Allah emaneti ehline veriniz dediği halde, neden kendisi, zalim ve cahil olan insana emaneti vermiştir?

Tarih: 23.06.2013 - 14:40 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah Kur'an'da "Emaneti ehline veriniz." (Nisa, 4/58) diyor. Peygamber Efendimiz (asm) de "Emaneti ehlinden gayrına verirseniz kıyameti bekleyiniz." diyor.
- Ancak Allah Ahzab suresi 72. ayette "Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir." diyor.
- Allah, Allah olduğu halde, nasıl olur da emaneti çok cahil ve zalim olana telim eder?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Bu konu tefsir kaynaklarında detaylı bir tartışma konusudur. Ahzab suresinin 72. ayetinin tefsirinde yapılan değişik yorumlara bakılabilir. (bk. Taberi, Razi; İbn Kesir, Kurtubi, Beyzavî, İbn aşur, ilgili ayetin tefsiri)

- Biz bu konuda birkaç madde halinde bazı açıklamaları uygun görmekteyiz:

a) Emaneti taşımak ile cahil ve zalim olmak arasından bir çelişki yoktur. Çünkü, realitede görmekteyiz, insanlar bir yandan emanetlere riayet edebilmekte, diğer yandan bazı emanetlere hıyanet etmektedir.

b) Zalim ve cahil vasıfları, imtihanın bir gereği olarak verilmiştir. Zira adalet imtihanlarında ölçüyü kaçırıp zalim olanlar; bilgi imtihanında da konuya gereken hassasiyeti göstermediği için cevaplaması gerekenleri cevaplamadığından cahil kimseler de olur. Dünya imtihanlarında insanlardaki bu zalimlik ve cahillik vasfı, onları imtihandan alıkoymadığı gibi, uhrevi imtihanlarda da bu iki vasfın varlığı bir engel teşkil etmez.

c) Cahillik ile bilgelik, zalimlik ile adillik vasıfları, insanın fıtratında vardır. Allah’ın, iyi ve kötü bu iki unsurla mücehhez kıldığı insanoğlu, kendi özgür iradesiyle bir tarafı tercih etmektedir. Veya bazen öyle bazen böyle tercih yapmaktadır.

Bir yoruma göre Allah’ın emir ve yasaklarından ibaret olan emanete riayet veya hıyanet etmek / yahut da bazen riayet bazen hıyanet etmek insan için mümkün olduğu gibi, bir vakıa olarak da tahakkuk etmektedir.

Buna göre, insana tahmil edilen yükümlülük yerine getirildiği takdirde insan alim, fazıl ve âdil olur. Aksi takdirde zalim ve cahil olur.

d) Allah insanı nihayetsiz hayra da şerre de kabiliyetli bir şekilde yaratmıştır. İnsan bu kabiliyetleri iman ve ibadet ile terbiye ederse alay-ı illiyine çıkar, yok küfür ve günah ile çürütürse o zaman da esfel-i safiline sükut eder.

İşte insanı zalim ve kendine tapacak kadar bencil yapan, insanın küfür ve günahlar ile bilkuvve bulunan şer kabiliyetini inkişaf ettirmesidir. Bu yüzden Kur’an insanı bir cihetle "ahsen-i takvim" şeklinde tavsif ederken, diğer bir cihetle de "zalim ve cahil" diye niteliyor.

Bu husus ayetlerde şu şekilde ifade edilmektedir:

"Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik. Hepsi de onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. İnsan ise onu yüklendi. Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir." (Ahzâb, 33/72)

"Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık, sonra da onu en aşağı derekeye düşürdük. Ancak iman edip güzel ve makbul işler yapanlar müstesnadır. Onlara ise hiç eksilmeyen ve tükenmeyen bir mükâfat vardır." (Tin, 95/4-6)

İnsanın fıtratı bir tarla gibidir. Allah bu tarlaya çok hikmetlerin tahakkuku için hayır ve şer tohumlarını beraber ekmiştir. İnsan fıtrat itibari ile hayra da şerre de kabiliyetli olarak yaratılmıştır. Bu hayır ve şer tohumlarının inkişaf ve tekemmül seçimini ise insanın kendi tercihine bırakmıştır. Yani insan fıtratına ekilmiş olan bu hayır ve şer tohumlarından birisine kuvvet verip onu neşvü nemalandırabilir. Seçim insanda olmasından dolayı, mesuliyet ve sorumluluk da insana aittir.

Yani insanın önünde iki yol var, ya iman ve ibadet ile varlık ve benlik davasını bırakıp mütevazi ve diğerkâm bir kul olacak ya da küfür ve gaflet ile varlık ve benlik davasına sapıp zalim ve bencil birisi olacak. İnsan için her ikisi de mümkün.

e) Konuyu özellikle Ahzab suresinin 72. ayeti bağlamında değerlendirdiğimizde, diyebiliriz ki, insanda Allah’ın varlığını hakkıyla gösterecek bir kabiliyette yaratılan, insan için ilim ve adalet noktasında bir pusula görevini üstlenen ve bir vahid-i kıyasi olan “ENE = BEN / BENLİK” gibi bir cihaz yaratılmıştır.

İnsanın bu tarafı ilahî hikmet nokta-i nazarında üstün geldiğinden -meleklerin: “Bunlar kan dökücüdür, fitne fesat çıkarırlar...” şeklindeki itirazlarına rağmen- var edilmiş ve yeryüzü halifelik payesine çıkartılmıştır.

Bediüzzaman Hazretlerinin kendi nefsine hitaben söylediği aşağıdaki sözleri, nefsin nasıl zalim ve cahil olduğunun açıklar mahiyettedir:

“...Evet sen (ey Nefis!) benim cismimde, âlemdeki tabiata benzersin. İkiniz, hayrı kabul etmek, şerre merci olmak için yaratılmışsınız. Yani fâil ve masdar değilsiniz, belki münfail ve mahalsiniz. Yalnız bir tesiriniz var: O da hayr-ı mutlaktan gelen hayrı, güzel bir surette kabul etmemenizden şerre sebeb olmanızdır."

"Hem siz birer perde yaratılmışsınız. Tâ güzelliği görülmeyen zahirî çirkinlikler size isnad edilip, Zât-ı Mukaddese-i İlahiyenin tenzihine vesile olasınız. Halbuki bütün bütün vazife-i fıtratınıza zıd bir suret giymişsiniz. Kabiliyetsizliğinizden hayrı şerre kalbettiğiniz halde, Hâlıkınızla güya iştirak edersiniz. Demek nefisperest, tabiatperest gayet ahmak, gayet zalimdir.” (Sözler, s. 230-231)

f) Özetlersek:

İnsanda iki yön vardır; bir taraftan kendisini yeryüzü halifelik payesine çıkartacak kadar ilmi ve adaleti, diğer taraftan onu insanlık kulesinin şerefesinden aşağılar aşağısına sukut ettiren zulüm ve cehaleti vardır.  

Kendisine emanetin tevdi edilmesi, onun zalimliği ve cahilliği yüzünden değil, alimliği ve adilliği yüzündendir. Ayette yer alan “İNSAN” kavramı, bu her iki sınıf insanı içine aldığı gibi, aynı insanın bu her iki vasfını da ihtiva etmektedir.

Güzel vasıfları, insanları ahsen-i takvim mertebesine çıkarmış, kötü vasıfları ise onu esfel-i safiline düşürmüştür. Eğer sadece kötü tarafları nazara alınıp insanoğluna varlıkta yer verilmeseydi, peygamberler, asfıyalar, evliyalar, emanette melek gibi emin olan milyonlarca insan heba edilecekti.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun