen yetîm kelimesi çeşitli nesnelerin tekliğini ifade eder.

Meselâ benzeri zor bulunan ve sedeften tek çıkan iri inci tanesine “dürr-i yetîm”, öncesinde ve sonrasında şiir olmayan tek beyte “beyt-i yetîm” denir.

Bu anlamdan hareketle babası ölmüş çocuğa da yetim (çoğulu eytâm, yetâmâ) adı verilir.

“Yütm”ün asıl manasının bir çocuğun babasını kaybetmesi olduğu ve tek başına kalma manasının buradan geldiği şeklinde ikinci bir görüş de vardır (Lisânü’l-Arab, “ytm” md.)

Bir hadiste yetimin zayıflığına işaret edilmiştir (İbn Mâce, Edeb, 6)

Babası vefat eden küçük büyük herkese (sözlük anlamı bakımından) yetim denilebilirse de fıkıhta yetim henüz bulûğ çağına ermemiş çocuklar hakkında kullanılır.

Bir hadiste de bulûğ çağından sonra yetimliğin kalkacağı belirtilmiştir (Ebû Dâvûd, Vesaya, 9)

Çocuğun nafakasını temin etme, haklarını koruma ve onu yetiştirmede babanın daha çok rolü bulunduğundan yetimlik özellikle babaya bağlanmıştır. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ytm” md.)

Arapça’da annesini kaybeden çocuk için aciyy, hem annesini hem babasını kaybeden çocuk için latîm kelimeleri varsa da gerek konuşma dilinde gerekse yazılı metinlerde yetim, bütün bu durumları ifade etmektedir.

Günümüzde bazı Arap ülkelerinin mevzuatında yetim, anne ve babasından her ikisini veya birini kaybeden yahut babası veya hem annesi hem babası bilinmeyen çocukları ifade eder. (Abdullah b. Nâsır b. Abdullah es-Sedhân, s. 50)

Bazı İslâm ülkelerinde ebeveynden birinin kaybolması, çocuğu terk etmesi yahut boşanma sonucu ondan uzaklaşması gibi sebeplerle ortaya çıkan hükmî yetimlik de yetim tanımı içerisinde görülmektedir.

Babaları ölmüş olan çocuklara bulûğ çağına girdikten sonra da mecazen yetim denilebilir.

Nitekim müşrikler Hz. Muhammed’e (asm) küçümsemek amacıyla “Ebû Tâlib’in yetimi” derlerdi.

Ayrıca evlendirilirken kendisine danışılması gerektiğini bildiren bir hadiste babasını küçük yaşta kaybeden yetişkin kız için “yetîme” lafzı kullanılmıştır (Ebû Dâvûd, Nikh”, 23, 25)

Türkçe’de yetim kelimesi genelde babası ölmüş çocuğu ifade etse de bazı yerlerde Arapça’da olduğu gibi geniş bir kullanıma sahiptir. Sadece annesini veya hem annesini hem babasını kaybeden çocuğa daha çok öksüz denilir.

Fakihler, yetimleri himaye edip yetiştirmeyi farz-ı kifâye olarak kademeli biçimde toplumun görevleri arasında saymıştır.

Bu husus öncelikle mahremi olan yakın akrabaların sorumluluğundadır.

Bunların yokluğunda veya sorumluluklarını yerine getirememeleri durumunda sorumluluk diğer Müslümanlara geçer.

Devlet başkanının, velisi olmayanların velisi olduğu yolunda genel bir kural vardır. (bk. Tirmizî, Nikah, 15; Ebû Dâvûd, Nikâĥ, 19; İbn Mâce, Nikâĥ, 15)

Bu genel kurala göre, bu vazifenin devlet tarafından veya devletin denetiminde koruyucu ailelerle ya da kurumlarla yerine getirilmesi gerekir.

Yönetim boşluğu halinde çocuğun bulunduğu beldedeki Müslümanlar sorumlu olur.

Anne ve babaları Müslüman olsun olmasın yetim çocukların terkedilmemesi ve kötü niyetli kişilerin eline bırakılmaması istenmiştir.

Yetimin bakımı ve yetiştirilmesinin gerektirdiği masraflar kendi malından, malı yoksa yakın akrabaları tarafından, onların da gücü yetmezse devletçe yahut belli vakıfların geliriyle karşılanır. (bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Yetim md.)

İlave bilgi için tıklayınız:

- ​YETİM.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun