Bakara 233. ayeti açıklar mısınız?

Tarih: 16.06.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirsinler. Bu, emzirmeyi mükemmel şekliyle uygulamak isteyenler içindir..." (Bakara, 2/233)
Çocukların emzirilmesi ile ilgili olan bu ayeti açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirsinler. Bu, emzirmeyi mükemmel şekliyle uygulamak isteyenler içindir. Annelerin, münasip şekilde yiyeceğini giyeceğini sağlamak, babanın görevidir. Hiçbir kimse takatinin dışında bir görevle yükümlü tutulmaz. Çocuk yüzünden ne annesi, ne de babası zarar görmemelidir. Babanın varisine de aynı vazife yaptırılır. Fakat anne baba aralarında görüşüp anlaşmaya vararak, iki yıldan önce, çocuklarını sütten kesmek isterlerse, kendilerine bir vebal yoktur. Şayet çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz, kendilerine vereceğiniz ücreti münasip tarzda ödemek şartı ile, bunda da size vebal yoktur. Bununla beraber Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah yaptığınız her şeyi görmektedir." (Bakara, 2/233)

Nikâh altında olsun, boşanmış olsun bütün anneler çocuklarını tam iki sene emzirirler, emzirmeleri gerekir, ilâhî hükme göre annelerin durumu budur. Bu hüküm, emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Şu halde tam iki sene emzirme süresi, en çoğu olup, âyette açıklanacağı üzere bu sürenin azaltılması caizdir. "Mevludünleh" yani çocuk kendisi için doğmuş ve onun doğmasına sebeb ve nesebine sahip bulunmuş olan baba üzerine de, o annelerin ücretleri başta olmak üzere yiyecekleri ve giyecekleri onlara vaciptir. Fakat kayıtsız ve şartsız değil, mar'uf kadar, yani babanın imkanına göre, iki tarafın durumuna uygun olarak bir hakimin uygun görebileceği ölçüde vaciptir. Çünkü hiçbir kimse, gücünün yettiğinden başkasıyla yükümlü olmaz, "teklîfi mâlâ yutak", insanı gücünün yetmediği şeylerle yükümlü kılmak mümkün olsa da yapılmaz.

Ne çocuğu yüzünden anneye, ne de çocuğu yüzünden babaya zarar verilmeye kalkışılmaz. Zarar vermeye kalkışılmasın, hiçbirine zarar verilmesin. "Zarara, zararla karşılık vermek yoktur."

Baba yaşıyorsa rızık ve elbise böyle, ölmesi durumunda, varis üzerine de onun gibidir. Bu varis ya babanın varisi veya çocuğun varisidir. Önce ölen babasına varis olan çocuğa, yeterli mal kalmış ise, o rızık ve nafaka ona; kalmadığı takdirde de o çocuğa o sırada varis olabilecek durumda bulunan "zi-rahim-i mahrem" yakınına (kendisine nikahı haram olacak derecede yakın olan akrabasına) veya asabesine (baba tarafından yakınlarına) vacip olur.

Şimdi ana ile baba iki seneden önce memeden kesmek isterlerse ikisinin biri düşünüp, görüş alışverişinde bulunup hoşnut olmaları şartıyla, ikisine de bunda bir günah yoktur. Ana ile baba birlikte görüş alışverişinde bulunurlarken her halde yavrularının yararını gözetirler. Böyle ikisinin görüş ve düşünceleri birleşip de hoşnut oldular mı, artık hata ihtimali pek az olur. Olsa bile, iyi niyetle işin ehlinden ve yerinde meydana gelen içtihattaki hata bağışlanmıştır. Fakat taraflar birbirleriyle görüş alışverişinde bulunmazlar veya birinin rızası olmadan yapılmış olursa, günah olur. İşte yukarda "emzirmeyi tamam yapmak isteyen kimse", bu görüş alışverişinde emzirmeyi kesmeye razı olmayandır.

Ey babalar! Bir de siz çocuğunuzu süt ana tutup emzirtmek isterseniz, vermek istediğiniz ücreti veya İbnü Kesir kırâetinde medsiz (uzatmadan) okunduğuna göre İhsanı (ikramı) örfe uygun ve şer'an güzel görülen bir tarzda güzelce teslim ettiğiniz takdirde, size bir günah yoktur. Demek ki baba, çocuğuna süt ana tutup gerçek anneyi emzirmekten alıkoyabilecektir. Fakat süt anayı memnun etmelidir ki çocuğa iyi baksın. Dikkat ediniz, ve Allah'tan korkunuz ve biliniz ki her ne yaparsanız Allah onu mutlaka bilir. Dolayısıyla size ona göre ceza veya mükafat verir.

(bk. Elmalılı M. Hamdi YAZIR, Kur'an-ı Kerim Tefsiri)

Not: Konuyla ilgili olarak aşağıdaki makaleyi ve UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu)’in açıklamalarını da okumanızı tavsiye ederiz.

Niçin İki Yıl

En yeni araştırmaların ışığı altında anne sütünün üstünlüklerinden kısaca bahsedeceğiz. Klâsik tıp kitaplarına göre anne sütünün bebeğe altı ay verilmesi kâfidir. Daha sonra bu süre dokuz aya çıkarıldı (1) . En son yayınlarda ise bu sürenin iki yıla çıkarıldığını görüyoruz. Manuel of Pediatric Therapeuties'in son sayılarında bebeğin anne sütü ile iki sene emzirilmesi icâbettiği ifade ediliyor.

Son yayınlar muvâcehesinde anne sütüne şöyle bir göz atalım(2): Anne sütünde "serbest taurine" inek sütünden kırk defa fazladır. Bunun beyin gelişiminde rolü vardır. Yani çocuğun zeki olmasında önemli bir faktör; çocuğun uzun süreli emzirilmesidir.

Anne sütü en kuvvetli bir mikrop öldürücü olarak kabul edilir. Sepsiste (yani vücudun yaygın olarak mikropla istilâsında) kan verilme tedavisi ne ise, süt verme de aynen öyledir. Çocuk o anki hâlinde süt emmemektedir. Burundan fasılalarla mideye az miktarlarda süt verilmesi, en kuvvetli mikrop öldürücülerin işini yapmaktadır. Anneden temiz şekilde alınan süt çocuğuna verilir. Bu mevzuda hatalı bir anlayış da, ishalli çocuğa süt emzirtmemektir. Halbuki günümüzde süt, ishâlli çocuğa gıda olarak vermenin yanında ishalli tedavi için de veriliyor. Bir araştırmaya göre, ishâlden ölüm ve hipematreminin (kanda sodyum fazlalığı) anne sütü verilenlerde daha az olduğu görülmüştür (3) . İngiltere ve Galler'deki seri çalışmalar bunu destekler mâhiyettedir.

Anne sütünde bol miktarda bulunan sekretuar Ig A (bir çeşit antikor molekülü) ile laktoferrin ve ligand mikropların üremesini engeller. Anne sütünde bulunan lizozim, bakterileri öldürücü vasfa hâizdir. Yeni doğum servislerinde çok kısa zamanda anne sütü verilerek bu servisin korkutucu mikrobu olan klebsialla'nin önüne geçiliyor ve karın şişmesi, gaitada kan ile seyreden ağır bir hastalık olan "nekrotizan enterokolit" önleniyor.

Anne sütü virüslere karşı koruyucu maddeler ihtiva eder. Geniş tesirli virüs öldürücü faktörler anne sütünde önemli bir yer işgal ederler. Bilhassa geri kalmış ülkelerde anne sütü ile beslenen bebeklerde ölüm oranı azdır.

Anne sütü alanlar ileride, yaşlıların rahatsızlığı olan damar sertliği ve şişmanlığa karşı korunurlar. Çünkü anne sütünde daha yüksek kolesterol muhtevası, kolesterol katabolizması için lüzumlu enzim yapımına sebep olur (4) .

Lloyd ve Falkner'in yayınlarında şişmanlığın anne sütü ile beslenenlerde az görüldüğüne temas ediliyor.(5)  Troid bezi denen organın kifayetsiz çalışması olan hipotroidi hastalığı, anne sütünü yeteri kadar almış olanlarda daha az görülüyor. Anne sütü ile beslenenlerde inek sütü allerjisi ve süte tahammülsüzlük de görülmez.

Stevenson, ikinci altı aylık sürede solunum yolu infeksiyonunun da anne sütü alanlarda daha az olduğunu, anne sütünde Ig A antikor nispetinin fazlalığını belirtir.

Kabakulak, grip, suçiçeği, Japon B ansefalit (beyin iltihabı) virüslerinin büyümesi insan sütündeki maddeler tarafından engellendiği, sütteki antikorun hazım sisteminin mukavemetini artırdığı, bilhassa E. coli denen mikrop çeşitlerine direnç sağladığı belirtiliyor.

Anne sütünü uzun süre vermek anneye de büyük avantaj sağlar. Bir yayında süt veren annelerde meme kanserinin az olduğu belirtilmekte, ayrıca 18 yaşından önce doğum yapanlarda da meme kanserinin 1/3 oranında azalma gösterdiğine işaret edilmektedir.(7) Bir makalede de 25 yaşma kadar doğum yapanlarda meme kanserinin engellendiği belirtiliyor.(8)

Anne sütü yanında bebeğe ilâve gıda verilmesi artık geciktirilmeye başlandı. Yayınlar bu zamanı altı ay olarak belirtiyorlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerde demir eksikliğinin ilk dokuz ay içerisinde çok seyrek görülmesinin sebebi, anne sütünden alınan demirin günlük ihtiyacı karşılayabilmesidir. Ek besinlere geçildiği zaman gerek bu besinler içerisinde düşük nispette demir bulunması, gerekse katı besinlerin anne sütündeki demirin emilmesini azaltmaları ( % 80 nispetinde azaltabilirler) sebebi ile bu çocuklar demir eksikliği açısından riskli bir duruma girmektedirler. Dokuz aya kadar anne sütü dışında herhangi bir ek besin almayan bebeklerde kansızlık (anemi) olmadığı görülmüştür.

Demir eksikliğine bağlı kansızlık üzerinde yapılan bir araştırmada, demir eksikliği anemisi gösteren grubun % 50 sinde taze inek sütüne bağlı olarak mide-bağırsak sisteminden günde 7 cm3 kan kaybının olduğu görülmüştür. İnek sütündeki demir azlığının yanında uzun süreli kan kaybına yol açması demir eksikliği anemisinin gelişmesinde unutulmaması gereken bir husustur. İnek sütünde, müzminleşmiş kan kaybına yol açan faktörün, barsağa tesir eden büyük moleküllü laktalbümin olduğu düşünülmektedir. Açık ifadeyle anne sütünü kesip, diğer gıdalara çabuk geçmek çocuk üzerinde menfi bir durum icra etmektedir. Çocuğu sütten erken kesmek, çocuk ruhu üzerinde aksi tesir yap maktadır. Prof. Adasal(10) ,

"Vakitsiz meme kesimi ileride daima serzeniş ve güç beğenme davranışını doğurur. Ani memeden kesmeyle duygu bozukluğu olabilir."

demektedir. Prof. Köknel (11) ise

"Yemek, içki düşkünlüğü, sigara, uyuşturucu madde kullanma alışkanlığı, oral dönemle (çocuğun süt emme dönemleri) alakalı inkıta neticesi olur." der.

Çocuğun sütten erkenden kesilmesi, ruhunda menfi durumlar meydana getiriyor. 24 günlük iken 7 kobay çok az besin verilmek suretiyle bir besin mahrumiyetine tâbi tutuldu. Yedi ayrı kobay da kontrol olarak kullanıldı ve bunlar besin mahrumiyetine tâbi tutulmadı. Sekiz gün sonra her iki grup kobay da aynı şekilde muameleye tâbi tutulmaya başlandı. Ve normal bir beslenme tarzı ile yetişkin hayata gelmeleri beklendi. Tecrübeden beş ay sonra, önceden besin mahrumiyetine tâbi tutulan kobaylar ile tutulmayan kobaylar arasında fizikî gelişme ve davranışlar bakımından önemli fark yoktu. Ancak kobaylar bu sefer toptan bir mahrumiyete tâbi tutulunca yavru hâlde aç bırakılan kobaylar, aç bırakılmayan kobaylara nazaran üç misli fazla yemek saklamak, istifçilik, biriktirme, oburluk durumu gösterdiler. O hâlde bunlara çocuklukta yapılan bir tesir yetişkin hayatta da devam ediyor. Bu bakımdan kobayların yavru hâlde geçirmiş oldukları bir hayat onların şahsiyetlerine mâl olmuştur. Açık ifadeyle çocuğun sütten erken kesilmesi ileride bir şahsiyet bozukluğuna yol açabilir.

Sosyolog Mead araştırmasında, çocukluğunda az şefkat gören, gıda açısından cimri bir şekilde beslenenlerin ileride saldırgan, kavgacı, güvensiz kimseler olarak yetiştiklerini tesbit etmiştir. Çocuk iki yıl emzirildiğinde hem gıda problemi, hem de şefkat problemi hâlloluyor. Çünkü emzirmek için kucağa almak, aynı zamanda bir şefkat gösterisidir.

Prof. Harlov, anne varlığının yalnız fizikî destek için değil, çocuğun zevklerinin doyurulması için de önemini ispatlamıştır: İçinde bir yavru maymun bulunan tel kafese sadece telden yapılmış ve karnında biberon bulunan bir maymun maketi ile onun yanına da üstü maymun postuyla, kaplı fakat biberonsuz diğer bir anne maymun maketi yerleştirmiştir. Uzun tecrübelerin neticesi şöyle hülâsa edilebilir: Yavru maymun sadece tel maket anneden emmekte, fakat uyumak için kıllı, postlu anne yanına gitmektedir. Korkutulunca da yavru maymun, postlu olan anneye sarılmaktadır. Yavruda kıllı deriyi tutmak için Önceden bir meyil vardır. Böylece sakinleşmektedir. Anne kucağında emzirilen insan yavrusu da hem beslenmekte, hem de güven ortamı bulmaktadır. Prof. Cebiroğlu'nun dediği gibi "Anne çocuğunun açlığını, ıslaklığını, soğukluğunu giderir. Bunlarla birlikte çocuk her defasında annesinin sesini, kokusunu, temasını hisseder. Bebek de anne yüzüne bakar, iki aydan sonra gülümser, ağlar, kucağa uygun gevşek durum alır. İşte bundan ötürü meme ile beslemek biberonla beslemeye, kucakta biberon vermek de ayrı yatırıp vermeye üstündür." Yine Prof. Cebiroğlu "Çocuk doyduktan sonra da memeyi emmekten hoşlanır. Erken emmekten kesilirse çocuğun zevkini tatmin etmek için parmağını emdiği görülür" demektedir.

Çocuğun annesi tarafından kucakta emzirilerek beslenmesi çocukta, duyduğu huzursuzluğu (sıkıntı, korku ve güvensizlik) giderici, onda huzur sağlayıcı (gevşemek ve güven duygusu) tesirdedir. Çccuk emzirilirken kucakta olması çocuğa güven veriyor. Bowlby anne bedenine değinenin güven duygusu yerleşmesine tesirinin önemli olduğunu bulmuştur. Messerman, annenin çocuğa sarılmasının mühim bir hâdise olduğunu belirtir.

Uzun süre çocuğu emzirmek ileride kendine güvenen istikrarlı bir ruh haleti ortaya çıkarır. Memeden erken kesmede problemli ruh meydana gelir. Nitekim Prof. Yörükoğlu, süt çocukluğu döneminde bu problemin, ileride oburluk, şişmanlık, içkiye ve uyuşturucuya düşkünlük, rûhî çöküntüye sebep olduğunu söylüyor.

Her şeyde "yapan bilir", öyle ise ancak "bilen konuşur". Biz de her şeyin yaratıcısının bu konudaki kelâmına kulak vermeliyiz ve onu tatbik etmeliyiz.

"Çocuklarını tam iki yıl emzirsinler." (Bakara, 2/233)

"Sütten kesilmesi de iki sene içindededir." (Lokman, 31/14)

Kaynaklar:

1) Nelson "Textbook of Pedratrics", 1976; 2) Acta Pedratarica, 1982; 3) Acta Scandinavica 299, 1982; 4) Current Pedratrics, 1982; 5) Lloyd 1980 ve Falkner. 1980; 6) Açta Pedratrica Scandinavica, 1982; 7) Macmalson "Cancer"; 8) Vorherr "Human Breast Cancer"; 9) Psikiyatri; 10) Ruh sağlığı ve hastalıkları; 11) Kişilik.

Anne Sütü Önemlidir!

Anne sütü ile emzirme, bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için bilinen en iyi beslenme yöntemi. Oysa 1993 yılında yapılan “Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması”nda ilk altı ayda sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı yüzde 1.3 olarak belirtilmiştir. Bu oranı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada arttırmayı hedefleyen UNICEF anne sütüyle ilgili merak edilenleri bu yazıda sizlerle paylaşıyor.

Anne sütü ile emzirme, bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için bilinen en iyi beslenme yöntemi. Bebeklerin ilk altı ay boyunca hiçbir ek besine gerek duymadan tüm besin gereksinimleri karşılayabilecek bileşime sahip olan anne sütü, her zaman hazır ve bedava olması sebebiyle her annenin rahatça ulaşabileceği bir besin kaynağıdır. Oysa 1993 yılında yapılan “Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması”nda ilk altı ayda sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı %1.3 olarak belirtilmiştir. Yine aynı araştırmada, beş yaşın altındaki çocukların %25’inde beslenme eksikliği tespit edilmiş ve her yıl 63.000 çocuğun önlenebilir hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiği belirlenmiştir.

Bu ölümlerin sayısını azaltmak ve bebeklerin sağlıklı yaşamasını sağlamak amacıyla, Dünya Sağlık Örgütü ve Unicef gibi organizasyonlar, Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde anne sütünün kullanımı konusunda anneleri bilgilendiriyor ve onları teşvik ediyor.

Anne Sütünün Bebeğe Yararları:

- Anne sütü hijyeniktir.

- Bebeği bulaşıcı hastalıklara karşı korur.

- Bebeğin su ihtiyacını tam olarak karşılar, ayrıca su verilmesine gerek yoktur.

- Sindirimi kolay olduğundan, ishal, kabızlık ve gaz sancıları daha az görülür.

- Anne sütündeki demir ve kalsiyum, bebeğin bağırsaklarında daha iyi emilir, bu nedenle raşitizm ve kansızlık daha az görülür.

- Anne sütü alerjik madde içermez.

- Anneyle bebek arasında psikolojik bir bağ oluşturur.

- Anne sütü alan bebeklerde zeka katsayısı daha yüksektir.

Emzirmenin Anneye Yararları:

- Anne sütü ekonomiktir, dolayısıyla maddi durumu ne olursa olsun her anne bu emzirme yöntemini kullanabilir.

- Doğumdan sonra rahmin eski haline dönmesini kolaylaştırır.

- Fazla kiloların yakılmasına yardımcı olur.

- Emziren kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri daha az görülür.

Anne Sütü Verilmeyen Bebeklerde Görülen Riskler Nelerdir?

Anne sütü ile beslenmeyen çocuklarda ölüm oranları, beslenenlere göre 4-6 kat daha fazla. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre emziren kadın oranları yüksek olsaydı yılda 1.5 milyon bebeğin yaşamı kurtulacaktı.

Bebekler Ne Kadar Süre Anne Sütü ile Beslenmeli?

Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF, anne sütü ile beslenmenin doğumdan hemen sonra başlanmasını, ilk altı ayda sadece anne sütü verilmesini ve emzirmenin altı aydan sonra uygun besin takviyeleriyle iki yaş ve üzerine kadar devam etmesini öneriyor.

Kaynak: UNICEF

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun