Vefat edenin arkasından “Vay Efendim!..” diye ağlamanın, onun azap görmesine neden olacağı şeklinde bir hadis var mıdır?
"Bir kimse ölünce, arkada ağlayanları kalkıp: 'Vay benim dağım, vay Efendim...' gibi sözler sarf ederse, ona iki melek vekil kılınır, melekler ölen kimsenin göğsüne vura vura: 'Sen öyle misin?' diye sorarlar."
- Böyle bir hadis var mıdır?
- Varsa ölen kişinin bundan günahı nedir?
Değerli kardeşimiz,
Bu hadisi İmam Ahmed b. Hanbel ile İbn Mace rivayet etmiştir. (bk. İbn Hanbel, 1/26,28; İbn Mace, Cenaiz, 54, 58)
Buharî, Canaiz, 32; Müslim, Cenaiz, 16, 18, 19; Nesai, Cenaiz,13-15 ve Tirmizi, Cenaiz, 33-34 de benzer ifadelerle bu hadisi rivayet etmişlerdir.
Buharî’ye göre, Hz. Peygamber (asm)'in : "Ölü, ailesinin ağlamasının bir kısmı sebebiyle azap görür." manasındaki söz, ölünün sağlığında iken ölüler için feryat eden (bağırıp-çağıran) bir kimse olması durumundadır. Çünkü bu durumda kendisi vasiyet etmiş veya öyle bir geleneği sürdürmek suretiyle yakınlarına da örnek olduğu için azabı haketmiştir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Ey İman edenler! Kendinizi ve ailenizi cehennemden koruyunuz.” (Tahrim, 66/6)
Hz. Peygamber (asm) de şöyle buyurmuştur:
"Hepiniz çobansızın ve güttüğünüzden sorumlusunuz." (Buhari, Cuma, 11)
Söz konusu kişi bu görevini yerine getirmediği veya onlara kötü bir örnek olduğu için azab çeker.
Buna göre, şayet, ölen kişi sağlığında iken ölülerin ardından feryat eden bir kimse değil idiyse, onun durumu Hz. Âişe'nin dediği gibi şu âyete uygundur:
"Kimse başkasının (günah yükünü) yüklenmez.” (Fatır, 35/18)
Bu da şu ayette (aynı ayetin devamında) belirtildiği gibidir:
"Günah yükü altında ezilen bir kimse, günahını taşımak için başkalarını çağırsa, o akrabası da olsa, yükünden az bir kısmını bile taşımayı kabul etmez / onun günahından hiçbir şey başkası tarafından taşınmaz." (Fatır, 35/18)
Bu konuda Hz. Aişe şöyle demiştir:
Resûlullah (asm), ölmüş bir Yahudi kadın için ailesinin ağladığını gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Bunlar onun için ağlıyorlar. O ise kabrinde azap görüyor." (Buharî, Canaiz, 32)
Konuyla İlgili Bir Açıklama
Söz konusu hadis her ne kadar bütün ölülerin, her türlü ağlama sebebiyle azap göreceğini ifade etse bile, diğer deliller bu ağlamanın kapsamını daraltmaktadır. Mesela, bu azabı -hayatında ölüler ardından- bağırıp çağırmayı âdet edinen kişi veya ailesinin bunu yapmasını yasaklamayan kişi ile sınırlandırmak mümkündür. Buna göre hadisin anlamı şöyle olur: Ailesinin bir tür ağlaması sebebiyle azap gören kişi, bu kendisinin âdeti olduğu için kendisine de böyle yapılmasına razı olan kişidir. Bu sebeple Buhârî şöyle demiştir: "Ölü ardından feryat etmek kendisinin âdeti değil ise ölü azap görmez." Yani ailesinin bunu yapacağını bilmeyen veya onların böyle yapmalarını yasaklamak suretiyle üzerine düşeni yapan kimse için başkasının yaptığı fiilden dolayı sorumluluk yoktur. Bu yüzden İbnü'l-Mübarek şöyle demiştir: Kişi, hayatta iken ailesinin ölünün ardından feryat etmesini yasakladığı halde, kendisi öldükten sonra ailesi onun arkasından ağlarsa bundan dolayı kendisine sorumluluk yoktur.
Buhârî, özetle kendisi sebep olmadıkça kişinin bir başkasının fiilinden dolayı azap görmeyeceğini söylemektedir. Başka birinin yaptığı şeyden dolayı kişinin azap göreceğini söyleyenler, söz konusu şahsın buna sebep olmasını kasdederken, başka birinin yaptığı bir şeyden dolayı kişinin azap görmeyeceğini söyleyenler ise bu şeye sebep olunmayan durumu kasdetmektedirler.
İbnü'l-Murâbıt şöyle demiştir: Kişi, ölünün arkasından feryat etme konusundaki yasağı ve ailesinin de bu tür davranışlar göstereceğini bildiği halde onlara bunun haram olduğunu belirtmemiş ve bunu yapmalarına engel olmamışsa, bundan dolayı azap gördüğünde aslında başkasının fiilinden dolayı değil, kendi fiilinden dolayı azap görmüş olur.
İsmâilî ise şöyle demiştir: Bu meselede âlimler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Her biri kendi içtihadına göre görüş belirtmiştir. Araplar cahiliye devrinde birbirine saldırır, birbirini esir eder ve öldürürlerdi. Onlardan biri öldüğünde ağıt yakan kadın, ölen kişiyi bu haram fiilleri saymak suretiyle methederek ağlardı. Hadisin anlamı şudur: Ölü, ailesinin kendisine bu şekilde ağlaması sebebiyle azap görür. Çünkü ölünün ardından onun en güzel fiilleri zikredilir. Cahiliye devri Araplarının en güzel fiilleri ise bunlardı. Bu ise kişinin günahlarına günah katmakta ve onu azaba müstehak hale getirmekteydi.
Diğer bir görüşe göre ölünün azap görmesi, ailesinin feryat etmesinden ötürü üzüntü ve elem duymasıdır. Bu görüşteki olanların delili şu hadistir:
“Muhammed'in canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden biri ölen yakını için ağladığında bu kendisine bildirilir. Ey Allah'ın kullan! Ölülerinize azap etmeyin!"
Bu hadis, hasen senetli uzunca bir hadisin bir bölümüdür. Hadisi Ibn Ebû Heyseme, İbn Ebî Şeybe, Taberânî ve diğer hadis âlimleri rivayet etmiştir.
Bu konuda yapılan farklı yorumları, şu şekilde birleştirmek mümkündür:
a. Bir kimsenin ölülerin arkasından feryat etme âdeti varsa ve ailesi de onun ölümünden sonra onun yolunda yürürse, yahut da kişi kendisi için bunun yapılmasını vasiyet ederse ailesinin ağlaması sebebiyle azap görür.
b. Allah’a karşı isyan eden, insanlara haksızlık yapan bir kimse için, öldükten sonra yaptığı haksızlıklar -bir nevi övgü şeklinde- zikredilerek ağıt yakılırsa, zikredilen bu haksızlıkları sebebiyle azap görür. Yani yakınlarının -güzelmiş gibi- onu övdükleri aynı kötü fiillerinden ve zulümlerinden ötürü kendisi azap çekiyordur.
c. Kişinin ailesi ağıt yakmakla meşhur olduğu halde, onların bu fiillerine engel olmayı ihmal ederse, yahut onların bunu yapmalarına razı ise hükmü ilk durumdaki gibi olur, razı değilse ailesinin bunu yapmasına niçin engel olmadığı sorularak azarlanır.
d. Bir kimse yukarıda sayılan durumlardan uzak durduğu, ihtiyat göstererek ailesinin günaha girmelerini yasakladığı halde ailesi ona muhalefet ederse, ölen kimse ailesinin kendisine muhalif davrandıklarını ve Rablerine isyan ettiğini gördüğünde onların bu hareketinden üzülerek bir açıdan azap çekmiş olabilir. (İbn Hacer, Fethu’l-Barî, ilgili hadisin şerhi/ 3/152-156)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kabir azabının ya da nimetlerinin sebepleri nelerdir? Kabir azabı çekmeyecek olanlar kimlerdir?
- AĞIT
- ÖLÜ
- Ölünün arkasından yemek ziyafeti caiz mi?
- “Ölülerinize Yâsîn okuyunuz.” anlamındaki rivayet uydurma mıdır?
- Öldükten sonra cesedinin yakılmasını isteyen adam, hadisini açıklar mısınız?
- Ölü adına yapılan hayırların ve okunan surelerin ölüye fayda vereceğini ayet ve hadislerle açıklar mısınız?
- Ölünün evinde yemek yemek doğru mudur? Eğer yanlış veya sakıncası varsa, nedir?
- Peygamber Efendimiz vefat edenler için Kuran okumuş mu?
- Öleceğini bildiğimiz birinin yanında ne yapmalıyız, nasıl dua etmeliyiz? Sekerat anında hangi telkinlerde bulunmalıyız?..